Teslime Gülsen NURDOĞAN
İslam İlmi Kimlere Öğretilmez
Azebler İşrak İbadeti programında Server standından satın aldığım, Mehmed Zahid Kotku Rahmetullahi Aleyh hocamızın yazdığı ‘Cennet Yolları’ adlı kitabı okumaya devam ediyorum. Bazı kitaplar okunurken o da sizi okuyormuş diyorlar. Adeta bir döngü gibi. Gönlünüz cümlelere ne sunuyorsa, onlar da size sunup durmaktadır. Bu Allah’ın kudretinden bir sır. Allah cc. Kur’an’da kalem üzerine yemin etmiştir. Bu ise yazının ne kadar kıymetli olduğunu gösteriyor. Sonra şöyle buyurmuştur yüce yaratıcımız Kehf suresinde;”Denizler mürekkep olsa ağaçlar kalem, bitmez Rabbinin kelimeleri.”
İnsanın sözü de Rabbinin kelimeleri değil mi?
İnsanı kim yarattı?
Yaratan yarattığının her şeyine sahip değil mi?
Elhamdülillah! Allahım bizi sana inanmaktan ayırma!
Habername’deki son yazımda ilim öğrenirken hilmi de öğrenmek gerektiğini belirtmiş ve bu konuda inşallah yazacağımı söylemiştim. Hatta rahmetli Es’ad hocamızın bir hatırasına dem vurmuş; işleri tamamlamanın bir erdem olduğunu belirtmiştim. Rahmetullahi Aleyh Mahmud Es’ad Coşan hocamıza dedesi küçükken; “kendimize yarım işli çapa dişli dedirtmeyelim” şeklinde bir şey söylemiş, hocamız da bu hatırasını yıllar sonra bir ilim meclisinde zikretmiş diye bir önceki yazımda yazmıştım. İnşallah Rabbimize sığınarak verdiğim sözü yerine getirmek istiyorum. Fakat öncelikle, yolun başındayken yani ilim öğrenmeye niyet etmişken ilim öğretenin de uyması gereken kurallar olduğunu belirtmek gerekiyormuş. Rahmetli Mehmed Zahid Kotku hocamız “Cennet Yolları” sayfa 24’te “İlmi Ehline Öğretmenin Önemi” başlığıyla, ilim öğretilecek kişilerin de ilme layık olup olmadığının bilinmesi gerektiğini bildirmiş.
Peki kişinin ilme layık olup olmadığı nasıl bilinecek diye sorarsanız; ilim sahibi kişiler ilme layık kişileri de Allah’ın izniyle bilirler derim. Çünkü ilim öğretenlerin gönülleri Allah ile olduğundan Rablerine tevekkül ederek işe başlıyorlar. Hem Allah’ın izni ve inayetiyle layık olmayanlar ilim meclisine de gelemezler. Velev ki layık değil, bazen gelirler; onlar da Allah korusun öğrendiği ilmi kötüye kullananlardır. Bu kötüye kullanma en başta ilmi öğrenene zarar verir. Sonra da öğrettiklerine zarar verebilir. Peygamber Efendimiz Aleyhisselam şöyle buyurmuştur. “Allahım sapmaktan ve saptırmaktan sana sığınırım. Peygamberimizin öğrettiği bu dua ile kişi Allah’ın izni ile kendini korumaya almaktadır. Bu satırları yazarken bile ne kadar korktuğumu size anlatamam. Fakat Allah’ın o derece de merhametli olduğunu bilip sonsuz bir rahatlıkla bunları yazabiliyorum. Bilmeden bir hata yaptı isem Rabbim beni bağışlasın. Bilerek bir hata yapar isem de Rabbim beni bağışlasın-ki bilerek bir hata yapmaktan ziyadesiyle Allah’a sığınırım. Peygamberimiz Aleyhisselamın öğrettiği bir duadır bu. Hatta gerisi de şöyle; ciddi olarak yaptıklarımı ve şaka olarak yaptıklarımı da bağışla yarabbi!
Sevgili kardeşlerim elbette ben alim değilim. Bunca yıl hocalarımdan, alimlerimizin kitaplarından öğrendiklerimle kör topal yürümeye çalışan bir Allah’ın kuluyum. Benim bilgiçlik tasladığımı düşünenler olursa vazgeçsin böyle bir sui zandan. Ben Rabbimi anmayı seviyorum, Rasülü zî-şân’ı anmayı seviyorum hepsi bu. Bu bahçelerde gezmeyi seviyorum ben. Başka bahçelerde ziyan olmak istemiyorum. Çevremde beni insanlar bu özelliklerimle bilirler. Böyle bilinmekten dolayı da Allah’a hamdederim. Çok bahsedermişim ki babam bir gün;”Sen Allah’tan başka bir şey bilmez misin?” demişti. Elhamdülillah, elhamdülillah!
Evet Zahid hocamız, ‘Cennet Yolları’nda şu hadisi şerifi yazıyor:”İlmin afeti unutmak, onun zayii de ehlinden gayriye ilimden bahsetmektir.”
Bunları okuyunca kocaman bir ah çekerek sıçramışım yerimden. Ben her yerde ilim anlatmak istedim, belki bazıları dinlemek istemiyorlardı. Yani namaz, yani oruç, yani iyilik anlattım. Bazen susmak istedim belki rahatsız ederim diye. Anlat dediler. Ne anlatayım dedim. Ne anlatırsan anlat dediler. O kadar yani!.. Ağzımdan çıkacak her sözü heybesine koymak isteyenler de oldu. Allah beni de onları da çok sevsin. Sevdiklerimin kalplerine Rabbim, ilmini doldursun. Akraba i taallukatımı, eş, dost ve sevdiklerimi, yazdıklarımı okuyanları, işitenleri ilim ehli, mübarek kişiler eylesin. Herkese selam yolluyorum.
Sevgili Zahid hocam, Mehmed Zahid Kotku hocam ilmi öğrendikten sonra dünya işlerine dalmanın çok büyük bir bela ve musibet olduğunu söylemiş. İşte tam burada kocaman bir ah daha çektim. Yeniden, eski günler gibi İslam ilmini ilmek ilmek öğrenmeliyim dedim. Sil baştan yeniden başlamalıyım. Kana kana su içer gibi ilim öğrenmeliyim.
Mehmed Zahid Kotku hocamız ehil olmayana ilim öğretmenin yanlışlığını öyle güzel dile getirmiş ki benim onları anlatma kaabiliyetim yok. Birazını yazayım siz okuyun. ‘Cennet Yolları’ sayfa 25’teki kıymetli sözlerin bir kısmı bunlar. Buraya aktarıyorum ki istifade edilsin. Ben de bu yazdıklarım için Rabbimden bir sevap ummaktayım. İyi okumalar dilerim. Ama her cümlenin hakkını vererek okuyun. Hatta gücünüz yetiyorsa her kelimenin hakkını verin. Edipseniz şayet her harfin hakkını verin. Kitap böyle okununca lezzet veriyor. Sonra dönüp bakıyorsunuz ki o da sizi okumuş.
“Kişinin ziyneti, serveti, saadeti, dünyası ve ahireti hep ilimle ayakta kalır. İlimsiz olan kimselerin dünyası da yoktur ahireti de. İşte bu ilmi öğrenip belledikten sonra dünya işlerine dalıp da ahireti unutmak kadar büyük bir bela, musibet ve felaket olmaz.
Köylü bir kardeşe kimyadan, inşaatten, motordan, elektrikten, fizikten, tıptan bahsetmek ne kadar yersiz ve yine köylü bir kardeşe sarftan, nahivden, mantıktan ve sair ilimlerden bahsetmek ne kadar abes ise ehli olmayan ve lâyık olmayan kimselere ilim öğretmek ve ilmin inceliklerinden bahsetmek de o kadar abes ve faydasızdır. Harcadığı ömrüne ve vaktine yazık. Köylüye ancak tarladan, bahçeden, ekimden, ağaçlardan bahsedilirse faydalı olur. Onlar onu daha güzel anlar ve can kulağı ile dinlerler. Binâenaleyh her şeyi yerine göre harcamak gerekir.
Nitekim kurak ve batak yerlere tohum atmak veya ağaç dikmek ne kadar boş ise, ehlinden gayriye ilim öğretmek de o kadar yanlıştır. Hatta eşkiyanın eline silah vermekten daha tehlikelidir. Çünkü eşkiya birkaç kişi öldürse veya onları soysa da, bir gün onu da öldürürler. Fakat ilmi ehli olmayana vermenin ne kadar tehlikeli olduğunu siz daha iyi bilirsiniz. Cenabı Hak bizlere verdiğini daima artırsın da ehlinden gayriye vererek zayi etmekten korusun.
Çünkü Allahu Teala; Rabbi zidnî ilmâ fermanı ile bizlere ilmi öğrenip daha fazla bilgi sahibi olmayı tenbih ve tavsiye buyururken, dünya bilgileri ve teknik bakımdan bizim bugünkü geri kalmışlığımız acınılacak başlıca hadiselerdendir. Bir taraftan Allah, her bakımdan düşmanlarımızı ve Allah düşmanlarını korkutacak derecede kuvvetli olmamızı emrederken, bugün bizim adeta yiyeceğimiz ekmeği ve neredeyse içeceğimiz suyu da onlardan istemek durumuna düşerek aciz bir hale gelmemiz acaba ne kadar doğrudur dersiniz?
Bu durum bizim gerçek müslüman olmadığımızı gösteriyor ve bu yüzden zilletlere katlanıyoruz. Tabii bunun birçok sebebi vardır.”
Böyle söylemiş Mehmed Zahid Kotku.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.