Kalitesizlik çıtası

Basın Yayın Yüksekokulu Radyo Televizyon Sinema Bölümü'nde eğitim görürken, sinema dersimiz ile ilgili hocalarımız bizlere şunu öğretmişlerdi: Yedinci sanat sinema, üç perspektifte yapılır. Birincisi, gişe başarısı için. İkincisi, sinema sanatının kendisi için. Üçüncüsü, hem gişe başarısı, hem de sinema sanatı için. Gişe başarısı için yapılan filmlerin neler olduğunu, özellikle Türk sinemasının son dönemini inceleyen herhangi birisi rahatça anlayabilir. Tamamen sabun köpüğü konular, milletin maraz meraklarına hitap eden içeriksiz, sığ, düzeysiz, argo kültürüne yaslanarak yazılan senaryolar.... Kim ne derse desin, bir yapımcı, bir senarist, bir yönetmen ürettiği filmin izleyenlerle buluşmasını arzular. Gişe başarısı yapmasını arzular... Tamamen sinema sanatının kendisiyle ilgilenen kişilere üretilen yapımlar dışında, dünyanın neresinde üretilirse üretilsin bir film için gişe başarısı şarttır. Ama, tamamen gişe başarısının üzerine yaslanan filmlerin ise, topluma ne kazandırdığını, ne kaybettirdiğini analiz etmek gerekir.

Ünlü yönetmen Semih Kaplanoğlu'nun senelerdir çektiği film üçlemesinin sonuncusu olan Bal, Berlin Film Festivali'nde Altın Ayı'yı kazandı. Birkaç gündür, Bal filmiyle ilgili övgüleri izliyoruz, dinliyoruz. Sinema ile ilgilenenlerin tamamı, Semih Kaplanoğlu'nu yere göğe koyamıyorlar. Bal filminin küçük oyuncusu Bora'ya övgüler düzüyorlar. Türk sinemasını yönlendiren bu isimlerin, Türk sineması diye ortaya çıkan son yıllardaki garabetlere de övgüler düzdüğünü unutmamamız gerekiyor.

CNN Türk'ün Afiş programında izlediğimiz Semih Kaplanoğlu, filmini nasıl tasvir edeceğiyle ilgili bir soruya şöyle cevap verdi: "Benim filmim güzel bir film. Bildiğiniz gibi hayat son dönemde çirkinliklerle dolu. Büyükşehirlerde yaşadığımız keşmekeş, kaos, çılgın tüketim kültürü, hayatımızı tamamen kapladı. Ben her şeyden önce güzel bir film yapmaya çalıştım. Ödüller gelip geçicidir. Yarın bir gün ödül aldığınızı herkes unutabilir. Ama, yaptığımız film, sonsuza kadar izlenmek üzere ortada kalacak"

Güzel bir film... Çok merak ediyoruz, insanları gişelere dolduran, milletin cüzdanındaki paraya tamah eden, milletin sırtından rant imparatorluğu kurmaya kalkışan son dönemin filmlerini üretenler, "Bizim yaptığımız film güzel bir filmdir" diye gururla söyleyebilirler mi?

Tamamen karikatür bir tip olan, argo ve küfürleriyle insanların ahlaklarını bozan, seyrettiğinizde gülmek ile rezillikler arasında gidip geldiğiniz Recep İvedik tiplemesini bu millete yutturanlar, "Biz, çok güzel bir film yaptık. Bu yaptığımız filmle, insanlarımıza şu mesajı vermek istedik. Verdiğimiz mesajla, insanlarımızın kültürünü, insanlarımızın ahlakını, insanlarımızın maneviyatını çok olumlu biçimde değiştirdik. Bu mesajla, doğruyu, hakkı, hukuku insanlarımıza anlatmaya gayret ettik" diyebilirler mi? Güzel film, sadece sinematografik özellikleri güzel olan, çekimleri güzel olan, kadrajları güzel olan, çekim planları çok güzel olan, çekildiği bölge tabiat harikası olan film değildir.

Bal filmini vizyona girmediği için daha seyredemedik. Ne mesaj verdiğini sadece fragmanlarından anlayabiliyoruz. Ama, adımız gibi eminiz ki, dünyanın çok önemli bir sinema festivalinden çok önemli bir ödüllü dönen bu filmin gişesinin, bizleri karikatür tiplemelere mahkum eden son dönemin Türk sinemasıyla yarışamayacağına eminiz.

Çünkü, ortaya koydukları kalitesiz yapımlarla, birbirinden rezil programlarla, televizyon dizileriyle insanlarımızın beğeni ve kalite çıtası yerlerde sürünür hale gelmiştir. Kalitesizlik, yapılan tüm zihin dönüştürme operasyonlarıyla insanlarımızın damarlarına bir virüs gibi enjekte edilmiştir. Kanında kalitesizlik zehiri dolaşırken, bu millet Bal'a tamah eder mi? Bekleyip göreceğiz

Önceki ve Sonraki Yazılar