
Prof. Dr. Yakup CİVELEK
Kimdir Annesizlerin Annesi?
Değerli Dostlar
Bu yazıyı geçen haftaki anneler günü için yazmam daha uygun olurdu. Ancak bu yazıyı yazmama vesile olan olayı bu hafta yaşadım. Yaşamadığım bir olay üzerine yazmak konuşmakta imkansız. Zaten insanoğlu her istediğini, her istediği zamanda yapamıyor.
Bugün sizlerle, özellikle annesini kaybedenlerle ilgili hasbihal etmek istiyorum. Annemiz yok ama başka kimsemiz yok mu? Bu “kimse” kim olabilir ya da olmalı hiç düşündük mü? Ben de bazılarınız gibi şimdiye kadar hiç düşünmemiştim ama Rabbimin abana yaşattığı bir olayla ve bu olaya aracılığıyla verdiği mesajla, annesizlerin annesinin kim olduğunu, olması gerektiğini anladım.
Önce annemizle, babamızla ilgili inancımızın, değerlerimizin bize neleri emrettiğini, neleri yasakladığını yeniden hatırlayalım
Her insanın hayatında doldurulamaz bir boşluk bırakan varlıktır anne. Onun yokluğunda hissedilen o derin yalnızlık, belki de çocukluğumuzdan beri bizimle yürüyen en ağır yüktür. Hayatta iken Annemi memlekette her ziyaret ettiğimde, ona madden çok yüksek olmayan harçlıklar verirdim. O da bunları çok sevinerek alır ve hemen koynuna saklardı.
Rabbimiz, annenin değerini İsra Suresi'nin 23. ayetinde şöyle buyurur:
وَقَضٰى رَبُّكَ اَلَّا تَعْبُدُٓوا اِلَّٓا اِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ اِحْسَاناًؕ اِمَّا يَبْلُغَنَّ عِنْدَكَ الْكِبَرَ اَحَدُهُمَٓا اَوْ كِلَاهُمَا فَلَا تَقُلْ لَهُمَٓا اُفٍّ وَلَا تَنْهَرْهُمَا وَقُلْ لَهُمَا قَوْلاً كَرٖيماً
"Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, ana-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara 'öf!' bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle."
Hayatta olduğu zamanlarda, memlekette ziyaret ettiğim annemin elini öpüp, sarılıp dizinin dibine oturduğumda, onu mutlu etmek için ona harçlık niyetine küçük meblağ para verdiğimde sanki bu ayetin küçük bir parçasını yaşadığımı hissederdim. Annemin o paraları alınca gözlerindeki ışıltıyı göremesem de, çok da farkında olamasam da daha sonra ablalarımdan dinlediğim mutluluğu bana tarif edilemez bir huzur verirdi. Paranın maddi değeri değildi önemli olan; onun o parayı saklaması, belki de "oğlum beni düşünüyor" diye içinden geçirdiği o sıcacık duygulardı önemli olan.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) "Cennet annelerin ayakları altındadır" buyurarak, anneye gösterilen saygı ve hizmetin Allah katındaki değerini vurgulamıştır. Bir başka hadiste ise bir sahabe sormuş: "Yâ Resûlallah! İnsanlar içinde benim iyi davranmama en lâyık olan kimdir?" Efendimiz üç kez "Annendir" demiş, dördüncüde ancak "Babandır" buyurmuştur. Annem hayattayken ona yaptığım her iyilik, belki de ahirette karşıma çıkacak en güzel ameller arasında olacaktır.
Geçenlerde yine memlekete gittiğimde, yılların geçişiyle değişen çok şey olsa da, değişmeyen tek şey annemin yokluğunda duyduğum o derin özlem olduğunu yeniden hissettim. İki ablam kalmıştı memleketimde; biri eşini kaybetmiş, diğeri yıllar önce ayrılmıştı. Her ikisi de hayatın ağır yükünü tek başlarına omuzlamış, kıt kanaat geçinen iki yaşlı kadın.
İmam Gazali, annenin çocuğuna olan sevgisini en saf ve en karşılıksız sevgi olarak tanımlar. Ona göre anne sevgisi, Allah'ın kullarına olan sevgisinin bir yansımasıdır. Annem artık yoktu, ama bu sevginin yansımasını ablalarımda görebiliyordum.
Bir toplantı nedeniyle gittiğim memleketimde, ablalarımı ziyaret etmeyi ihmal etmedim tabiki. Onlara giderken yolda ATM'den para çekmek istediğimde yaşadığım o teknik sorun, belki de kader denen şeyin bir cilvesiydi. Sadece 400 liralık bir çekim yapabilmiştim. Küçük ablamı ziyaret ettim, sohbet ettik, hasret giderdik. Sonra diğer ablama gittim, geceyi orada geçirdim.
Lokman Suresi'nde Yüce Allah: "Biz insana, anne ve babasına iyi davranmasını tavsiye ettik. Annesi onu güçsüzlükten güçsüzlüğe uğrayarak karnında taşımıştır..." buyurur. Bu ayeti düşündükçe, şimdi yaşlanmış ablalarımın da benzer zorluklardan geçtiğini fark ettim.
Sabah erken kalktığımda, büyük ablamın hala uyuduğunu gördüm. Cebimdeki paranın yarısını, 200 lirayı, masasının üzerine bıraktım. Annemin yokluğunda, onun bendeki yerini alan bu kadınlara bir şeyler verebilmenin mutluluğu içimi kapladı. Diğer ablamın evine gittiğimde ise kapıyı torunu açtı. "Anneannen uyuyor mu?" diye sordum. "Evet" deyince, ona da kalan 200 lirayı verdim. "Bunu anneannen uyanınca verir misin?" dedim.
İbn Kayyim el-Cevziyye'nin dediği gibi, annenin gebelik döneminde çektiği sıkıntılar, doğum sırasındaki acılar ve çocuğunu büyütürken gösterdiği fedakârlıklar nedeniyle, evladın annesine asla yeterince teşekkür edemeyeceği doğrudur. Ama belki de bu teşekkürün bir kısmını, annemin yokluğunda ablalarıma göstererek ifade edebilirdim.
Otobüse binip dönerken düşündüm durdum: "Annem artık yok, ama annemin yerini alan ablalarım var. Onlar da tıpkı annem gibi, verdiklerimi almaktan mutluluk duyacaklar." Bu düşünce içimi ısıttı. Çünkü anladım ki, sevgi hiçbir zaman ölmüyor, sadece şekil değiştiriyor.
Peygamber Efendimiz (s.a.v), "İnsan ölünce üç şey dışında ameli kesilir: Sadaka-i cariye (sürekli sadaka), faydalanılan ilim ve kendisine dua eden hayırlı evlat" buyurmuştur. Belki de ablalarıma verdiğim bu küçük hediyeler, annemin ruhuna ulaşacak sadakalar olabilirdi.
Hayatın acımasız gerçekleri içinde, düşük emekli maaşlarıyla ay sonunu getirmeye çalışan ablalarımın gözlerindeki o mutluluğu hayal edince, annemin de bir yerlerden beni izleyip gülümsediğini hissettim. "Aferin oğlum," der gibiydi, "benim boşluğumu dolduruyorsun."
İmam Şa'rânî, "Annenin evladı için yaptığı dua, yağmurun toprağı sulaması gibi kabul görür" demiştir. Annemi kaybetmiş olsam da, ablalarımın dualarını kazanabilirdim, tıpkı annemin duasını kazandığım gibi.
Belki de hayatta en değerli şey budur: Kaybettiklerimizin yerini tutacak kimse olmasa da, onların bize öğrettiği sevgiyi, saygıyı başkalarına aktarabilmek en değerli hazinemiz. Annem tabi ki her zaman yanımda olmayacak. Rabbimizin herkes için takdir ettiği ecel gelince, herkes gibi o da emaneti sahibine teslim edecekti. Ama annem olmasa da yanımda, ben anneme hissettiğim sevgiyi ablalarıma aktarmam, bu sevgiyi onlarla ve onlarda yaşatmam ve sürdürmem gerekmez mi? Tabi ki cevap evet! Çünkü sevgi aktıkça çoğalır, paylaştıkça büyür ve asla tükenmez.
Lokman Hekim'in "Annenin sevgisi olmadan büyüyen kalp, sulanmayan toprak gibi çoraklaşır" sözü, annenin varlığının ruhumuzu nasıl beslediğini anlatır. Annemin yokluğunda, ablalarıma olan sevgim ve onların bana olan sevgisi, kalbimin çoraklaşmasını önleyen bir rahmet yağmuru gibidir.
Annemin dizimde otururken hissettiğim o sıcaklık, şimdi ablalarımın ellerine dokunduğumda hissettiğim duyguda yaşıyor. Annesi olmayanların annesi olmak, belki de hayattaki en güzel mirastır. Ve ben bu mirası, kalbimin en derin yerinde saklıyorum.
Büyük İslam âlimi İmam Mâlik'in dediği gibi, annelerimize gösterdiğimiz saygı ve sevgi, Allah'a olan kulluğumuzun bir parçasıdır. Çünkü annelerimiz, Allah'ın bize rahmetini ulaştıran vesilelerdir. Annem rahmet-i Rahman'a kavuşmuş olsa da, onun sevgisinin izlerini taşıyan ablalarım, benim için Allah'ın rahmetinin yeni vesileleridirler.
Son olarak, ahiret yurdunda annelerimizle buluşacağımız günün hayaliyle yaşarken, burada kalanların da anne şefkatine muhtaç olduğunu unutmayalım. Belki de annesiz kalan kalplerimiz, başkalarının içindeki anne sevgisiyle dolacak ve Allah'ın izniyle, hiçbir zaman yalnız kalmayacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.