
Muammer YALÇIN
LAİK DEVLET YÖNETİMİNDE İSLÂM HUKUKUNUN EVRENSEL DEĞERLERİ: ZARÛRÂT-I HAMSE PERSPEKTİFİ
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ([1])'nda ifadesini bulan "laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti" ilkesi, ülkenin temel niteliklerini ve yönetim felsefesini özetlemektedir. Bu ilkeler, devletin işleyişinden vatandaşların hak ve özgürlüklerine kadar pek çok alanı şekillendirmektedir. Öte yandan, İslâm hukuku da insan onurunu merkeze alan ve bu onuru korumayı amaçlayan temel prensiplere sahiptir ([2]). "Zarûrât-ı hamse" olarak adlandırılan din, can, akıl, nesil ve malın korunması ilkesi, İslâm hukukunun temel gayelerini oluşturmaktadır ([3]). Bu makalede, halkı Müslüman olan ancak laik bir devlet yapısına sahip bir ülkede yöneticilerin nasıl bir yönetim anlayışı sergilemesi gerektiği, İslâm hukukundaki bu evrensel değerler perspektifinden ele alınacaktır.
Laik Devletin Temel İlkeleri ve Yönetici Sorumluluğu
Laiklik ([4]), devletin din işlerinden bağımsız olmasını, tüm inançlara eşit mesafede durmasını ve hukukun akıl ve bilim temellerine dayanmasını ifade eder. Demokratik bir hukuk devleti ([5]) ise egemenliğin halka ait olduğu, temel hak ve özgürlüklerin güvence altında olduğu, hukukun üstünlüğünün esas alındığı ve yöneticilerin de hukuka tabi olduğu bir yönetim biçimidir. Sosyal devlet ilkesi ([6]) ise devletin sadece güvenlik ve adaleti sağlamakla kalmayıp, vatandaşlarının sosyal ve ekonomik refahını da gözetmesi sorumluluğunu yükler.
Halkı Müslüman olan bir laik devlette yöneticilerin temel sorumluluğu, anayasal ilkeleri titizlikle uygulamak ve tüm vatandaşların hak ve özgürlüklerini eşit şekilde korumaktır. Bu, dini inançlara saygı duymakla birlikte, devletin herhangi bir dini ideolojiye dayanmaması gerektiği anlamına gelir. Yöneticiler, tüm inanç ve inançsızlıklara eşit mesafede durmalı, hukuku dini referanslara göre değil, evrensel hukuk ilkeleri ve demokratik değerlere göre uygulamalıdır.
Zarûrât-ı Hamse'nin Laik Devlet Yönetimine Katkıları
İslâm hukukunun temelini oluşturan Zarûrât-ı hamse prensibi ([3]), insan onurunu ve temel insani değerleri korumayı amaçlar ([2]). Bu beş temel ilke, laik bir devletin adil ve insan odaklı bir yönetim sergilemesine önemli bir perspektif sunabilir:
• Dinin Korunması: İslâm hukukunda dinin korunması, inanç özgürlüğünün güvence altına alınması anlamına gelir (Karaman, 2002). Laik bir devlette de yöneticilerin temel görevlerinden biri, tüm vatandaşların din ve vicdan özgürlüğünü eşit şekilde korumaktır ([4]). Devlet, herhangi bir dini inancı zorlamamalı veya engellememeli, farklı inançlara saygılı bir ortam sağlamalıdır.
• Canın Korunması: İnsanın yaşam hakkının kutsallığı, İslâm hukukunun en temel ilkelerindendir (Akyüz, 2010). Laik bir devlette de yöneticiler, her bireyin yaşam hakkını ve fiziksel bütünlüğünü korumakla yükümlüdürler ([5]). Hukukun üstünlüğü ilkesi çerçevesinde, cana yönelik her türlü tehdit ve saldırıya karşı etkin önlemler alınmalı ve suçlular adalet önüne çıkarılmalıdır.
• Aklın Korunması: İslâm hukuku, aklın korunmasını ve geliştirilmesini önemser (Beşer, 2015). Laik bir devlette yöneticiler, bilimsel düşünceyi teşvik etmeli, eğitim sistemini akılcı ve eleştirel bir yaklaşımla yapılandırmalıdırlar ([6]). Ayrıca, aklı zedeleyici her türlü madde ve davranışla mücadele etmek de yöneticilerin sorumluluğundadır.
• Neslin Korunması: İnsan soyunun sağlıklı ve meşru yollarla devamını sağlamak, İslâm hukukunun hedeflerindendir (Bayındır, 2018). Laik bir devlette yöneticiler, ailenin korunmasına yönelik politikalar geliştirmeli, çocukların sağlıklı gelişimi için uygun ortamı sağlamalı ve nesli tehdit eden unsurlarla mücadele etmelidirler ([6]).
• Malın Korunması: Mülkiyet hakkının güvence altına alınması, İslâm hukukunun temel prensiplerindendir (Uludağ, 2011). Laik bir devlette de yöneticiler, her bireyin meşru yollarla elde ettiği mülkiyet hakkını korumakla yükümlüdürler ([5]). Hırsızlık, dolandırıcılık gibi yollarla başkalarının malına zarar verilmesini önleyici hukuki düzenlemeler yapılmalı ve uygulanmalıdır.
Laik Devlet Yönetiminde Evrensel Değerlerin Önemi
Zarûrât-ı hamse prensibi ([3]), İslâm hukukunun özünde yer alan evrensel insani değerleri temsil etmektedir. Laik bir devlette yöneticiler, bu değerleri sadece dini bir referans olarak değil, aynı zamanda adil ve insan odaklı bir yönetim anlayışının temel taşları olarak görmelidirler ([4], [5], [6]). Hukukun üstünlüğü, insan haklarına saygı, eşitlik, adalet ve sosyal refah gibi laik devletin temel ilkeleri, Zarûrât-ı hamse'nin ruhuyla örtüşmektedir.
Halkın çoğunluğunun Müslüman olması, yöneticilerin bu evrensel değerlere daha fazla hassasiyet göstermesini gerektirebilir. Ancak bu hassasiyet, devletin laik niteliğinden ödün verilerek belirli bir dini grubun çıkarlarının gözetilmesi anlamına gelmemelidir. Aksine, tüm vatandaşların inançlarına saygı gösterirken, hukukun eşit uygulanması ve temel hak ve özgürlüklerin korunması esastır ([1]).
Sonuç
Halkı Müslüman olan bir laik, demokratik, sosyal hukuk devletinde yöneticilerin temel görevi, anayasal ilkeleri eksiksiz bir şekilde uygulamak ve tüm vatandaşların hak ve özgürlüklerini eşit olarak güvence altına almaktır ([1]). İslâm hukukunun temelini oluşturan Zarûrât-ı hamse prensibi ([3]), içerdiği evrensel insani değerler aracılığıyla, yöneticilere adil, insan odaklı ve onurlu bir yönetim sergilemeleri için önemli bir perspektif sunmaktadır ([2]). Dinin, canın, aklın, neslin ve malın korunması ilkeleri, laik bir devletin hukuki ve sosyal düzenlemelerinde de karşılığını bulmalı ve tüm vatandaşların refahı ve huzuru için rehberlik etmelidir ([4], [5], [6]). Yöneticiler, hukukun üstünlüğünü esas alarak, şeffaf ve hesap verebilir bir yönetim anlayışıyla, farklı inanç ve yaşam tarzlarına saygılı bir toplumun inşasına katkıda bulunmalıdırlar.
Kaynakça:
[1] Türkiye Cumhuriyeti Anayasası.
[2] Karaman, H. (2002). İslâm Hukuk Tarihi. Nesil Yayınları.
[3] Erdoğan, M. (2010). İslâm Hukukunda Ahkâmın Değişmesi. İFAV Yayınları. (Mekâsıd ve maslahat kavramları bağlamında Zarûrât'a değinir.)
[4] Berkes, N. (2018). Türkiye'de Çağdaşlaşma. Yapı Kredi Yayınları.
[5] Gözler, K. (2020). Türk Anayasa Hukuku Dersleri. Ekin Yayınevi.
[6] Sağlam, F. (2015). Sosyal Devlet. S Yayınları.
Not: Metin içinde yapılan atıflar, kaynakçada belirtilen eserlerin genel içeriğine işaret etmektedir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.