Kısaca

“Kısaca…”                                                                                          

Geçtiğimiz günlerde, Şırnak’ın Silopi’de, partisi tarafından düzenlenen bir etkinlik sırasında halkın can ve mal güvenliğini sağlamak ve korumakla görevli polis memuruna tokat atan BDP İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel’i, izahı asla ve asla mümkün olmayan bu çirkin tavrı ve eyleminden dolayı şiddetle kınıyorum!...

Tuncel’in, kendini kaybetmişliğin ve siyaseten tükenmişliğin de göstergesi olarak pervasız ve alçakça attığı o tokat, bir polis memurunun ‘yüzüne’ değil, milletimizin tam da ‘vicdanına’ atılmıştır ve milletvekilinin mensubu olduğu parti, ‘özür yetmez’, vekili hakkında derhal gerekeni yapmalıdır!...

*

“Eli, Halkının Kanına Bulaşan Son Diktatör Kaddafi!...”

42 yıldır ülkesini diktatörlükle yöneten Kaddafi’nin eli artık halkının kanına bulaşmıştır ve elleri kana bulanan diktatörler halklarının kanında boğulmaya mahkûmdur!..

 

Kaddafi yönetiminin yıllardır dünyaya kapattığı ve artık demokrasi isteyen halkın talepleri ve ülkede duran petrol üretiminin dünya ekonomisine yansıyan olumsuz etkileri göz önüne alındığında Kaddafi’nin bir an önce gitme vakti çoktan gelmiş ve geçmiştir!... 

 

BM,  Kaddafi’nin rejiminin sonlandırılması ve akan kanın durdurulması için öncü rol olarak, güvenlik çemberi oluşturulmalı, inisiyatifi derhal eline almalı ve  adil seçimler ve demokratik düzenin kurulabilmesi için BM tarafından görevlendirilen özel bir komisyonun Libya’ya gerekli yardımı ve katkıyı sunmalıdır!...

*

“Kafa Düzelten Sorular!…”

Yapılan bir araştırmaya göre, Türkiye’deki kadın nüfusun % 70’inin başörtülü olduğu belirlenmiş!…

Dile kolay, ülke kadın nüfusunun tam % 70’i…

Seçimler kapıda, tam yeri gelmişken, o zaman ‘sormak’ üzerimize farz…

Soruyoruz;

BİR:Eğer, % 70’inin başörtülü kadınlarımızın oluşturduğu ülkemizde, başörtülü kadınlarımızın salt inançları gereği örttükleri başörtülerinden dolayı ‘milletvekili olma’ yasağının konulması 21.Yüzyıl Türkiye’sinde akla ziyan bir tutum ve insan hak ve özgürlükleri açısından da büyük bir demokrasi ayıbı mıdır?!...

İKİ:O halde,  başörtülü kadınların, TBMM’de temsil edilmemesi, milletin tam olarak temsil edilmemesi anlamını taşımakla birlikte TBMM’nin  duvarında  devasa biçimde yazılı olan Cumhuriyetimizin felsefesi, Gazi Atatürk’ün  “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” veciz sözü ile taban tabana zıt mıdır?!...

ÜÇ:Siyasi partilerimiz tarafından ‘seçme ve seçilme hakkı’na sahip olan kadınlarımıza yönelik yıllardır uygulanan milletvekilliği kotası ise, çağdışılığın ve demokrasiye olan inançsızlığın gerçek bir fotoğrafı mıdır?!...

DÖRT:Kişi hak ve özgürlüklerini dillerinden düşürmeyip, partilerinden başörtülü aday göstermekten çekinen, her platformda siyasete ve demokrasi hayatımıza dolaylı ya da dolaysız antidemokratik müdahalelerin artık bittiğine vurgu yapıp, kadın milletvekili adayları konusunda hala korkarak ‘kota’ uygulamaya devam etmek, yapılanın adı ne olursa olsun düpedüz “ayrımcılık” ve “demokrasi sahtekârlığı” mıdır?!..

*

TEBRİK: “Asıl kota zihinlerdedir ve bu kota zihinlerdeki prangalarından kurtulmadıkça özlenen gerçek demokrasiye ulaşılamaz.” diyerek,  ayrım yapmadan başörtülü-başörtüsüz kadın adayları partisinde siyaset yapmaya ve aday olmaya davet edenHas Parti’yi bu anlamda tebrik ediyorum.

 

 

Hamit Seven - Habername

hamit@habername.com  

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.