Kutuplaşma...

Birincisi 2015’te ve ikincisi 2017’de yürütülmüş olan Türkiye’de Kutuplaşmanın Boyutları Araştırması’nın üçüncüsü 2020 yılının Kasım-Aralık aylarında tamamlandı. Siyasal, ekonomik, sosyal dalgalanmaların yoğun olduğu ve özellikle 2020 yılında Koronavirüs salgınının yaşamlarımıza damgasını vurduğu bir dönemde, Türkiye’de Kutuplaşmanın Boyutları 2020 Araştırması Türkiye vatandaşları olarak birbirimize ve siyasete bakışımıza dair detaylı bir resim çiziyor.

Türkiye’de Kutuplaşmanın Boyutları 2020 Araştırması, Marshall Fonu (GMF) ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Göç Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (BİLGİ-Göç) tarafından İsveç Uluslararası Kalkınma İşbirliği Ajansı’nın (SIDA) finansal desteği ile yürütülen “Türkiye’de Kutuplaşmayı Azaltmaya Yönelik Stratejiler ve Araçlar Projesi” (TurkuazLab) kapsamında gerçekleştirildi. Araştırma, Türkiye’nin 18 yaş üstü nüfusunu temsil eden 4000 kişiyle, 29 ilin mahalle ve köylerinde Kasım-Aralık aylarında yapılan yüz yüze görüşmelerle yürütüldü. Koronavirüs tedbirleri kapsamında yapılan araştırma yöntem ve kapsam olarak yaygın bir coğrafyada yapıldı.

img-0947.jpg

Çok önemli bulguları olduğunu düşündüğüm araştırmadan dikkatimi çeken hususları sizlerle paylaşmak istedim.

Hangi Parti Taraftarıyım ve Hangi Partiye En Uzağım...

Araştırmaya katılanların %34’ü kendilerini AK Parti taraftarlarına, %22’si CHP taraftarlarına, %11’i MHP, %9’u HDP ve %9’u da İYİ Parti taraftarlarına “yakın” buluyorlar. 

En uzak hissedilen siyasi parti taraftarları söz konusu olduğunda, HDP taraftarlarına kendisini uzak hissedenlerin oranı %40’ken; bu partiyi %23 ile AK Parti taraftarları ve %14 ile CHP taraftarları izliyor. MHP taraftarlarına kendisini uzak hissedenlerin oranıysa %8.

Daha önce yürütülen araştırma sonuçlarına baktığımızda da HDP taraftarlarının “en uzak hissedilen” taraftarlar sıralamasında birinci olduğunu görüyoruz. Ancak bu oran 2015 yılında %55, 2017’de %53’ken, 2020 yılında %40 olmuş. 

HDP’nin “en uzak hissedilen” oranın beş yılda %55’den %40’a gerilemesinin üzerinde herkesin düşünmesi gereken bir konu olduğu ortadadır.

img-0949.jpg

Uzak Hissetme : Yani Yaygın Bir Siyasal Kutuplaşma

Parti taraftarları arasındaki ilişkiye baktığımızda, her partinin taraftarının kendisine ait bir “diğer” parti taraftarı olduğu ortaya çıkıyor, bu açıdan siyasal kutuplaşmanın yalnızca bir tek parti taraftarları için geçerli olmadığını, bütün parti taraftarları arasında gözlemlendiğini söyleyebiliyoruz. AK Parti taraftarları için HDP ve CHP taraftarları, CHP taraftarları için AK Parti ve HDP taraftarları, HDP taraftarları için AK Parti ve MHP taraftarları, İYİ Parti taraftarları için AK Parti ve HDP taraftarları ve MHP taraftarları için HDP ve CHP taraftarları en uzak hissedilen siyasi parti taraftarlarını oluşturuyor.

img-0950.jpg

Duygusal Siyasal Kutuplaşmanın Üç Ayağı: Sosyal Mesafe, Ahlaki Üstünlük ve Siyasal Hoşgörüsüzlük

Araştırmanın odaklandığı duygusal siyasal kutuplaşma açısından da üzerinde durulması gereken bazı sonuçları var. Araştırma ekibi, farklı parti taraftarlarının birbirinden hoşlanmaması ve diğerine karşı duygusal mesafe hissetmesi olarak tanımladığı duygusal siyasal kutuplaşmayı üç kriter üzerinden değerlendiriyor: Parti taraftarları arasında sosyal mesafe, parti taraftarlarının duydukları ahlaki üstünlük ve diğer parti taraftarlarına karşı siyasal hoşgörüsüzlük. Birbiriyle doğrudan ilişkili bu üç kriter, duygusal siyasal kutuplaşmanın üç ayağını oluşturuyor.

img-0951.jpg

Sonuçlara baktığımızda, görüşülen kişilerin;

%75’inin çocuğunun “en uzak” hissettikleri parti taraftarlarının çocuğuyla evlenmesini istemediğini;

%72’sinin “en uzak” hissettikleri partinin taraftarlarıyla iş yapmak istemediğini görüyoruz.

%67’sinin çocuklarının “en uzak” hissettikleri parti taraftarlarının çocuklarıyla oynamasını istemediğini;

%61’inin “en uzak” hissettikleri parti taraftarlarıyla komşu olmak istemediğini belirttiğini görüyoruz.

Bu yüksek oranlar, ülkemizde birlikte yaşama arzusunun düşük olduğunu bize gösteriyor.

Duygusal siyasal kutuplaşmada kullanılan bir diğer kriter de parti taraftarlarının diğer parti taraftarlarına karşı bir “ahlaki” üstünlük duygusu taşımaları. Bir kişinin kendisini ait hissettiği grubun üyelerinin, diğer grup üyelerine kıyasla ahlaken üstün olduğu algısı, siyasal kutuplaşmanın hem bir göstergesi hem de bir sonucu. 

Araştırma çalışmasına göre:

Siyasi parti taraftarları vatansever (%87), ülkenin yararına çalışan (%86), onurlu (%85), açık fikirli (%84), zeki (%83) ve cömert (%80) gibi olumlu sıfatları kendi partilerinin taraftarlarına;

İkiyüzlü (%86), bencil (%85), kibirli (%82), zalim (%79), ülkeye tehdit oluşturan (%78) ve bağnaz (%77) sıfatlarını ise diğer parti taraftarlarına uygun görüyorlar.

Anket sırasında görüşülen kişilere bu sıfatlar için “hiçbirine uygun değil” ya da “her ikisine de uygun” yanıtı verme olanağı sağlanmasına karşın, çok az kişinin bu yönde tercih kullanması da üzerinde durulması gereken bir konu.

Bireylerin kendilerine hak olarak gördükleri bazı özgürlüklere “diğer” parti taraftarlarının erişememesini onaylamaları; duygusal siyasal kutuplaşmanın nasıl “ötekileştirmeye” dönüşebileceğini gösteriyor. Bir kişinin diğerini siyasal parti tercihi nedeniyle kendisiyle “eşit” görmemesi; demokrasinin önündeki en önemli tehditlerden biri. 

Araştırma sonuçlarına göre, görüşülenlerin:

%41’i “en uzak” hissettikleri parti taraftarlarının şehirde yürüyüş düzenlemesine;

%37’si “en uzak” hissettikleri parti taraftarlarının basın açıklaması yapmasına;

%37’si “en uzak” hissettikleri parti taraftarlarının toplantı düzenleyebilmesine;

%35’i “en uzak” hissettikleri parti taraftarlarının kendi ihtiyaçlarına uygun eğitim

alabilmesine;

%34’ü “en uzak” hissettikleri parti taraftarlarının siyasal görevler için aday olabilmesine karşı çıkıyor.

Öte yandan “en uzak” hissettikleri parti taraftarlarının telefonlarının dinlenmesini onaylayanların oranının %48 olması; diğer parti taraftarlarına karşı siyasal hoşgörüsüzlüğün ne kadar yaygın olduğunu da ortaya koyuyor.

Özellikle bu bölüm “Hoşgörüsüzlüğümüzün” boyutlarının “uzak hissettiğimiz” parti taraftarlarının “haberleşme özgürlüklerine” müdahale edilmesini, siyasal haklarının engellenmesine kadar uzanan bir yelpazede “müdahaleci ve hayat hakkı tanımayan” bir boyuta ulaştığı anlamına gelmektedir.

Bu konuya yeni yazıda devam edelim..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum