KUZEY AVRUPA SEYAHATİ - 7

“Trakai Kalesi, Kıbın, Tatar Türkleri”

7. Gün - 21.07.2019 - LİTVANYA

21 Temmuz 2019’ da Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta bizi yerel rehberimiz Hamza Beganskas karşıladı. Hamza Beganskas, Kazan Tatar Türklerinden ve Vilnius şehrine bağlı Nemezis köyünde ikamet ediyor. Rehberimiz Hamza Beganskas, üniversite eğitimini Türkiye’de yapmış. Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesini bitirmiş. Bu yüzden düzgün Türkçesi ile bize çok yardımcı oldu. Geçen yıl Litvanya’da yaşayan Müslümanların katılımıyla yapılan seçimlerde Litvanya müftüsü seçilmiştir. Aynı zamanda Nemezis köyü cami imamı olarak da görev yapıyor. Litvanya’daki Müslümanların her türlü meseleleriyle ilgileniyor. Rehberimiz Hamza Bey “Türkiye gibi büyük bir Müslüman ülkeden misafir ağırlamak bizim için şereftir.” diyor.  Bizde kendisine teşekkür ediyoruz. Hamza Bey, Litvanya ve Vilnius hakkında yaklaşık 20 dakika süren bilgilendirme yaptı.

“Litvanya'nın 2019 nüfus sayımına göre toplam nüfusu yaklaşık iki milyon sekiz yüz bin civarındadır. Başkent Vilnius’un nüfusu, beş yüz elli bin civarındadır. Litvanya'da sekiz bin civarında Müslüman yaşamaktadır. Müslümanların büyük çoğunluğu 1400’lü yıllarda buraya yerleşen Kazan Tatar ırkındandır. Kazan Tatar Türkleri yaklaşık 150 yıl Litvanya'da hüküm sürmüşlerdir. Litvanya'da iki küçük Türk topluluğu 600 yıldan beri ülkenin asıl sahipleri ile iç içe, kavgasız gürültüsüz yaşıyor. Bunlar Karaim Türkleri ve Tatar Türkleri.

2009 yılında Vilnius, “Avrupa Kültür Başkenti” seçilmiştir. Meraklısına özel not: Avrupa Kültür Başkenti, Avrupa Birliği tarafından 1985’ten bu yana periyodik olarak her yıl belirlenen kent veya kentlere verilen unvandır. Seçilen kentin kültürel yaşamını ve kültürel gelişimini sergilemesi için oldukça iyi bir fırsattır. 2010’da İstanbul ve Pécs (Macaristan) bu unvana layık görülmüştür.

Vilnius şehri yakınlarında Trakai Kalesi vardır. Kaleyi 1300’lü yıllarda Litvanyalılar inşa etmiştir. Altın Orda Devleti Başkomutanı Tahtamış, kaleyi yazlık saray olarak kullanıyordu.

Ülkede basketbol takımı Zalgiris Kaunas oldukça tanınmıştır. Türkiye'de de oynayan birçok basketbol oyuncusu vardır. Litvanya’da doğum oranı düşüktür. Ayrıca ülkede kadın nüfusu fazladır. Türkiye ile Litvanya arasında gelişmekte olan ilişkiler beraberinde “evlenmeler”i de getirmiştir.

Litvanya'nın %30’u ormanlardan oluşmaktadır. Vilnius şehrinde eskiden nükleer santral vardı. Avrupa Birliği baskısıyla kapatılmıştır. Lazer teknolojisi gelişmiştir. Bunun yanında Erasmus programı kapsamında yabancı öğrenci sayısı oldukça fazladır. Dünya'nın en hızlı internet hizmetine sahiptir. Litvanya ile Türkiye arasında saat farkı bulunmamaktadır.

Halkın gelir düzeyi düşüktür. Dışarıya göç fazladır. Piyasada para birimi olarak avro geçerlidir. Buna rağmen hayat şartları Türkiye'den daha ucuzdur.

Litvanya'yı ziyaret etmek için en uygun zaman baharın son ayları ve yaz aylarıdır. Litvanya'da 800’ün üzerinde nehir ve 2500’ün üzerinde göl vardır. Bu yüzden sonbahar aylarında dünyanın her yanından fotoğrafseverler eşsiz manzarası için Litvanya'ya gelir.”

Vilnius’ta Hamza Bey’in rehberliğinde sırasıyla Büyük Katedral, Yukarı Kale, Nemezis Camii, Trakai Kalesi, Tatar Gölü ve eski şehir çarşıları ziyaret edildi. Şimdi kısaca gezi grubuyla ziyaret ettiğimiz mekanlar hakkında kısa bilgiler verelim.

            Vilnius Katedrali

Vilnius çok büyük bir şehir olmadığı için gezilecek yerlerin çoğu birbirine yakın mesafede yer alıyor. Ziyarete (Old Town) eski şehirde büyük meydanın hemen yanındaki Vilnius Katedrali’nden başlıyoruz. Burası ülkenin en önemli Katolik kilisesidir. Katedral, Vilnius’un en önemli sembollerinden biridir.  Birçok yangına ve savaşa maruz kaldığı için defalarca tadilat görmek zorunda kalmış. Tarihi kesin olmamakla birlikte bazı kalıntılar tam bu noktada 13. yüzyılda bir Pagan tapınağı yer aldığını işaret ediyor. Sovyet döneminde ise kapatılmış ve resim galerisi olarak kullanılmaya başlanmış ama 1988’de tekrar kilise statüsünü kazanmış ve günümüzdeki halini almıştır.

 

Katedralin önündeki karelerden bir tanesinin farklı olduğunu göreceksiniz, her şehirde rastlanan efsaneleri bu meydanda da duyuyoruz. Eğer bu kare üzerinde bir dilek dileyip kare taşının üstünde dengenizi koruyarak üç kere dönerseniz, dileğiniz gerçek oluyormuş ve bir daha Vilnius şehrine yolunuz düşüyormuş. Bazı arkadaşlar denedi ama tam dönemeden dengelerini kaybettiler. Efsaneye göre bu arkadaşlar bir daha Vilnius şehrine gelemeyecekler.))

İnançları, kültürleri farklı da olsa her millette bu tür batıl inançlara rastlamak mümkündür. Bu tür batıl inançların günlük yaşamla bir bağlantısı vardır elbet, yoksa durup dururken bir inanç ortaya çıkmaz. Güzel ülkemde de “mum yakmak, bez bağlamak, kuyudan su içmek vb.” değişik batıl inançlar olduğunu biliyorum.

Çan Kulesi

            Çan Kulesi, Vilnius şehrinin en güzel sembollerinden biridir. Çan Kulesi, diğer kilise ve katedrallerde gördüğümüzün aksine Vilnius Katedrali’nden ayrı kendi başına bir tepede ayakta duruyor. Bunun sebebi, Çan Kulesi’nin şehri düşman saldırısına karşı korumak amacıyla inşa edilen surlarla birlikte yapılmış olmasındandır. Çan Kulesi, 19. yüzyılda bugün gördüğümüz şeklini almış. Kalenin en uç noktasına yapılan kule şehrin her noktasından görülebiliyor.  Çan Kulesi’ne beş avro karşılığında çıkıp Vilnius’u yukarıdan seyredebilirsiniz.

Pilies Sokağı

Katedral Meydanı’ndan birazcık yürüdüğünüzde eski şehir (Old Town) bölgesinin ana sokaklarından biri olan Pilies’e varıyorsunuz. Rehberimizin anlattığına göre bu sokak, Vilnius’un en eski sokağı olarak da biliniyor. Bu sokakta bir zamanlar zengin ve soylu aileler yaşıyormuş. Günümüzde bu kadar büyük bir önem taşıyor olmasa da Vilnius’un en bilinen sokaklarından biri olmaya devam ediyor.

Güzel ülkemde de bir şehre vardığınızda o şehrin en meşhur yöresel ürünü neyse o ürünlerin satıldığı bu türden bir veya birkaç sokağının olduğunu biliyorum. Erzurum’da Oltu taşı teşbih, Kastamonu’da saray helvası, Konya’da Mevlana şeker satan mini iş yerler gibi.  Sokak boyunca Kafeler, hediyelik eşya satan mağazalar ve restoranlar var. Bu civarda bolca kehribardan (amber) yapılmış takılar görebilirsiniz. Litvanya amberi; kemik beyazı, bal ve koyu kahve renklerde oluyor. Sertliğine karşın kolay işlenebilmesi ve özellikle Litvanya'da bulunur olması taşın turistik bir değer kazanmasına, bu taştan yapılmış süs, takı eşyalarının beğeni toplamasına yol açıyor. Pilies’teki mekanlar biraz daha turistik ama Vilnius gibi turist sayısı nispeten az olan bir şehirde bu sokağı ziyaret ederek sevdiklerinize birkaç küçük hediye alabilirsiniz. Benden söylemesi.

Nemezis Köyü

Rehberimiz Hamza Bey, gezi grubunu iki Müslüman Tatar köyüne götürdü. Bunlardan biri Nemezis köyü. Dört yüz kişinin yaşadığı bir köy. Bir kültür merkezi ve cami etrafında toplanmış köy evleri. Hamza Bey, köyde yaşayan Müslümanların kültürel ve ekonomik durumlarından bahsediyor. Kurban Bayramı’nda neler yapıyorsunuz diye sorunca bazı ailelerin ekonomik durumunun çok iyi olmadığından dolayı Kurban Bayramı’nda kurban kesimi yapamadıklarından bahsediyor. Kurbanlık fiyatlarının elli avro olduğunu söylüyor. Bunun üzerine gezi grubundaki arkadaşlar bizim de bir katkımız olsun diye kendi aralarında para topluyorlar. Toplanan avrolar ile Kurban Bayramı’nda kesilmek üzere yirmi bir adet kurban parası Hamza Bey’e veriliyor. Yurdum insanını bu nedenle seviyorum işte. Nerede bir gariban görse yüreği sızım sızım sızlar ve elinde avucunda olandan hemen vermeye çalışır. Kültürümüzün, örf ve adetlerimizin en güzel yönlerinden bir bu olsa gerek. Ne olur bu güzel örf ve adetlerimizi çocuklarımıza da öğretelim. Türkiye’ye döndükten sonra Hamza Bey, arkadaşların topladığı paralarla alınan koyun türü yirmi bir küçükbaş kurbanlığın kesimi videosunu arkadaşlara gönderiyor. Köy halkının bizlere teşekkür ederek çokça dua ettiğini söylüyor. Litvanya’daki Müslüman topluluğu ile hem dayanışma hem de Kurban Bayramı’nda az çok bir katkımız olduğu için memnun oluyoruz.

Rehberimiz Hamza Bey eşliğinde yeşilliklerin ortasında etrafı mezarlık olan bir camiye geldik. Diğer ülke mimarilerinden farklı olarak ahşaptan yapılan küçük ve şirin bir cami gözüküyor. Camiyi ziyaret ederek namazımızı eda ettik. Caminin etrafındaki Müslüman mezarlığını ziyaret ederek dua ediyoruz. Daha sonra yüz yirmi kişinin yaşadığı Kırk Tatar köyünü de ziyaret ettik. Köyde ahşaptan yapılmış mescitleri görüyoruz. Bütün zorluklara göğüs gererek benliklerini korumaya çalışan bu insanlar, toplu yaşamanın bereketini görüyorlar. Hamza Bey’in misafirperverliği için teşekkür ediyoruz. Köyü, köydeki Müslüman soydaşlarımızı, inançlarını korumak için verdikleri mücadeleleri görünce halime ne kadar şükretsem az olacağına bir kez daha inandım. Ayrıca, dünyanın değişik yerlerinden bizden ekonomik veya kültürel anlamda yardım bekleyen binlerce Müslüman’ın varlığına bir kez daha şahit oldum. Sivil toplum kuruluşları olarak iki üç kat daha fazla çalışıp, buralardaki dindaş ve soydaşlarımızla aramızdaki gönül köprülerini kuvvetlendirmeliyiz.

Trakai Kalesi

            Trakai ya da bir diğer adıyla Karay, Vilnius’un yaklaşık 30 km dışında kalan renkli ahşap evleriyle ünlü şirin kasabadır. Buranın özelliği ise Karay Türklerinin burada yaşıyor olmasıdır. Meraklısına ilave bilgimiz olsun: Karaylar; Belarus, Litvanya, Kırım, batı Ukrayna, Polonya, ABD, Rusya, Dağıstan, Türkiye, İsrail ile Romanya’da bulunan Musevi Kırım Türk topluluğuna verilen isimdir. Merak eden değerli okuyucularımız internetten detaylı bilgi edinebilirler.

Trakai Kalesi Galve Gölü’nün içindeki küçük adada 1300’lerin başında inşa edilmiştir. Günümüzde hem müze olarak hem de özel günler için kullanılıyor. Kaleyi ve civarını gezmek yaklaşık iki saatimizi alıyor.

Trakai’da neler yapabiliriz derseniz kasabanın ilginç şirin evleri ve çok tatlı bir görseli olduğunu da düşünürsek, mis gibi havasını ciğerlerinize doldurarak ve bol bol fotoğraflar çekerek yürüyebilirsiniz. Çünkü bu kasaba ve civarı izlemeye doyamayacağınız muhteşem bir doğaya sahiptir. Birbirinden ilginç ve o kadar da dikkat çekici şirin evlerin arasından geçen Arnavut kaldırımlı yollarda yürüyüş yapmanın hazzı başka oluyor.  Trakai kasabasında renk renk müstakil Karay konutlarını görmek de mümkündür. Bu konutların sokağa bakan cephesinde mutlaka 3 pencere bulunmaktadır. Her ne kadar turistlere bu üç pencerenin Allah, ev sahibi ve eve gelen misafir için yapıldığı anlatılsa da bu konuda net bir bilgi bulunmamaktadır.  İnternette yaptığım araştırmalarda bilimsel dayanağı olmayan bilgilerde gördüğüm Karay Türklerinin konutlarını diğer konutlardan ayırmak için 3 pencere koyduğu yönündeydi. Bazı evlerin altı restoran olarak hizmet ediyor. Trakai kalesi çevresinde Karay Türklerine ait restoranlar var. Restoranların menülerine baktığımızda Türkiye Türkçesi ile tamamı olmasa da benzerlik gösteriyor. İleri ki zamanlarda yolunuz bu şirin Karay Türklerinin yaşadığı kasabaya düşerse renkli, meşhur üç pencereli evlerinin arasından geçerek teyzelerin yaptığı meşhur böreklerinin lezzetini tadabilirsiniz.  

 Restoranlarda fiyatlar uygun olduğu için yemek ve tatlı çeşitlerine bakarak siparişlerimizi veriyoruz. Arkadaşların geneli tatlı ve börekler üzerine yoğunlaşıyor. Buradaki restoranlarda en popüler yemek “kıbın”dır. Kıbın böreği Karay Türklerinin geleneksel yemeği. Kıbın; mayalı hamurdan yapılan, fırında pişirilen, hilal şeklinde olan kuzu veya dana etli bir börek türüdür.  Trakai’ye gitmişken de Kıbın yemeden dönmek olmaz. Arkadaşlarımız Kıbın böreğinin tadına bakıyor.

Bana sorarsanız Türkiye’de “çiğ börek” diye bilinen kuzu kıymalı böreklerini çok sevdim.))

        

Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu’nun bir kitabında okumuştum.  Oktay Sinanoğlu 1970’lerde atom fiziğiyle alakalı bir toplantı için Litvanya’ya gidiyor.
Profesör olan arkadaşı Yutsis, kendisini “ilgisini çeker” diye Trakai kasabasına götürüyor. Kasabanın ihtiyar meclisinin başı olan aksakallı bir adamla uzun uzun Türkçe konuşmuşlar. Oktay Sinanoğlu ahalinin dillerini koruduğunu görür. Köyün ileri gelenlerinden bir ihtiyar onu evine davet eder, atalarından kalma sancak, kılıç ve evraklar gösterir. Kasabadan ayrılırken ihtiyar heyeti bizi ihmal etmeyiniz diye tenbihte bulunmuş. . Gezi grubu olarak Karay Türklerinin bizden beklentilerinin oldukça fazla olduğuna şahit olduk. Unutmamalıyız ki bunlar her ne kadar inançları farklı da olsa bizim soydaşlarımız. Ülke olarak bu soydaşlarımızla gönül köprümüzü kuvvetlendirmeliyiz. Bizler, diğer inançtan insanlara da bize karşı art niyetli olmadıkları sürece hoş görülü davranmak gerektiğine inanan bir toplumuz. Dolayısıyla buraları devlet ve sivili toplum olarak sık sık, fert olarak da gücümüz yeterse ziyaret ederek bu soydaşlarımızın Türkiye ile ilgili irtibatını devam ettirmek lazım

Litvanya yemekleri

Son olarak Litvanya yemekleri hakkında kısaca bilgi verelim. Litvanya’da et ve süt ürünlerinin yanında patates ve nişasta türü ürünlerden tatlı ve çeşitli yemekler yapılıyor. Litvanya mantısı ve kuzukulağı çorbası meşhurdur. Bunun yanında balık türü olarak nehir ve göllerde tutulan sazan, tuna, ringa ve yılan balığı da tüketiliyor. Litvanya’nın yerel mutfağı, bu ülkenin kültür ve tarihinin kişiliğidir. Yerel yemekler arasında stroganina, çilek soslu sığır eti ve ardıç sülün bulunur. Litvanya’daki ana sebze hala patates. Bağımsız bir çanak olarak servis edilir ve diğerlerine eklenir. Genel olarak, Litvanya mutfağı diğer Baltık ülkelerinin mutfağına benzemektedir. Polonya veya Belarus gibi doğu ülkelerinin geleneklerinden kesinlikle etkilenmiştir. Litvanya, uzun süredir Avrupa’daki gastronomik eğilimleri lideriydi. Masaya aperitifler sunan ilk kişiler Litvanya’lılardır. Yemek fiyatları diğer ülkelere göre uygundur.

                                        Çilek soslu sığır eti

Litvanya Vilnius seyahati sırasında her konuda yardımcı olan ve bir an bile yanımızdan ayrılmayan yerel rehberimiz Hamza Beganskas Bey’e sonsuz teşekkür ederiz. Hamza Bey ile tanıştıktan sonra, ülkemizdeki değişik üniversitelerin yurt dışından öğrencileri kabul etme uygulamalarının ne kadar iyi ve önemli olduğuna bir kez daha şahit olduk. Bu anlamda güzel ülkemde Gazi, Karabük, Selçuk, vb. bazı üniversitelerin büyük bir hizmeti ifa ettiklerini belirtmem gerekiyor.  Gece yarısı otobüsle Litvanya’nın başkenti Vilnius’tan altı saat sürecek olan Polonya’nın başkenti Varşova şehrine doğru yola çıktık.  

İrtibat ve her türlü görüşleriniz için:salimfethiye@hotmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum