Malazgirt Ruhu: Diriliş Muştusu

“Bir cuma sabahı semaya karşı,
Malazgirt’te elli dört bin er.
Bestelediler en güzel marşı:
Allahü Ekber, Allahü Ekber…”

Müslüman Türk milletinin tarihe altın harflerle yazdığı büyük zaferlerden biri de 1071 Malazgirt Zaferi’dir. Bu destan, milletimize hem tarihini hem istikametini hem de ebedi yurdunu kazandırdı.

Anadolu’nun Kapıları Açılıyor.

954 yıl önce Sultan Muhammed Alparslan’ın komutasındaki mücahitler ordusu, Anadolu’nun kapılarını bir daha kapanmamak üzere ardına kadar açtı.
O günden bugüne bu mübarek topraklarda ezan dinmedi, bayrak inmedi, yurdumuza düşman gölgesi düşmedi. Malazgirt Zaferi, milletimizin binlerce yıllık birlik ve dirlik şuurunun simgesi oldu.

Muhammed Alparslan’ın Şehadet Yemini

Gönlü Rabbi ile beraber olan Sultan Muhammed Alparslan, Zaferin öncesinde beyaz elbisesini giydi. Beyaz atının kuyruğunu kendi eli ile bağladı ordusunun önünde şöyle haykırdı:

“Bugün burada sultan yoktur. Hepimiz Allah’ın kuluyuz.
Üzerimdeki beyaz elbise, eğer şehit olursam kefenim olsun.
Benim için şehadet de muzafferiyet de saadettir.
Zaferi kazanırsak, istikbal bizimdir…” Yani kendini cihan şöhretine değil, hâlis bir iman vecdiyle şehitliğe hazırladı: “Ya muzaffer olur gayeme ulaşırım; ya da şehit olarak cennete giderim. Sizlerden beni takip etmeyi tercih edenler, takip etsin. Ayrılmayı tercih edenler, gitsinler! Burada emreden sultan ve emredilen asker yoktur. Zira bugün ben de sizlerden biriyim. Sizlerle birlikte savaşan bir gaziyim. Beni takip edenler ve nefislerini yüce Allah’a adayarak şehit olanlar, cennete; sağ kalanlar gaziliğe kavuşacaktır. Ayrılanları ise, ahirette ateş, dünyada da rezillik beklemektedir.”Cenâb-ı Hak (cc.) onun bu ihlâsına karşılık, Sultan Alparslan’a kendi ordusundan beş kat daha kalabalık bir ordu karşısında zafer nasip etti. O kalabalık ordusuyla Romen Diyojen mağlup edildi.

Ve Rabbimiz, samimi niyetle yola çıkan o mücahitlere, kendilerinden dört kat kalabalık bir düşmana karşı büyük bir zafer nasip etti.

Malazgirt Zaferi: Yurt Kazandıran Zafer

Malazgirt, yalnızca bir kılıç zaferi değildir.
O, Müslüman Türklere bir yurt kazandıran, bir medeniyet kurduran dirilişin muştusudur.

Anadolu, bu zaferden sonra medreselerle, tekkelerle, camilerle, imarethanelerle, kervansaraylarla ve şifahanelerle donatıldı.
Adaletin, merhametin ve hikmetin mührü bu topraklara o gün vuruldu.

Malazgirt’ten Kudüs’e Ve İstanbul’a

Malazgirt ruhu, diriliş ordusuna İstanbul’un ve Kudüs’ün kapılarını açtı.
Malazgirt ruhu İstanbul’un fethiyle tüm dünyaya devlet olmanın, adalet ve eşitliği tesis etmenin, farklı inanç ve kimliklerle barış içinde yaşamanın en güzel örneğini gösterdi.

Malazgirt, yalnızca Türklerin değil, ümmetin ortak zaferiydi. Çünkü o ordunun içinde farklı etnik kökenlerden Müslüman askerler omuz omuza çarpıştı.

Bugüne Düşen Mesaj

Bugün dünya yeniden o “iyilik ordusuna” muhtaç.
Gazze’de, Doğu Türkistan’da, Ukrayna’da ve başta zalim batı ve İsrail olmak üzere zalimin zulmü altında inleyen tüm coğrafyalarda mazlumların gözyaşlarını ancak Malazgirt ruhunu taşıyan bir diriliş ordusu silebilir. Bu masumların dertlerine ancak diriliş ordusu deva olabilir Hak ile batılın kıyamete dek sürecek kavgasında bizler, her daim hakkın yanında ve iyiliğin safında olmalıyız.

Tarihten Alınacak İbret

Unutmayalım: Tarih ezberlenmek için değil, hikmet ve ibret alınmak için vardır.
Ondan ders çıkaran, ondan öğüt devşiren, ondan hikmet suyu içen milletler yeni zaferlere yürür, ders almayanlar ise tarihi yeniden yaşamak zorunda kalırlar. Rabbimden niyazım odur ki; Malazgirt Zaferi’nin 954. yılı milletimize ve ümmete yeni zaferler, izzet ve şerefler getirsin. Âmin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
11 Yorum