Raif MEDETOĞLU
Merhamet: Kalpleri Dirilten Cevher
Merhamet, insan ruhunun en latif en ince duygularındandır. O, sadece bir acıma hissi değil; aynı zamanda kalbin yüceliğini, vicdanın diriliğini ve insaniyetin en yüksek mertebesini gösteren ilahî bir cevherdir.
Merhamet; güçlü olanın zayıfa, zengin olanın fakire, bilgili olanın cahile karşı şefkatle yaklaşmasıdır. Merhamet; taş kalpleri yumuşatan, insanları birbirine yaklaştıran, toplumu bir arada tutan görünmez bir bağdır.
Allah Resûlü (s.a.v.) merhameti sadece sözlerinde değil, bütün hayatında en güzel şekilde göstermiştir. Çocuklara sevgiyle yaklaşması, hayvanlara şefkatle muamele etmesi, hatta kendisine kötülük edenlere dahi bağışlayıcı davranması merhametin zirve örnekleridir.
Ne yazık ki modern çağın koşuşturması içinde merhamet duygusu yıpratılmakta, insanın insana yabancılaştığı, çıkarların kardeşliğin önüne geçtiği bir zaman diliminde yaşıyoruz. Kalplerimiz merhametle dirilmezse, toplumumuzda huzur ve güven kök salamaz.
Merhamet öyle bir cevherdir ki, hem verenin hem alanın gönlünü ihya eder. Bir yetimin başını okşamak, yaşlı birine hürmet etmek, aç birini doyurmak, darda kalana omuz vermek… Bunların her biri merhametin hayata dokunan tezahürleridir.
Unutmayalım ki merhamet, Allah’ın kullarına en çok sevdirip en çok emrettiği hasletlerden biridir. Nitekim Efendimiz buyurmuştur:
“Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.” (Buhârî, Tevhîd, 2)
Merhametli insan, yalnızca kendi çevresine değil bütün varlığa şefkatle yaklaşır. Çünkü bilir ki her canlı Allah’ın bir sanatıdır, her varlık O’nun kudretinden bir iz taşır.
Merhameti kaybeden toplum, vicdanını da kaybeder. Merhameti yaşayan toplum ise adaletle, barışla ve güvenle büyür.
O hâlde bize düşen, merhameti sadece bir duyguda değil; davranışlarımızda, sözlerimizde ve hayatımızın bütün alanlarında hâkim kılmaktır. Çünkü merhamet, kalbi diriltir; kalbi dirilen toplum da ayağa kalkar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.