Ramazan ve Üretken Kaygı!

Kaygı insan hayatını kıskaca alan bir durum!

Adeta kişiyi ‘Yaşayan ölü’ hâline getiriyor. Her şeyden ürken hatta tırsan bir duruma sokuyor insanı!

İşte o zaman tutan elin tutmaz oluyor, gözün neşeyi görmüyor, dilin müjdeli cümleler kuramaz oluyor.

Her an kötü bir şey olabilir fikrine kendini mahkûm ediyor bu durumu yaşayan kişi!

Kısacası kaygı ve korkunun tüm insan benliğini sarması hâli!

Benim gözlem ve yorumum bu.

Kaygı insan psikolojisiyle alakalı bir durum… Farklı çeşitlerinin olduğunu işin uzmanları söylüyorlar. Bunlar arasında ‘Üretken Kaygı’ kavramı dikkat çekici…

Gereksiz, yoran, yıpratan, hayattan el etek çekmemize sebep olan kaygılara HAYIR!

Kararında, dozunda, vakti vaktine olması gereken, bizi onaran, enerjimizi açığa çıkaran, iyiliğe ve güzelliğe kapılar aralayan üretken kaygıya EVET!

Bize ‘Üretken Kaygı’ gerek!

Potansiyelimizi, pozitif yönümüzü ortaya çıkaracak kaygılara ihtiyacımız var!

Dünyanın bir konfor merkezi olmadığını idrak ettirecek, hayatın yatarak değil üreterek yaşanabileceği fikrini kendimize kabul ettireceğimiz kaygılar lazım bize!

Dünya yansa yanacak şeyi olmayanlardan olmamalıyız! O yangını söndürmeye koşanlardan olmalıyız! Bizden önce koşanlara da lojistik destek sağlamalıyız.

Toplumun, dünyanın hayra ulaşması ancak bununla mümkün olabilir!

Dünyayı kaynayan bir kazan hâline getirmek isteyenlere karşı ‘Aman sende’ diyecek kadar kaygısız olmamalıyız!

O kazanın içinde kendimizin de yanacağı, geleceğimizin, tomurcuklanan ümitlerimizin de kavrulacağı gerçeğinden uzak duracak bir aymazlığın cenderesine düşmemeliyiz.

İşte bunun için ‘Üretken Kaygı’ ya ihtiyacımız var!

‘Üretken Kaygı’ bizi aşırılıktan alıkoyar.

‘Üretken Kaygı’ bizi farklılaştırır, kendi zindanımızdan dışarı çıkmamızı sağlar.

‘Üretken Kaygı’ eksik bilgimizi ikmal etmemize yol açar.

‘Üretken Kaygı’ geride kalmış idrakimizi yükseltmemizi ve insanlık katmanlarının bizi beklediğini işaretler.

‘Üretken Kaygı’ başkalarının dertlerini dert edinme zevkine taşır.

‘Üretken Kaygı’ bencilliğimize set çeker!

‘Üretken Kaygı’ yetimi hatırlatır, yoksulun gönül sızısını duymamızı sağlar!

‘Üretken Kaygı’ yaptığımız ibadetler için ‘Gerekli ama yetmez’ dedirtir. Duygumuzu, düşüncemizi ve eylemimizi olumlu istikâmete çevirir! Daha fazla duygulu, daha fazla müşfik, daha fazla sevecen, daha fazla empatik, daha fazla gözü yaşlı yapar!

‘Üretken Kaygı’ başkaları için ağlayabilme, başkalarının derdine yanabilme erdemine taşır.

Demem o ki; demlerin safa olması için, vakitlerin hayr ve barışa dönük olması için, içimizde besleyip büyüttüğümüz nefs köpeğinin susması için, dünyanın içine sürüklendiği ‘Merhametsizlik illeti’nden kurtulması için hepimizin belirli oranlarda ‘Üretken Kaygı’ya ihtiyacı var!

Bahsettiğimiz bu ‘Üretken Kaygı’ tahmin bile edemeyeceğimiz manevi, insani, vicdani kazançlar sağlamamıza neden olabilir. İnsanlık erdemi ile bizi taçlandırabilir.

İçine girdiğimiz Ramazan günlerini bu açıdan değerlendirmek yürek bayramına bizi götürebilir.

Vesselam!..

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum