Sevdiklerim beni aramayınca…

 

Sevdiğimiz gönül verdiğimiz insanlar tarafından aranmak, ziyaret edilmek fevkalade güzeldir. Aranmadığımız unutulduğumuz zamanlar ise kalbimiz bir hoş olur, hüzün çöker sinelere. Bazen gözlerde yaş birikir, bir haber alamayınca. Yorar insanın kalbini sevdiğinden gelmeyen ilgi. Ama arayanlara farkında olmadan ilgimiz muhabbetimiz sağlamlaşır. Gönüller birleşir hemhal olur. Dualarımıza heran onları daim ederiz. Aklımıza hiç beklenmedik anda geliverirler.

Ansızın...

 

**********

Birisi varki ömrümüzü, hayatımızı, varlığımızı ve benliğimizi ona borcluyuz. O, dünya´ya gelme sebebimizdir. „Sen olmasaydın ben bu kâinatı yaratmazdım“ sözünün tek muhattabi. Yüceler yücesi güzel insan Muhammed Mustafa (s.a.w.).

İşte bu güzel insan her gün BENDEN; SENDEN; bir selâm bekliyor. Evet her gün…

Çünkü o kutlu insan bizimle irtibata geçmek ve kalmak istiyor. Çünkü O Bizi çok seviyor. Bize ümmetim diyor. Secdeden sırf bizim için başını kaldırmıyor. Hatta bizim için gözyaşı ile seccadesini ıslatıyor.

Bizi karşılıksız seviyor. İrtibatı kesmek sırf bizim iyiliğimiz için istemiyor. Mahşerde bizi tanıyabilmek ve bize şefaat edebilmek, ismimiz ile birebir muhatab olmak istiyor.

Onun gayesi BİZİZ...

Allah (c.c.) ve melekleri onu durmadan zikrediyor. Kûranı Kerim bakın ne buyuruyor: “Muhakkak ki Allah ve melekleri Peygamber’e hep salat ederler. Ey iman edenler! Siz de ona salat edin ve tam bir içtenlikle selam verin.” (Ahzab, 36/56).

Biz demiyor muyuz, Seni seviyoruz ya Resûlallah! Kuru kuruya sevgi olmaz, olamaz ve olmamalıda. Tazelenmeli, sulanmalı, tomurcuklar açmalı.

Efendimize sâlât ve selâm gönderilmeli. O sıkca anılmalı. Muhtaçız buna. Ekmek-su gibi… Nefes gibi… Damarımızdaki kan gibi.

Efendimiz (a.s.) bizzat bizi ismimiz ile tanımalı. Alnımızdaki secde izide cabası.

Sadece O tanımalı.

Diğerleri gereksiz.  Yorucu. İmkansız. Kimsenin kimseyi hatırlayamayacağı gün daha önümüzde. Yeter ki O unutmasın ve tanısın bizi. Gerisi büyük bir teferruat.

Efendimizin ismi anıldığında sahabe-i güzin efendilerimiz kalplerini tutar ve sâlât getirirlermiş, kalpleri yerinden fırlayacak gibi olurmuş. Onlar muhabbet fedaileriymiş.

Onun adı anılınca maalesef bizim kalpler oynamıyor. Yerinden fırlamıyor. Oyamıyor oynamasına da bari dillerimiz oynasın. Aşk ile Muhammed (a.s.) desin.  

Dostlar, Gönül köprüsünü kurmalıyız. 

Ümmetin o güzel Peygambere borcu vardır. Ödeme vakti gelmedi?

Her fırsatta salât u selam getirmemiz ona karşı vefamızın gereğidir.

Velhasıl Velkelâm;

İrtibatımız güçlü olmadıkça kaybeden biz oluruz.

O halde Kutlu doğum haftası münasebetiyle çokca Sâlât getirme duasi ile;

Allahumme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve ashâbihî ecmaîn.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum