“Sıbğetullah” (Allah’ın boyası) ile boyanmak /2

    Müslümanlar İsá (a.s)’ı inkâr etmiyor ama onlar İslâm Peygamberine “yalancı” diyorlar...

    Müslümanlar, ezelden ebede (ilk insan ve ilk peygamber olan Adem (a.s)’dan; en eski insanlık tarihinden, kıyamete kadar) Allah indinde tek dinin İslâm olduğunu (âyettir) bildikleri için bütün peygamberlerin de Allah’ın elçileri olduğuna iman eder ve hepsini sadıklar (doğru kişiler) olarak benimser, iman ederler.

    Kur'ân-ı Kerîm’in tamamında da görüldüğü gibi bu bizzat Allah’ın (İslâm dininin) bir emridir. O halde müslümanların ve Kur'ân’ın diğer dinler hakkında -onların “batıl, hükümsüz” olduğunu- bildirmesindeki hikmet nedir?

    Buradaki hikmet, o vaktiyle (gönderildikleri zamanda) Allah’ın mesajı olan hak dinler daha sonraları o dinlerin müntesipleri arasındaki bazı kötü niyetli kişilerin çıkardıkları fitnelerle değiştirilmiş ve bu yüzden de yüce Allah dinini yeniden başka bir peygamberle göndermiş, yani bu günkü bilgisayar tâbiriyle update etmiştir. (Türkçe karşılık olarak “update”e güncelleme diyorlar. Bence “tazeleme” denilse daha doğru olur...)

    Onlar dinlerini değiştirdiler ve belki de bu yüzden diğer Peygamberleri (as) yalanlamak durumunda kaldılar. Aslında onlar kendi peygamberlerini de birçok şekilde yalanladılar. Meselâ İsâ (a.s)’a (haşa) Tanrı’nın oğludur demek de onu yalanlamaktır..

    Son ve değişmeyecek olan kitap Kur'ân-ı Kerîm’dir. Onun bir harfi bile değiştirilemeyecektir. Bu garanti Allah’ın kitabı Kur'ân’da bize bildirilmiştir.

    Eğer müslümanlar dünya üzerinde dört beş nüshası bulunan “Barnaba İncili”ni bulup okuyabilselerdi, orada ismi Ahmet olan bir peygamberin geleceği (Allah’ın selamı üzerine olsun, Peygamberimiz Ahmet i Mahmud u Muhammed Mustafa) müjdesi vardır.

    Gerçek İncil’in bir âyetinde Hz. İsâ’nın diliyle “benden sonra adı Ahmet (Peraklid) olan bir son peygamber gelecektir..” müjdesi vardır.

    Saff Sûresi (61. Sûre) 6. Âyet-i celîlede, “Meryem'in oğlu Îsâ da bir zaman (şöyle) demişti: «Ey İsrâil oğulları[1], ben size (gönderilmiş) Allah’ın peygamberiyim. Benden evvelki[2] Tevratı tasdik edici, benden sonra gelecek bir peygamberi de – ki adı Ahmed’dir – müjdeleyici olarak (geldim)»(10)

    Hasan Basri Çantay, “Kur'ân-ı Hâkim ve Meâl-i Kerîm” isimli eserinden aldığım âyet meâlinin bu 10” nolu şerhinde (dipnotu, yaptığı açıklamada ) şöyle diyor:

    “«Ebu Dâvud»un Ebu Musâ (radiyallahü anh) den tahric ettiği bir hadiste Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellemin, ashabına Habeşistan hükümdarı Necaşi’nin nezdine gitmelerini emretmiş olduğu ve bunda Necaşi’nin «Görür gibi bilirim ki Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem) Allah’ın peygamberidir. O hiç şüphesiz Îsâ aleyhisselamın müjdelediği insandır.

    Eğer hükümdarlıkta bulunmak yüzünden halkın işini yüklenmemiş olsaydım muhakkak ki ona gider, onun ayakkabılarını taşırdım» dediğini beyan buyurduğu zikredilmiştir. Abdullah bin Selâm (radiyallahü anh) «Tevrat’ta Muhammed (sallallahü aleyhi ve sellem)’in sıfatı yazılıdır, Meryem oğlu Îsâ aleyhisselâm da onun yanına defnedilecekdir» der, «Ebu Dâvud, Tirmizî» de filhakiyka (gerçekten de) Ravza-i mütahharede bir kişilik kabir yeri kalmış olduğunu rivayet ederler..”

    Görüldüğü gibi gerek hakiki İncil’de ve gerekse ona iman etmiş (Necaşî gibi) insanlarda, son din ve son peygamber hakkında hiçbir ihtilafa (şaibeye) yer yoktur. Bilakis herşey Kur'ân’ın tâbiriyle mübindir (açıktır).

    (Yarın devam edeceğim inşaallah) 22 Mart 2009


[1] «Ey kavmim» demedi. Çünkü İsrailoğullarıyla onun bir akrabalığı yoktu. «Beyzâvî, Celâleyn, Medârik» (Hasan Basri Çantay, Kur'ân-ı Hâkim ve Meâl-i Kerîm; “8” nolu dipnotu.)

[2] «Celâleyn» (H. B. Çantay, “9” nolu dipnotu)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.