BU GİDİŞ NEREYE

Bir önceki yazımın konusu, İmam Hatipliler Bara gider mi idi. Tüm insanların Âdem’in (a.s.) nesli olduğunu düşünürsek insanların nerelere gittiğini ve daha nerelere gidebileceğini tahmin etmek güç olmasa gerek. Malumdur ki, Âdem (a.s.) Cennetten çıkartılıp dünyaya gönderildiğinde Rabbine isyan etmemiş ve kovulduğu kapıya sırtını dönmemiştir. Hatasını anlayıp duaya yönelmiş ve af dilemiştir. Âdem (a.s.)ı şaşırtan ve cennetten çıkarılmasına sebep olan şeytan ise Rabbi’ne asi olup isyan etmiş ve dua kapısını kapatarak Rabbinden insanları kıyamete kadar şaşırtıp yoldan çıkartmak için müsaade almıştır. Burada bir ayrıntıya dikkat çekmek isterim Şeytan Ben seni tanımam demiyor, Rabbim bana kıyamete kadar müsaade et diyerek kibirleniyor. Kendini Rabbi karşısında yüceltmek istiyor. Rabbine karşı kural koyuyor. İlahi kanunları tanımayıp kendi kurallarını ön plana çıkartan, Rabbiyle pazarlık yapan insanlarda bir nevi şeytanlaşarak mürşitleri olan şeytan yolundan giderek asi oluyorlar.

Bir önceki yazımda insanların imtihanda olduğunu ve şaşırabileceklerini, fakat hatalarını anlamak ve iman yoluna dönmek için kendilerine mühlet verildiğinden bahsetmiştik.

Evet, insanlar imtihandadır. Bir kısmı şeytani yolda ısrar ederek dua kapısını, tevbe kapısını kapatanlar, diğer kısmı da hatalarına tevbe edip dua kapısından girenlerdir.

Nereye doğru gittiğimize bakmalıyız. Evet, iki yol var. Bir hak diğeri ise batıldır.

Rabbimiz, Âdem (a.s)’ın duasını kabul ederek O’nu hem kendisi ile beraber yarattığı eşi, Havva validemize kavuşturuyor, hem de evlatlarına Peygamber tayin ediyor, dolayısı ile Hak ve batıl olan yolları gösteriyor. Bu yol öyle çetin bir yol ki mücadele daha ilk evlatlardan başlıyor.

Tebliğ de ilk evlatlardan başlıyor. Onları bu günün dünya nüfusuna kıyaslarsak, küçücük bir aile olarak uzun yıllar bir arada yaşadıklarını ama imtihanlarının ne kadar çetin olduğunu daha iyi anlarız. Bir kısmının hem babaları hem peygamberleri olan Âdem (a.s.)’ın yolundan gittikleri, bazılarının ise sapıtarak cahiller ve zalimler güruhuna dönüştüğünü insanlık tarihi boyunca gönderilen 124.000 peygamber ve milyonlarca âlim zatlar haber vermişler ve kendi zamanlarının halklarına ilahi emirleri tebliğ etmeğe devam etmişlerdir.

Oysa bu günün hayat standartları ile insanların biri birlerine kilometrelerce uzaklaştığını, kalabalık toplumlarda bile yapayalnız kalakaldıklarını anlamak sanırım zor olmasa gerektir. Âdem ve Havva’nın sadece iki kişi iken, yani sadece iki ayrı karakter iken bu gün 7 milyara yaklaşan devasa bir kalabalık kadar farklı karakterlere ulaştığını, her birinin ayrı ayrı Âdemler ve Havvalar olduğunu anlamak zor olmasa gerektir.

Bizler hepimiz Peygamber çocuklarıyız ama bakıyoruz dünyaya işte bu kadar ayrı insanlarız.

İmam hatipliler bara gider mi, gitmez mi diye sorularla zaten bölünmüş, hiziplere ayrılmış toplumumuzu daha derin kamplara bölmek sanırım sadece sayısal değerlerin tasnifine yarar, başka bir faydası olmaz. Kimin hangi istikamete gideceği, hayatını nasıl devam ettireceği sonuçta iki yoldan hangisini seçeceği alacağı eğitimle bir nebze belli olsa da asıl istikamet tahkiki imanı kazanıp kazanamadığı ile ilgilidir. Yoksa zulme boğulmuş dünyamızın, zalimler ve mazlumlar ile dolup taşmasını nasıl izah edeceğiz.

Dünyanın dört bir yanından İslam’a koşanlar ile İmam hatiplere gidip İslam’dan uzaklaşanları nasıl anlayacağız. İnsanlık nereye doğru gidiyor. Ferd olarak insanlar nereye gidiyor. İmanın çelik kaleleri dururken zulmün karanlıkları insanların kalplerini nasıl işgal ediyor.

Âdem (a.s.) cennetten çıkarıldığı halde Rabbine dönüp “Rabbimiz! Biz kendimize zulüm ettik Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz” (A’raf – 23) diye niyazkarane dua etmese idi nasıl affedilecekti.

Şimdi tekrar düşünmeliyiz. Âdem (a.s.) babamız gibi Rabbimize sığınıp iman yolundan mı gideceğiz, yoksa şeytan gibi önce asi olup sonrada madem beni lanetledin o halde kıyamete kadar zulme devam mı diyeceğiz.

Ne tarafa gideceğiz.

Evet, yol ikidir. Biri İman ve selamet yolu, diğeri isyan ve cehennem yoludur.

Herkes kendi yolunu seçecektir.

Rabbim doğru tercih yapmayı nasip etsin.

 

Ahmet TÜRKAN

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.