Hakan ÖZDENER
Türk Coğrafyasında Yahudi İnancı ve Günümüz Politik Olaylarına Yansımaları
Türk dünyasında Musevî inancının Yahudiliğe dönüşüm sürecinin yahudi inancını tarihi ve günümüzdeki durumunu ele alacağım yazıma başlarken okuyuculara şu soruyu sormak istiyorum. Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’de peygamberi Musa aleyhisselam ve kitabı Tevrat olan ve hak inanç içinde sayılan Musevîlik nasıl oldu da bir din olmaktan çıkıp tek ırkın politik dinsel inancı olan Yahudilik içinde eridi? Kur'an'da yahudilerle ilgili ayetler, genellikle Tevrat bağlılarının zaafları, yanlışlıkları ve şirkleri üzerinde durur. Birçok ayette gerek yahudi bilginleri gerek yahudiler, sapkın zihniyetleri ve hristiyan ve müslümanlara karşı tavırları ve düşmanlıkları dolayısıyla farklı sürelerde şiddetle eleştirilir. Günümüzdeki az bir kısmı dışında birçok yahudi grubu tevhidi inanış ve uygulama konusunda İbrahimi çizgiden yüz çevirdiklerini, tarih içinde din adamları ve özellikle ateist ve laik yahudi grup ve kişiler tarafından üretilmiş dini değerleri ifade eder hale gelmiştir. Belli bir âmentüden ve merkezî dinî otoriteden yoksun olarak gelişen günümüz yahudiliğinde kişinin yahudi kimliğini belirleyen temel ölçüt, ney ve nasıl inandığı değildir. Günümüz kabul edilen anlamı ile yahudilik Musa aleyhisselam’a gelen Tevrat”a değil, Ahd-i Atîk (Tanah) öğretisinin yahudi din âlimlerinin (rabbi/rabban/haham) teşkil ettiği Rabbânî gelenek kanalıyla yorumlanmış ve hâlâ da yorumlanmakta olan biçimidir. Yahudiliği farklı kılan başka bir özellik ise onun Tanrı-İsrâil ilişkisi üzerine yaptığı vurgudur. Tanrı’nın İsrâil’i kendi kavmi olarak seçmesi şeklinde ortaya konan seçilmişlik doktrini yahudiliğin merkezinde bulunan unsurlardır.
Günümüzde yaygın olarak Yahudi inancı belli bir ırka indirilmiş din gibi tanıtılsa da ve kabul görse de, Yahudiler, dünyanın dört bir tarafına dağılmış topluluklardan biridir. Museviliğin henüz millî bir din hüviyetine bürünmediği dönemlerde farklı milletler, kavimler bir takım misyoner faaliyetleri, siyasî baskılar veya siyasî konjonktür gereği Museviliği bir din olarak benimsemişler. Örneğin MS. VI. Yüzyılda Arapların bir kısmının, bu dini benimsediğini biliyoruz. Arapların yanı sıra bugün "Falaşa" diye tabir edilen Habeşli Yahudiler, Hindistan’da Hint kökenli Yahudiler, Güneydoğu Anadolu Kuzey Irak ve Güneybatı İran bölgesi arasında yaşayan Kürt Yahudiler, Azerbaycan’ın kuzeyi ve Dağıstan’da yaşayan Dağ Yahudileri etnik olarak farklı ırkların Yahudiliği benimsediğinin en somut örneklerindendir.
Biz de yazımızda bu perspektiften günümüz Türk dünyasında Yahudi inancına sahip insanların varlığını ele alacağız. Burada Musevilik kavramından ziyade Yahudilik kavramını kullanmamızın sebebi, Museviliğin zamanla sadece bir ırka ait olarak tahrip edilerek Yahudi ırkçılığına dönüştürülmesi ve dinden ziyade ırkı öne çıkaran bir zihniyetin oluşumuna vurgu yapmaktır.
Orta Asya yahudileri’nin tarihi
Orta Asya yahudileri, inanç açısından üç guruba ayrılmaktadır. Bunlar, Buhara Yahudileri, Avrupa’dan sürgün edilen Eşkenazi Yahudileri ve Hazar civarından göç eden Karaim Yahudileridir. Orta Asya yahudileri’nin tarihi tartışmalı ve karmaşık bir konudur. Orta Asya’ya Yahudi inancının bölgeye ilk kez hangi yolla ve hangi tarihte geldikleri hakkında kesin bir bilgi yoktur. Bu konudaki iddialar birbirleri ile çelişmektedir. Bunlardan birisi olarak söylencelerdir, ki bilimsel bir desteği yoktur. Yahudiler Asurlular zamanında yaşanan Babil Sürgünü sonrasında yasak kalkınca bir kısmının Kenan illerine geri dönmeyip, Sasani/Pers İmparatorluğu idaresindeki topraklara göç etmiştir. Orta Asya’ya M.S. 500’lü yıllarda İpekyolu’nu takip ederek geldikleri tahmin edilmektedir. Bu teorilerden bir diğerine göre Yahudiler Orta Asya’ya 17. yüzyılda Çin’deki Farsça konuşan Yahudileri Çin’e Timur getirmiştir. Diğer başka bir iddiaya göre ise, Yahudilerin Orta Asya’daki mevcudiyeti oldukça yenidir; ve özellikle de Semerkant havalisine yerleşmişlerdir. Orta Asya’ya göç eden Yahudiler’in 20. yüzyılın başından itibaren Rusya’daki komunist devrim sonucunda Ortadoğu ve diğer bölgelerdeki yahudi toplulukları ile olan irtibatlarının azalması ve Orta Asya’nın hâkim İslami kültürünün de etkisiyle kendi kültürel ve dini pratiklerini geliştirmiş ve diğer yahudi gruplarından kısmen de olsa farklılaşmışlardır. Çarlık Rusyası’nın bölgeyi işgali sonrasında Orta Asya’ya Aşkenazi yahudileri de göç etmişiler ve Orta Asya’da daha etkin ve güçlü hale gelmişlerdir ve ayrıca kültürel farklılaşma artmıştır. İlginçtir ki, Orta Asya Yahudileri’nin durumu Sovyetler Birliği’nin kurulması ile kötüleşmiş, kolhozlarda işçi olarak çalışmaya zorlanınca Orta Asya’dan dışarı göç artmıştır. Yine bu dönemde Orta Asya Yahudileri’nin bir kısmı Kudüs’e de göç etmiş ve burada bir mahalle dahi kurmuşlardır. Günümüzde genel olarak Orta Asya Yahudileri’nin nüfusları azalmış olsa da Orta Asya’da en önemli Yahudi merkezi Semerkant’tır.
İslam dünyasında biri İran diğeri Ortadoğu kökenli olmak üzere iki büyük Yahudi grubu bulunmaktadır. İran Yahudileri konumuzla ilgili olandır. İran Yahudileri, kültürel olarak Güney Türkistan ile Batı Türkistan’a yayılmışlardır. Bu iki bölgedeki Yahudi toplulukları İran’dan geldikleri için Farsça konuşmuşlar ve Fars kültürüne bağlı kalmışlardır. Farsça konuşan bu Yahudiler XVI. yüzyıla kadar tek bir topluluk oluşturmuşlardır. Şimdi sıra ile Türk dünyasındaki Yahudi inancının tarihi ve bugününe göz geçirelim.
Türkistan’da Yahudi varlığı
Türkistan, Uzak Asya ile dünyanın birçok bölgesini birbirine bağlayan yollar üzerinde bulunan stratejik bir coğrafyadır. Bundan dolayı tarih boyunca bu bölge farklı kültürlere, din ve dillere ev sahipliği yapmış, bu bölgede farklı etnik unsurlar bir arada yaşamışlardır. Önemli kara ve su ticaret yolları vasıtasıyla bölgedeki insan hareketliliği hiçbir zaman yavaşlamamıştır. Buraya gelip-giden veya yerleşen insanlar kendi kültürlerini, din ve dillerini ayakta tutmuşlar, hatta onları yaymaya çalışmışlardır. Bu guruplardan birisi de yahudilerdir. Türkistan yahudilerinin geçmişleriyle ilgili çeşitli görüşler bulunmakla birlikte bu farklı görüşlerin ortak yanları yahudilerin atalarının birçok nesil önce İran’dan Türkistan’a gelmiş olduklarıdır. Diğer bir görüşte Türkistan yahudilerinin Türkistan coğrafyasına Babil’den geldikleri kabul edilmektedir. Tarih boyunca tüccarlıklarıyla tanınan yahudiler, ticaret maksatlı farklı coğrafyalarda yaşamışlardır. Yahudiler arasında ticaretteki gelişmişlikleriyle tanınan ve “Radanit” olarak adlandırılan bir yahudi grubu bulunmaktaydı. Yahudilerin Türkistan’a da yayılmalarında Radanitlerin etkisi büyük olmuştur.
Türkistan coğrafyasında İslam öncesi dönemlerde değişik inançların varlığı bilinmektedir. Bunların içerisinden Budizm en çok kabul gören inançlardan birisi iken İslamiyet’in bölgeye yayılmasıyla birlikte en hızlı çöken inanç sistemi de yine Budizm olmuştur. Türkistan’da yahudi varlığının buranın İslamiyet’le tanışmasından çok önceki tarihlere denk geldiği bilinmektedir. Fakat bu inanışlar içerisinde Yahudilik, XX. yüzyıla kadar Türkistan’da varlığını korumayı başarabilmiştir. Türkistan coğrafyasına Müslümanların hâkim olmasına rağmen bu bölgede yaşayan Yahudilerin kendi öz benliklerini, kültürlerini ve dini yaşantılarını korudukları görülmektedir. İslami dönemde de Horasan bölgesinde Yahudi nüfusunun oldukça fazla olduğu görülmektedir. Yahudilerin yoğun olduğu önemli Türkistan şehirlerinden birisi de Merv’dir. Sovyetler Birliğinin yıkılması sonucunda Türkistan’da yaşayan Yahudilerin neredeyse tamamı başta İsrail olmak üzere Amerika, Avusturalya ve Kanada’ya göç etmişlerdir. Farklı sebeplerden dolayı az sayıda da olsa özellikle Buhara, Taşkent ve Semerkant gibi Özbekistan şehirlerinde kalanlar olmuştur. Günümüzde başta Buhara, Semerkant ve Taşkent olmak üzere bütün Türkistan’da on beş adet sinagog, kendilerine ait özel okullar, kültür merkezleri ve mezarlıkları bulunmaktadır. Türkistan yahudileri Avrupa’dan Türkistan topraklarına göçen dindaşları Aşkenaz yahudileri gibi kibirli, küstah, sinsi ve bencil değildirler. Avrupa’dan gelen Yahudiler, tefecilik, faizcilik, alkol ve kadın ticareti gibi ahlak dışı işler yapmışlardır. Avrupa’dan gelen Yahudilerin olumsuz işler yapmaları neticesinde toplumda olumsuz düşünceler oluşmaya başlamıştır.
Özbekistan Yahudileri
Yahudiler defalarca yaşadıkları yerlerden başka coğrafyalara göç etmek zorunda kalmışlardır. Çoğu kez göçtükleri yerlerden geri dönmemişler ve oralarda yaşamlarına devam etmişlerdir. Göçüp yerleştikleri bölgelerden birisi de Türkistan’dır. Burada yaşayan Yahudilere Türkistan Yahudileri, özelde de Buhara Yahudileri denmektedir. Özbek yahudileri iki ana cemaate bölünmüştür; bunlardan biri dindar ve gelenekçi olan Buhara Yahudileri diğeri ise daha yenilikçi olan Avrupa kökenli Aşkenaz yahudileridir. Mizrahi yahudileri olan Buhara yahudileri Sefaradlarla iletişim kurana kadar kendilerine has geliştirdikleri yahudiliği uyguladılar. Türkistan’ın Ruslar tarafından istilasıyla birlikte kendilerine Ruslar tarafından özel haklar verilmiş ve bazı ticaret kollarına hâkim olmuşlardır. Fakat Çarlık Rusya’sının yıkılması ve Sovyetler Birliği’nin kurulmasıyla birlikte diğer milletler gibi Türkistan Yahudileri de asimilasyon politikalarına tabi tutulmuşlardır. Bunun neticesinde ve özellikle de Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra fırsatını bulanlar başta İsrail olmak üzere ABD, Avusturalya ve Kanada’ya göç etmişlerdir. Bugünkü tahminlere göre yalnız 100 ila 150 arasında Yahudi mevcut. Özbekistan’ın tarihsel lideri , Buhara yahudisi olduğu iddia edilen, İslam Kerimov İsrail ve yahudi cemaatiyle münasebetlere önem vermiş bir isimdi.
Azerbaycan’da Yahudiler ve Kurumları
Eski çağlardan itibaren Yahudilerin yaşadığı yerlerden biri de Azerbaycan’dır. Yahudilerin Azerbaycan topraklarında varlıları ile ilgili eldeki mevcut belge 12 yüzyıla ait olmakla birlikte, Yahudi kaynaklı söylencelerde yahudilerin Azerbaycan’a yerleşmesini M.Ö. 586’daki Babil Sürgünü’ne kadar dayandırıp kadim bir tarihle bağlantı kursalar da bu konuda arkeolojik bulgu henüz tespit edilmemiştir. Ayrıca, yahudiler burada çok eskiden itibaren yaşamış olsalardı M.S. 1-6. yüzyıllardaki Yahudi entelektüel birikimini içeren Talmud’da bu konuyla ilgili bir işaret yoktur. Diğer Türkistan ülkelerinde de görüldüğü gibi SSCB dönemindeki dinsizleştirme politikası sonucu, diğer dini ve milli inanışlarda da olduğu gibi, Azerbaycan’da da yahudi inancı ve gelenekleri unutulmuş veya unutulmaya başlanılmıştır. Ancak bu baskı politikası Azerbaycan yahudilerinin toplumsal aidiyeti bakımından aynı düzeyde etkin olmamış, dini kurallara uymayanlar dahi dini etnik kimlik bilincini, unutmamışlardır. İlginçtir ki, Azerbaycan’ın bağımsızlığına kavuşmasının ardından oluşan serbestlik ortamı ve İsrail ile kurduğu iyi ilişkilerin sonucu (!) onlardaki aidiyet bilincinin canlanmasına ve gelişmesine katkıda bulunmuştur. Günümüzde Azerbaycan’da Dağ Yahudileri, Avrupa Yahudileri ve Gürcistan Yahudileri olmak üzere üç Yahudi grup bulunmaktadır. Ayrica, dini kurumlarla ilgili Devlet Komitesi’nde 8 farklı isimli Yahudi cemaati kayıtlıdır.
Yahudilerin yoğun olarak yaşadığı yerlerin başında başkent Bakü ve Sumgayıt ve Kuba şehirleri gelmektedir. Kuba şehrinde Kırmızı Kasaba denilen yer sadece dünyada İsrail dışında sadece Yahudilerin yaşadığı tek yerleşim yeridir. 1980’de yapılan bir çalışmada Azerbaycan’da 40,000 den fazla yahudi yaşadığı iddia edilmiştir. Bu rakam Ancak bu tarihten sonra da Yahudiler ülkeden göç etmeğe devam etmişlerdir ve gelinen noktada bu sayı ciddi ölçüde azalmıştır. Bu rakam 2019’da Azerbaycan’da Yahudilerin sayısı 7.500 civarında rapor edilmiştir. Buna ragmen Azerbaycan ve İsrail arasındaki ilişkiler değişik boyutlarda devam etmektedir.
Tacikistan'daki Yahudilerin tarihi
Tacikistan'daki Yahudilerin çoğu köken olarak Buhara yahudisidir. Sovyet Cumhuriyetleri döneminde komünistlerin başa gelmesiyle Tacikistan'a önce 1924'te Özbekistan dahilinde özerklik ve 1929'da ise bağımsız cumhuriyete döndü. II. Dünya Savaşı sırasında ise Aşkenazlardan oluşan ikinci bir Yahudi göç dalgası gerçekleşti. Ülkedeki yahudiler 1970 yıllardan başlıyarak Tacikistan'dan ayrılıp, ABD ve İsrail'e göçmeye başladılar. 1980'lerin sonlarında ise Tacikistan yahudilerinin çoğu ülkeden ayrılmıştı. 1991'de SSCB'nin çökmesiyle Tacikistan bağımsızlığını kazandı ve ülkede iç savaş çıktı. 1990'larda Tacikistan’da kalan birkaç bin yahudinin birçoğu İsrail ve ABD'ye göç ettiler ve Tacikistan'la olan bağları koptu. 2002 yılına gelindiğinde ise Tacikistan'da sadece çoğu Aşkenaz yahudisi olan 100 civarı yahudi kalmıştı ve bunların içinde hemen hemen hiç Buhara Yahudisi kalmamıştır.
Kırgızistan’da Yahudiler
Kırgızistan, tarihi MÖ. 3000 yıllara dayanan ve IX yüzyıldan itibaren müslümanlığı kabul ettikten sonra Yusuf Has Hacip, İmam Serahsi, gibi dünyaca saygın islam âlimler yetişmiştir. Yine ilginçtir ki, Kırgızistan’a XV. asrın sonlarında Buhara yahudileri gelmeye başlamıştır. 19. Yüzyılda çeşitli nedenlerden dolayı Avrupa kökenli Eşkenazi yahudileri Kırgızistan’a göç etmiştir. İkinci Dünya Savaşı başlamadan önce Kırgızistan’daki yahudi sayısı 300 civarında iken İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasıyla bu sayı 1000’i geçmiştir. Ondan sonraki 15 yıl içinde yahudi nüfusu 9000’e yaklaşmıştır. Sonra diğer Türki ülkelerde de görüldüğü gibi dış göçlerin etkisi ile yahudi nufusu hızla düşerek 2014 yılı verilerine göre ise bu sayı 1,500 kişidir ve bir tane havra bulunmaktadır. Yahudiler, Kırgızistan’da devlet nezdinde başbakanlık dahil önemli görevlerde de bulunmuşlardır.
Kazakistan'daki Yahudiler
Kazakistan'daki Yahudi topluluğu, diğer Türki Cumhuriyetlerde de görüldüğü gibi Buhara Yahudileri ve Aşkenaz Yahudileri'nden oluşmaktadır. Yine aynı şekilde yahudiler Kazakistan topraklarına ipek Yolu üzerinde seyahat eden tüccarlar olarak geldiğine inanılmaktadır. Kazakistan’daki yahudi nüfusu ilk olarak 19 yüzyılda Rus Çarlığı döneminde artış göstermiştir. İkinci belirgin artış Sovyet döneminde, Stalin Aşkenaz yahudilerini Kazakistan’a sürgün etmesiyle olmuştur. Üçüncü yahudi göçü dalgası, ikinci Dünya Savaşında Avrupa’dan kaçan ve Batı Sovyet Cumhuriyetlerinde yaşayan binlerce Yahudi, Kazakistan'a sığındı. Bu nüfüsun çok büyük kısmı, Sovyet Birliği'nin dağılmasıyla birlikte İsrail ve ABD'ye göç etti. Bununla birlikte, Kazakistan'da hala yaşayan ve kültürel/dini yaşamlarını sürdüren organize bir topluluk bulunmaktadır. Günümüzde Kazakistan’da yaklaşık 2000’ni Buhara ve Dağ yahudisi ve gerisi aşkenaz yahudileri olmak üzere 3500 ile 20,000 civarında Yahudi yaşadığı tahmin edilmektedir. En büyük Yahudi merkezi Almatı'dır. Ayrıca Karaganda, Çimkent, Astana ve Semey gibi çeşitli şehirlerde de küçük topluluklar bulunur. Kazakistan'da hala yaşayan ve kültürel/dini yaşamlarını sürdüren organize bir topluluk bulunmaktadır. Hem laik hem de dini olan 20'den fazla Yahudi kuruluşu şu anda Yahudilerin dini ve kültürel yaşamını iyileştirmek için çalışıyor Aralık 1999'da Kazakistan'daki Yahudi topluluklarını birleştirmek için Tüm Kazakistan Yahudi Kongresi / Kazakistan Cumhuriyeti Yahudi Ulusal Kuruluşları Birliği kuruldu. Kazakistan ve İsrail, 1992'den beri tam diplomatik ilişkilere sahiptir ve iki ülke arasında ticari bağlar bulunmaktadır. Kazakistan’daki Yahudi toplumu, İsrail ile sürekli iletişim halindedir. İsrail hükümeti, Kazakistan’daki Yahudi topluluğuna destek sağlamaktadır. İsrail, petrol ithalatının yaklaşık yüzde 25'ini Kazakistan'dan satın alıyor.
Kirimli musevi Türkler: Kirimçaklar
Kırım’ın yerli halklarından olan Karaylar ve Kırımçaklar musevilik inancına sahip Hazar Türklerindendir. Karay ve Kırımçaklar olarak bilinen bu iki halk; kültür, dil, âdet, gelenek ve görenek açısından her ne kadar diğer Tatar gruplarına benzemekle birlikte dinî açıdan farklılıklardan diğer tatar gruplarından ayrışırlar. İlginçtir ki, Musevilik inancı Karaylarda farklı, Kırımçaklarda farklı tezahür etmiştir. Kırımçaklar, tarih boyunca Kırım'da yaşamış ve bugün de çoğunluğu Kırım'da yaşayan Türk topluluklarından biridir. Bugün Kırım'da yaşayan Kırımçak sayısı 200 kadar olduğu tahmin edilmektedir. Kırımçaklar’ın kökenleri konusunda farklı tezler mevcuttur. Kırımçaklar, Rabbani geleneği takip eden Kırım’ın yerli Yahudileridir. Ana dilleri Kırımçakça’dır. Kırımçakça, Hazar İmparatorluğu’nun dilinin bir mirasçısıdır. Türkçenin Kıpçak şivesi özelliklerini taşımaktadır.
Hazar ve Karay Türkü Yahudileri
Hazarlar, Orta Asya kökenli, Türk boylarından biri olan ve daha sonra Hazar İmparatorluğu’nu kuran bir halktır. Hazar İmparatorluğu, 7. yüzyıldan itibaren Orta Asya, Kafkasya ve Karadeniz’in kuzeyinde hüküm sürmüştür. Hazarların Yahudiliği kabul etmesiyle ilgili farklı görüşler vardır. Hazarlarının tümünün Yahudiliği kabul ettiğini iddia edenlerle birlikte, sadece Hazar hakanının ve yakın çevresinin Yahudiliği kabul ettiği görüşü de var. Bu dönemde Hazarlar, çeşitli dini inançlara sahip halklardan oluşan bir imparatorluktu. 8. yüzyılda Hazar hükümdarı Bulan, Hazar İmparatorluğu'nda resmi olarak Yahudi inancını kabul etti. Bu olay, Hazarların dini dönüşümünü işaret eder. Hazar Yahudiliği olarak bilinen bu inanç biçimi, Yahudi inancının bir türünü oluşturmuş. Hazar Hakanının Kırım’da Bizans’ın yardımını sağlamak için Hristiyanlığı devletin resmi dini olarak kabul ettiğini, yalnız buna rağmen yardım alamadığı tarihçiler tarafından dile getiriliyor. Hazarlarda küçümsenmeyecek bir miktarda bir topluluğun Hristiyanlığı kabul ettiği ve imparatorluğun çöküşünden sonra bu topluluğun Ruslar ve diğer Slav topluluklar arasında eriyip yok olmuştur. Ayrıca Hazarların çöküşünden sonra Yahudi Hazarların Rusların baskısıyla Hristiyanlığı kabul ettiği ve Ruslaştırıldığı söylenir. Kaynakların verdiği bilgilere göre bu Hristiyanlaşmış Hazarlar Rusların Boyar (Asilzade) sınıfını meydana getirmişlerdir. Hazarlar kimliklerini kaybetmişler fakat diğer Doğu Avrupa Yahudileriyle kolayca kaynaşarak, Yahudi kimliklerini korumuşlardır. Hazar Devleti yıkıldıktan sonra Yahudi Hazarlar’ın Hıristiyan toplumlar içinde asimile olmadığı, aksine Yahudi kimliklerini koruyarak ve Doğu Avrupa’daki diğer Yahudiler’le karışarak Aşkenaz Yahudileri’nin kökenini oluşturduğudur.
Hazarların bir kolu ve bir Türk boyu olan Karaim ve Karaitler, Uzlar ve Kıpçakların önünden kaçan Peçenek saldırıları karşısında Kırım’a yerleştiler ve 8. yüzyılda Hazarların resmi dini Yahudilik olunca, Yahudilerin Talmud’u reddeden Karay mezhebini benimseyerek, kendilerine ‘Karaylar’ adını yakıştırdılar. 1016’da başlayan Rus baskısı nedeniyle Litvanya ve Polonya ovalarına göçtüler. Kırım’da kalan Karaylarla Talmud’u benimseyen ‘Kırımçaklar’, yakın tarihlere kadar beraberce yaşadılar. Karayların dinsel uygulamaları sadece Tora’dan esinlenir. Karaylar, dini inançlarında günümüz aşkenazi yahudilikten farklı bir yol izleyen ve Tevrat'a dayalı bir dini yaşam süren bir topluluktur. Karaylar, özellikle Hazar İmparatorluğu, Kırım ve Ukrayna gibi bölgelerde yaşamışlar ve kendi inanç sistemlerini oluşturmuşlardır. Bugün ise İsrail, Rusya, Türkiye ve Ukrayna gibi yerlerde küçük topluluklar halinde yaşamaktadırlar. Hahamlık geleneğini ve Talmud’dan derlenen sözlü yasanın bağlayıcı niteliğine itiraz ederler. Karaylar, inanış olarak, bugünkü Yahudilerden farklı olarak, Hz. İsa ve Hz. Muhammed’i Hristiyan ve İslam dinin peygamberleri olarak sayarlar ve Hz. Muhammed için ise “Muhammed hak peygamberdir” diye inanırlar.Bu akım, bu dönemde Irak’ta VIII yüzyılda Babil sürgünü sırasında ortaya çıktı, İran ve Filistin Yahudileri arasında süratle yayıldı ve İstanbul yolu ile Avrupa’ya geçti. Aslında Karaylar kendilerini Semitik kökenli değil, Türk Yahudi’si olarak tanımlarlar. Karaylar Türk kökenli bir halktırlar ancak dini ve kültürel kimlikleri, onları yahudi olarak tanımlar ve diğer Türk halklarından ayırır. Ancak, bir Türk halkı olarak tanımlanamayacak kadar özgün bir dini kimlikleri vardır. Karaylar’ın Türk kökenli olup olmadığı sorusu, tarihsel olarak oldukça tartışmalı bir konudur. Hazarlar’ın Türk kökenli olmaları, Karaylar’ın da bir dereceye kadar Türk kökenli olabileceğini düşündürmektedir. Karaylar, Türkçe gibi dilleri kullanmışlar ve Türk halklarıyla tarihsel olarak etkileşimde bulunmuşlardır, ancak Yahudi inançları onları diğer Türk halklarından ayırır.
Okuma kaynaklari:
https://islamansiklopedisi.org.tr/yahudilik
https://web.itu.edu.tr/~kahramanb/etnik_dagilim.html
https://www.haksozhaber.net/okul/yahudilik-din-mi-ulus-mu-5164yy.htm
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.