YÖNETİCİ NASIL OLUR?

Geçenlerde bir gazetede ‘’iyi bir yönetici nasıl olur’’ başlıklı bir yazı okudum. Yazıda bir yönetici hangi vasıflara sahip olmalı ? Kendisini nasıl yetiştirmiş olmalı? Nasıl davranmalı ? gibi sorulara verilen cevaplarla dolu idi.Bu tarz yazılar gerek internet sitelerinde gerekse de gazete ve dergilerde devamlı yazılıp çizilen ve gün geçtikçe zamana göre şekillenen şekil değiştiren yazılar oluyor.

Değişen yaşam ve ekonomik şartların yöneticilerin vasıflarında değişimler gerektirdiği ve yöneticilerin her sene değişen dünyaya daha hızlı ayak uydurmak için habire eğitimlerden geçirilmesi gerektiğinden bahseden uzun bir yazı idi.

Yazıyı okuduktan sonra bende bıraktıklarını sorguladığımda bana birşeyler vermesinden öte birşeyler aldı diyebilirim .O kadar yalnız o kadar yetim geldi ki anlatamam. İnsanı düşünen ve hisseden ve gözlemleyerek yaşayan bir varlık olarak görmeyen materyalist bir zihniyetten akmış bir yazı diyebilirim.Yazıda yöneticilerin nasıl yetiştirilmesi gerektiğinden bol bol bahsedilirken, bir yönetici bir insandır ve bir insanda insanca nasıl yönetilir bunun detaylarını görememek şaşırttı beni doğrusu.

Üç sayfalık yazıda bir yöneticinin ahlakı,karekteri ve imanı hakkında bir şey bulamadım, varsa yoksa nasıl iyi bir yönetici olunur lafı altında para kazandırma endüstrisine nasıl iyi pazarlamacılar yetiştirilir duygusu yatıyordu. Yazıda insan sanki, kıpırdamadan tavuk misali devamlı yedirilen ve antibiyotik verilerek kısa sürede şişmanlatıp hızlıca gıda endüstrisine pazarlanmaya çalışılan bir tavuktan farklı gelmedi bana. Sadece emir komuta zihniyeti içerisinde hareket ettirmeye çalışan bu zihniyetin uzun vadede sağlıksız çalışanlar oluşturağı aşikar, ancak para kazanma sevdası her sene daha da artan abiler var oldukça insan ruhunun gün geçtikçe daha da sürgüne gönderileceği şimdiden görünüyor.

Şöyle bir gerçek varki günümüz dünyasında patronuna iyi para kazandırıyorsan gerisinin bir önemi yok. Hedef para oluncada yöneticiler birer komutan edasında yetiştirilmeye başlandı. Al işe beğenmedinse at gitsin, işe duygularını karıştırma gibisi laflar şu an iş dünyasında yerini sağlamlaştırmaya devam ediyor.

Bu materyalist düşünce insanı insan olmaktan çıkarıp sadece para kazandıran birer robot olarak görmeye devam ettikçe gerek iş dünyasında gerekse de toplumsal yapıda ciddi bozulmalar yaşanacağı şimdiden görülmeye başlandı bile.

Bugün ezip geçtiği toprağın yarın altında yatacağının farkında değil çoğu insan.

İşin ilginç tarafıda ismi ,zikri, sıfatı, ambalajı islam ile adlandıran abilerimiz bile artık insandan çok para sevdasına kuşanmış durumdalar.Ahkam kesmeye geldiğinde ben ekmek yediriyorum lafı altında iri egolarını tatmin yolları her daim hazır.

Misal Kuranı Kerimi evinde asan ama okumayan insan modeli misali. Laf var ama icraat ne yazık gün geçtikçe azalıyor. Geçenlerde okuduğum bir anket gerçekten bu konuya verilebilecek bir örnek niteliğinde; Ciddi bir araştırma şirketi 250 bin kişi ile yaptığı anket sonucunda; Türkiye’de muhafazakar olduğunu söyleyen insanın sayısının arttığı sonucuna ulaşmış, ancak muhafazakar insan sayısı artmasına rağmen dini yaşama seviyesi, iman esaslarına uygun yaşam düşüyormuş. Çok ilginç geldi doğrusu bana. Kendisinin muhafazakar olduğunu söyleyen insan sayısı artıyor ama dini yaşam düşüyor.

Yani sonuç ; Laf var icraat yok.

Müslümanım diyen insanların bile artık iş dünyasında kul hakkına riayet etmediği bir alemde iyi bir yönetici nasıl olunur yazısından birşeyler beklemek gibi bir suç işlediğim için kendime kızıyorum aslında.

Sorarım sizlere hangi duygusuz hangi ruhsuz şarkı hangi ruhsuz söz hangi ruhsuz şiir veya yazı kalıcı olmuştur bu alemde? Nerde helal bir miras gördümse orda çok alın teri gördüm ben.

Şimdide adını profosyonellik koydukları iş hayatında insanları sadece birer merdiven görüp üzerine basıp çıkan, gerektiğinde işe alan gerekmediğinde işten atan, ruh dünyası, yüreği, ve duyguları olduğundan bir haber yaşayan patronların sayısı arttıkça gereksiz yöneticilerde bu toplumda yetiştirilmeye devam edecektir.

ASLINDA BEN DERTLİYİM BUGÜNLERDE; MERAMIM MARAZIM BUNDAN ASLINDA….

6 senedir beraber çalışmış olduğum ve hayatıma ciddi katkılar sağlayan, çok kıymetli bir yöneticimiz ile istenmeyen nedenlerden dolayı yollarımız ayırmak zorunda kaldık.  Zaten uzun zamandır yazmak istediğim bir konu olmasına rağmen birde üstüne üstlük yaşanmışlıkta işin içine girince dahada anlamlı oldu diyebilirim bu yazı.

6 seneyi size 6 cümle ile anlatamam ama 60 sene ben bu 6 seneyi yaşarım. En karlı ben çıktım bu işten sanırım.

İyi bir yönetici ile çalıştım ben, masasının önündeki adam ile arkasındaki adam aynı olan.

Adam gibi yönetici olmak ? Nasıl olur bilirmisiniz bilmem. Öyle mekanizma meselesi değil bu,dik durmak eğilip bükülmemek.Öyle iki ahkam kesmek iki ağız iki göz değil mesele.Adam olmak başka insan olmak başka. Özünde sözünde adam olmak meselesi..Adamdı wesselam.

Evindede adam işindede adamdı.Hissederdin verirdi sana bunu.Doğaldı sıradandı en önemliside yüreği ellerinde bir insandı, İstanbulun adamlığını doğallığını bozamamış adamlarındandı.

Oturduğu koltuğuna ,bindiği arabasına, taşıdığı cep telefonuna kadar herşeyini paylaşmayı seven bir adamdı.

Sabahı ile akşamı arasında denge farkı hissetmezdik biz, sabah afyonu olan akşam mersini olan tiplerden değildi.Selamı ve kelamı her zaman hep vardı hep sıcaktı.

Yöneticilik vasıflarımı anlatılan ? Hepsine on basacak kadar yönetici idi, işini çok iyi bilir ve kıymet verirdi ama her dakika yem yiyen tavuk misali habire şu ne oldu bu ne oldu diye didiklemezdi kafanı. Sonuç adamı idi.Ufak şeylerle uğraşmaz ufak hesapların muhasebecisi olmazdı.

İman arıyorsan imanı görürdün onda, öyle ambalaj Müslümanı değildi, her yerde aynı Müslüman her yerde aynı adamdı. İmanına hayran olurdum, bir insan hem bu kadar başarılı hem bu kadar dindar hemde bu kadar alçakgönüllü nasıl olabilir ondan öğrendim ben.

Ama en çokta babalığı ve şefkati tabi. Çevrende kuru telaşlar çekerek evlat yetiştiren temizlik budalası adamlara benzemezdi, çocuğu toplumla iç içe ellerinde büyütürdü.

Sevecendi,sözlerinde samimiyet duruşunda sıcaklık en önemliside kelimelerde espiri hiç eksik olmazdı. 6 senede 100 kişiden fazla insanla çalışmış olmasına rağmen herkesin gönlü ve yüreği ondan emin olarak çalışmışlardı. Sözü ve özü netti adamlığı gibi.

Sever gibi davranmazdı rol yapmaz hayatın baş rollerini adam gibi oynardı.Öyle yalaka, üç beş kuruşluk kazançlar uğruna eğilip bükülen adamlığını satan tiplere hiç benzemezdi, ne kadar duygusal ne kadar yürekli ise bir o kadarda rotasını doğru seçmiş bir insandı.

İstikameti imandı, bu  yüzden kimsenin ekmeği ile oynamaz, kimsenin rızkını veren benim ukalalığınada soyunmazdı. Teslimiyetçi ve kul hakkından çekinen bir insandı.

Fener alayı gibi yanıp sönmezdi, doğru elemanı doğru işe çalıştırır kimseyede kaldıramayacağı yükü bindirmezdi.

Siz benim kadar yetenekli insanlarsınız düşüncesini bizlere hep aşılardı.Bir alan çizerdi o alanın hem yöneticileri hemde çalışanları olurduk, en önemliside sana sen olma şansı verdiği için birşeyler üretmek için hepimiz uğraş verirdik. Çünkü bize saygı duyar incitmez korkutmaz ve sıkmazdı. Al sana meydan çık oyna bu meydanda yetenekli isen buyur ederdi.

Buyuran buyururdu kimse arkasından yüzüne konuştuğundan farklısını konuşmazdı. Herkesin yüzüne bakarken duyduğu saygı arkasındanda hissedilirdi. Kimseyi incitmez kırmaz ama yinede her işi muhteşem yaptırtırdı.Çünkü kimse onu üzmek ve onun şahsiyetine zarar gelmesini istemezdi.Çünkü severdi herkes.

İnsan sevdiğini üzmekten korkmazmı? Biz korkardık çünkü işimize duygularımızı katmıştık.Arkasından hakeret eden yüzüne gülenlerden olmadık.

Hani insanın malı mülkü artınca dünya sevdası artar daha çok mala mülke tamah eder daha çok hırslanırya bunun ufak bir eserini bile göremezdin onda.Başak tanesi gibi içi doldukça başı eğilir, paraya sadece ihtiyaç olduğu için değer verdiğini hissederdik. Farklıydı wesselam, az bulunanlardan altın misali.

Bazen pat diye masana gelir oturur halini hatırını sorar,asla yukardan bakmaz ve yukarıdan bakılan tip olma heveside duymazdı.Hani bir insanın gideceği en son nokta ‘’HİÇLİK’’ makamıdırya, o islami anlayış hayatına okadar iyi sirayet etmiştiki bu hayatta insanın her an hiç olduğunun farkında yaşaması gerektiğini sanki ta çocukluğundan öğrenmiş yaşıyordu.

İyi bir orkestra şefi gibi yönetirdi bizleri. Adaleti, tevuzusu ve erdemi en güzel takısı idi yüreğinin.

Kızma hakkını çok kullanmaz,insanların fikirlerine hep değer verirdi. Senin fikrin daha iyi ise buna saygı duyardı.

6 senede başarısızlık ben görmedim.

Hem iyi bir insan hemde iyi bir yönetici idi. Bir köşe yazısı yazılacaksa bir gazetede bir Yönetici Nasıl Olunur ? yazıları yazılacaksa bu ülkede böyle insanlar yazılmalı kanaatindeyim.Ben bir çalışanı olarak arkasından dua ediyorum.

Heybetine muhabbet duyulan insanlar tarif edilmeli, ve muhabbetine sevda bulaşanlar öncelikle yönetici olmalı.

6 senede çok şey öğrendik, gördükçe hatırladıkça konuştukça hep yüzümüzde tebessüm olmaya devam eden bir yürek adamı.

Hoşçakal Gönül İnsanı..

U.Şafak Demir

01.09.2012 / Cumartesi –İSTANBUL

               

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum