Dr.Mehmet BOZKURT

Dr.Mehmet BOZKURT

11. SİYASETTE YANLIŞLAR (1)

Siyasette Yanlışlar oldukça geniş bir konu olduğu için bunu bölümlere ayırıp kısa başlıklar halinde paylaşmak istiyorum. Bu bölümde konular

1.Devlet Millet İlişkisi

2.Demokrasi

3.Muhalefet

4.Milletvekili

5.Seçimler

1.DEVLET MİLLET İLİŞKİSİ

Bu konuya bir soru ile başlamak istiyorum. Devlet millet için midir, yoksa millet devlet için midir? Bu soru anlamsız düşünülebilir ama siyasetçilerin millet ve devlet anlayışı bu konuda ayrılıyor. Devletçi anlayışa göre esas olan devlettir, millet devlet için vardır, millet yanlış yapabilir, millet kendi haline bırakılamaz. İnsan odaklı milletçi anlayış ise devlet milletin hizmetinde olmalıdır. Bence birinci görüş yanlıştır. Bugüne kadar devlete hakim olan görüş bu idi. Seçimler yapılır, partiler seçim öncesi birçok vaatlerde bulunur, fakat iktidara geldiğinde bu vaatlerinin çoğunu gerçekleştiremez, daha doğrusu gerçekleştirmesine müsaade edilmez. Hükümetler hizmetçi gibidir. Devletin belli politikalarına müdahale edemez, değiştiremez. Eğitimde dış politikada orduda yargıda birçok değişmez kurallar vardır. Hükümetler gelir geçer, köklü bir icraat yapamadan yıpranır gider. İşte bu sistem sorunudur. Devlete hakim unsurlar siyasetçilere güvenmez, hükümetlerin icraatına sık sık müdahale eder, olmazsa darbe yapar. Bu anlayış tabiatı ile milletin ilerlemesini gelişmesini frenler. Devlet için tehlike bir zaman komünizmdir, o tehlike geçince bu sefer irtica tehlikesi baş gösterir. Bölücülük de bir başka tehlikedir.

Milli duyguları diri tutmak için, fertlerin rehavete kapılmaması için daima bir düşman var olmalıdır.

Anayasaya göre egemenlik milletindir; ancak millet bu egemenliği anayasal kurumlar eliyle kullanabilir. Bu kurumlara meclis karışamaz, hükümet hiç karışamaz. Ama başarısızlıklar daima hükümetin hanesine yazılır. Başta Anayasa Mahkemesi, Yüksek Yargı(Yargıtay Danıştay), Genel Kurmay ve TSK, YSK, Merkez Bankası, BDDK, TMSF EPDK ve benzeri kurumlar özerktir, hükümetlerden bağımsızdır. Kısacası davul hükümetlerin boynundadır, ama tokmak hep başkalarındadır.

Asıl olan cumhuriyettir, cumhuriyetin kazanımlarıdır, laikliktir. Millet mutlu olmuş olmamış umurlarında değildir. Devletçi zihniyete bir örnek meşhur Ankara Valisi Nevzat Tandoğan’dır. Bir gün huzuruna Osman Yüksel Serdengeçti ve arkadaşları getirilir. Nevzat Tandoğan, Osman Yüksel ve arkadaşlarını küçümseyerek, ‘Ulan öküz Anadolulu!.. Sizin milliyetçilikle, komünizm ile ne işiniz var? Milliyetçilik lâzımsa bunu biz yaparız. Komünizm gerekirse onu da biz getiririz. Sizin iki vazifeniz var: Birincisi, çiftçilik yapıp ürün yetiştirmek. İkincisi, askere çağırdığımızda askerlik yapmaktır’ der.” ,

Van’da bulunduğum yıllarda vilayet binasının görünümü dikkatimi çekmişti. Yüksek ve azametli ve aynı zamanda insanlara tepeden bakan üstüne düşecekmiş gibi tepede biraz çıkıntılı görünümü ile bende güvenden ziyade tahakküm edici bir duygu uyandırmıştı. Bu düşüncemi tecrübeli mimar bir arkadaşla paylaştım. O da beni tasdik ederek ‘’ Evet bu bina mimarisi bu şekilde düşünülerek yapılmıştır’’ demişti. Başka vilayetlerde de yüksek binalar gördüm ama böyle görmedim. O bölge insanına yönelik mi bilmiyorum.

2.DEMOKRASİ

Demokrasi anlayışında birçok yanlışlar var. Hem demokrasi deniliyor hem sandık sonuçları tartışılıyor. Sandıktan en çok oy alan parti eleştirilirken aldığı oy oranı ile değil alamadığı oy oranı ile eleştiriliyor. Mesela yüzde kırkbeş oy almışsa halkın yüzde 55 i bu partiyi istemiyor diye eleştirirler. Yüzde elliden fazla oy aldığı zamanda demokrasi sandıktan ibaret değil diye yaygara yaparlar. Bir üniversite rektörü üzerine vazife olmadığı halde % 95 oy alsalar da bir şey yapamazlar demişti. Bu zihniyet zorba ve jakoben olup millete tepeden bakan yanlış ve sakat zihniyettir. Halkın çoğunluğunun seçtiği liderlere hakaret etmek millete hakaret etmektir. Bu düşünce yapısında olanlar demokrasi işlerine gelmediği zaman demokrasiyi rafa kaldırırlar.

Sinema sanatçısı mı şarkıcı mı bilmiyorum ünlü bir hanım televizyonda sanki siyasetten çok anlıyormuş gibi benim oyum ile dağdaki çobanın oyu nasıl aynı olur diyordu. Demokrasiyi savunuyorum deyip bu tür eleştirilerde bulunmak ikiyüzlülüktür, çelişkidir yanlıştır.

3.MUHALEFET

Muhalefete göre iktidar ne yapsa yanlıştır. Muhalefet partilerinin hükümeti eleştirmesi gayet tabiidir. Ama her icraat da eleştirilirse bu yanlıştır. Muhalefetin vazifesi iktidarı murakabe etmektir. Ama iyi yaptığı işleri de tenkit etmek (hala da böyle) muhalefetin kaybetmesine neden olan yanlıştır. Onun yerine takdir etme erdemini gösterse muhalefet kaybetmez kazanır. Eski siyasetçilerden Korkut Özal anlatmıştı. Süleyman Demirel bir defasında başbakan iken hükümeti bütçeyi hazırlar, Meclise getirir. Bütçe müzakereleri başlamadan hükümet düşürülür ve Demirel muhalefet lideri olur. Yeni işbaşı yapan hükümet Demirel hükümetinin hazırladığı bütçe tasarısını müzakereye açar. Demirel bu sefer kendi hazırlamış olduğu bütçeyi tenkit eder, yerden yere vurur. Bu bütçe sizin partinizin hazırladığı bütçe denir. Olsun ben şimdi muhalefetim der.

Geçen gün Şah Fırat operasyonu sonrası muhalefetin eleştirilerine karşı bir televizyon programında bir konuşmacı ‘’ Hükümet ne yapmalıdır ki Muhalefet onu beğensin eleştirmesin? Ben bilemiyorum ‘’ diyordu. Ana muhalefet lideri geçen sene Musul elçiliği rehin alındığında ‘’ Elçilik mensupları neden daha önce tahliye edilmedi diye ağır eleştiride bulunuyordu, şimdi de Şah Türbesi niye tahliye edildi, vatan toprağı teröriste niye terk edildi diye eleştiriyor. Bu tutarsız ve çelişkili eleştiriler böyle siyasetçilere daha doğrusu politikacılara güveni azaltır. Diğer partiler de farklı değil. Eğer Şah Türbesine bir saldırı olsaydı ki muhtemelen olacaktı. Sadece DAEŞ veya PKK tarafından değil DAEŞ ve PKK kıyafeti ile ABD ve İsrail tarafından da tahrik amaçlı saldırı olsaydı sonuç ne olurdu? Türkiye Ortadoğu bataklığına saplanırdı. Zincirleme belalar nerede duracağı belli olmaksızın bütün toplumu etkileyebilirdi. Bunları muhalefet de bilir ama hükümetin istisnasız her icraatına rezalet ihanet kötü beceriksizlik gibi yaftalarla eleştirilerde bulunmayı siyaset zannediyor. Bugün Türkiye’de ciddi bir muhalefet sorunu vardır. Hükümeti murakabe edecek icabında destekleyecek icabında yol gösterecek yapıcı muhalefet yokluğu maalesef çoktandır var. Ben anlamakta zorlanıyorum. Memleketin meseleleri için alternatif çözüm üretmek proje üretmek çok mu zor ki hükümetin projelerine karşılık bir projeleri yok.

4.MİLLETVEKİLİ

Siyaset niyete bağlı olarak hem kutsal hem de çirkin bir iştir. Memleketine vatanına samimiyetle hizmet etmek isteyen insanlar olduğu gibi; maddi çıkar peşinde siyasetçiler de var. Bazı insanlar siyasete soyunur, imkanlarını zorlar epey masraf eder. Meclise girince de iş takibiyle ve muhtelif imkan ve fırsatlarla masrafını çıkartmayı yani menfaatini düşünür. Bu tabii yanlış ve ahlaki olmayan bir durumdur. Siyasete girmek için imkanı olmayan kalifiye elemanlar da eğer siyasi partiler tarafından değerlendirilirse daha uygundur.

Milletvekilleri önce siyasi partinin disiplinine uymak zorundadır. Vicdanı ile ilkeleri ile parti disiplini çatışırsa sıkıntı olur.

Milletvekilinin birinci görevi yasama yapmaktır. Ama hemşerisinin seçmeninin işleri olur, onların işlerini halletmeye uğraşır, torpil vazifesi yapar. Bu işlerin maalesef çoğu da uygun değildir. İdealist milletvekili hemşerisinin işini yapmazsa olmaz, yaparsa yasama görevi aksar. Tayinlerde torpil yapmak zaten yanlış bir iş. Başkasının hakkını gasp etmiş yani kul hakkı çiğnenmiş oluyor. Bu siyasete girenlerin handikaplarıdır. Ayrıca mecliste yasa tasarıları görüşülürken yasa konuları uzmanlık gerektirmektedir. Uzman durumunda milletvekilleri ile komisyonlarda tasarılar tartışılır ve tasarıya son şekil verilir. Genel kurulda tartışılır oylanır kabul veya reddedilir. Bu konularda yeterli uzman varsa mesele yok, değilse o da bir sıkıntı olur. Yani milletvekilleri hepsi yeterli olmayabilir. Bürokrasiden gelenler bu konulara daha hakim olabilir.

Bir sınıf arkadaşım bir dönem milletvekili idi. Bana yakınıyordu, Kırıkhan’dan hem hastası hem seçmeni yaşlı bir teyze gelmiş Ankara’ya arkadaşıma telefon ediyor, Hacettepe Hastanesinde kapıdan alıp 2. Kata çıkarmasını istiyor. Arkadaşım gelemeyeceğini söyleyince ‘’Sen ciddi misin gerçekten gelmeyecek misin’’ diyor. Böyle talepler de olabiliyor. Bu vatandaşı da kırmadan nasıl idare edilir bilemem. Arkadaşım da sempatik biridir. Bu arkadaşıma milletvekili olarak ne yaptığını sordum. Altı ay meclis kütüphanesine kapanıp siyasi tarih okuduğunu söylemişti.

Bir de milletvekili borsası veya pazarı diye çok çirkin bir olay var. Dürüst ve ilkeli bir siyasetçinin alet olamayacağı ve yapamayacağı bu örnek olay 1975 seçimlerinden sonra olmuştur. Bu hadisedeKaraoğlan ve Umudumuz Ecevit sloganı ile iktidar olan Bülent Ecevit’in kumar borcu olmayan 11 milletvekili istiyorum diyerek 11 milletvekili transfer etmiştir. Bu seçimde CHP 215 sandalye kazanmıştı. Hükümeti kurabilmesi için 11 milletvekili noksandı. Adalet Partisinden 11 milletvekili transfer etti ve hepsini bakan yaptı. Bu hükümetin transferle gelen Gümrük ve Tekel Bakanı yolsuzluk suçlamalarına karşı yapmadım demiyor belge isterim belge diyerek cevap veriyordu. Maalesef bu olayın benzeri saymakla bitmeyecek çok olay olmuştur. Refahyol Hükümeti 28 Şubat sonrası DYP milletvekilleri zorla veya şantajla vaatle istifa ettirilerek yıkıldı.
Milletvekilinin iradesini ipotek altına almak için en önemli yol şantaj yapmaktır. 2011 seçimleri öncesinde MHP milletvekillerine yapılan kaset operasyonu gibi her milletvekilinin tek tek zaafları araştırılıp tespit edilerek ama yolsuzluk ama rüşvet ama bir kadın ile görüntüleri temin edilip saklanır, bu şekilde milletvekili istenileni yapmak zorunda kalır. Geçmişte Cem Uzan’ın çiftliğinde ağırladığı misafirlerinin zamanı gelince kullanmak üzere bu şekilde kasetlerini hazırlamış olduğu basına yansımıştı. Buna benzer bilmediğimiz holdinglerin kurumların istihbarat örgütlerinin de pekala şantaj kasetleri vardır. Ki şimdi paralel yapının nasıl bu kadar güçlü ve yaygın olabildiği ayan beyan ortaya çıkmış oluyor. Paralel yapıya destek verenlerin şantaj olmaksızın kendi iradeleri ile destekleyebileceklerini düşünemiyorum. Mecliste parti değiştirmeler milletvekillerinin partilerinden istifalarında milletin istemediği yasal düzenlemelerin çıkmasında böyle bel altı vuruş denilebilecek uygunsuz kasetler pekala vardır diye düşünüyorum.

Bir iş adamı televizyonda istersem 25-30 milletvekilini satın alabilirim dediğini duyduğumda şok olmuş onu kınamıştım. Milletvekilliği bu kadar itibarsızlaşacak bir makam değildir. Hoş diyelim ki en sevimsiz bir meslek çöpçülük diyelim aslında o da itibarsız şerefsiz bir meslek olarak görmek yanlıştır. Çöpçüler olmasaydı şehirlerin hali ne olurdu? Milletvekili öyle veya böyle seçimle gelmiş bir insandır. Darbe yaparak bir yere gelmiş insandan daha itibarlıdır onurludur.
İnsanlar bulunduğu makam ve mevki ile değer kazanabilirler, kendileri de o mevki ve makama değer katabilirler veya o makamın değerini itibarını düşürebilirler.

5.SEÇİMLER

Seçim öncesi toplantı gösteri ve mitinglerde o kadar çok el ilanı afiş pankart kullanılıyor ve sokaklarda el ilanları çöpe gidiyor. Bu israfın ayrıca gürültü kirliliğinin önlenmesi lazımdır. Bu gösteriler seçmenin tercihini etkilemeyip güç gösterisi gövde gösterisinden başka bir şey değildir. Radyo ve televizyon programları kapalı salon toplantıları ile çevreye zarar vermeden daha etkili propaganda ve ikna çalışmaları yapılabilir.

Seçim sisteminde de yanlışlar çoktur. Bir defa seçmen parti liderlerinin seçtiği adaylara oy veriyor. Seçmenin büyük çoğunluğu adayları tanımaz bile. Dar bölge sistemi yapılır da her bölge 1 milletvekili çıkaracak şekilde seçim yapılırsa daha gerçekçi seçim olur.

1991 genel seçimlerinde tercihli sistem vardı. Bu sistemde aday listesinde sıralamanın önemi yoktu. Listenin en arka sırasındaki aday eğer iyi tanınan biri ise listede önündeki adaylardan daha çok oy alıp seçilebiliyordu. Merhum Es’ad Coşan Hocamız o dönem tercihli oy kullanmayı tavsiye etmişti. Birçok seçim çevresinde sıralamaya göre seçilemeyecek olan adaylar bu şekilde tercihle seçildi. Bu sistem hemen kaldırıldı. 1995 seçimlerinde ise bazı seçim çevrelerinde halkın sevdiği adaylar üçüncü dördüncü sıraya liderlerin istediği adaylar ilk sıraya yerleştirilerek ilk sıradaki adayların seçilmesi sağlandı. Siyasette bir başka yanlış da liderlerin koltuğunu kimseye kaptırmamalarıdır. Üst üste seçim kaybeder. Fakat gene de partinin başındadır. AK Parti bu konuda örnek olup hem milletvekilliğini hem parti başkanlığını 3 dönem ile sınırlandırdı. Böylelikle siyasete yeni yüzler isimler kazandırılmasının önü açılmış oldu.

Eskiden muhafazakar adaylara oy verdikten sonra ben oyumu verdim vebalden kurtuldum, bundan sonra vebal vekildedir düşüncesi yaygındı. Merhum Hocamız oy vermekle iş bitmiyor derdi. Adaylardan oy vermeden önce sağlam söz alın, seçildikten sonra da sözünü yerine getirip getirmediğini takip edin derdi. Önceki düşünce kolaycı bir yaklaşım, ikinci düşünce ise milletvekilini takip ve kontrol aynı zamanda milletvekilinin elini güçlendiren ve daha dinamik bir yaklaşımdır.

Siyasette tercih önemlidir. İnsanlar genellikle dünya görüşüne uygun olarak seçimlerde oy kullanır. Burada oy verirken zaman zaman değişik durumlar ortaya çıkar. Mehmet Zahid Kotku Hocamız pazardan domatesin patlıcanın çürüğünü alıyor musun ki meclise seçtiğin adama dikkat etmiyorsun derdi. Es’ad Coşan Hocamız da iyi bir insanın seçilmesi ne kadar önemli ise kötü bir insanın seçilmesini önlemek de o kadar önemlidir derdi. Seçimde istişare ile ve durum değerlendirilerek oy verilmesini tavsiye ederdi.

Siyaset yaşayan herkesi ilgilendirdiği için önemlidir.

İnsanların çoğu ideolojisine göre olayları değerlendirir. Zaman zaman şöyle bir kıyaslama yapılır, işçinin maaşı ile milletvekilinin maaşı sık sık karşılaştırılır. Ben şahsen bunu elma ile armudu kıyaslamak gibi yanlış bulurum. İşçinin şartları başka, milletvekilinin şartları başkadır. Bugün milletvekillerinin ağırlamak zorunda olduğu misafirlere aldığı maaş yetmez. Milletvekillerinin bu şekilde yıpratılması itibarsızlaştırılması bir başka yanlıştır. Her meslek grubunda olduğu gibi siyasette de insanlar iyi olabilir, kötü olabilir. Kötü örnekler genelleştirilmemelidir. Unutulmamalıdır ki siz nasılsanız öyle idare olunursunuz. Meclis toplumun özetidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.