12 Haziran’ın Analizi

 

Türkiye çok farklı bir seçim yaşadı.

İlk kez bir parti üçüncü kez iktidar oluyor.

Ak Parti’nin bu seçimlerde birinci parti olarak çıkacağını herkes bildiği gibi oy oranları da hemen hemen kamuoyunun tahmin ettiği şekildeydi.

Ancak farklı bir durum vardı bu seçimlerde.

Her ne kadar Ak Parti oy oranını artırsa da milletvekili sayısında bir düşüş vardı.

2007 seçimlerindeki oy oranları ile 12 Haziran’da yapılan seçimlerin karşılaştırmasındaki tablo şöyle çıkıyor;

adsiz.20110613090027.jpg

Tabloya baktığımızda Ak Parti’nin oy oranı artmasına rağmen belirgin bir şekilde sandalye sayısında düşüş var. Bunun altındaki ana sebep YSK’nın yapmış olduğu yeni milletvekili yapılanması. Türkiye’nin Doğu tarafında milletvekili sayısı düşünce bunun Ak Parti üzerinde etkisi çok oldu.

harita2.jpg

Türkiye’nin 2011 seçim haritasına bakarsak Ak Parti’nin önceki seçimlere nazaran Türkiye’nin kıyılarında CHP’ye karşı bariz bir galibiyeti vardı. Ama bu seçimde Ak Parti, CHP’nin kaleleri durumundaki yerlerde büyük bir oy patlaması yaptı.

Bu ne demek oluyor?

Sahillerde CHP’nin söylemleri ve yerel bazdaki icraatları artık halk nezdinde fazla değer bulmuyor.

Haritanın tamamı neredeyse Ak Parti’nin rengine boyanmış olması demek Türkiye halkı istikrardan yana demektir.

CHP, her ne kadar oyunu ve sandalye sayısını artırsa da, bu fazla dikkate alınacak bir artış değil.

%5’lik bir artış CHP’yi kesinlikle yanıltmasın.

Çünkü, bu artışın altında büyük bir düşüş var.

CHP, aslında tüm solun oyunu almış durumda. Bu seçimde CHP’nin oylarını bölecek (paylaşacak)  etkili bir sol parti yoktu.

Bir de Kemal Kılıçdaroğlu’nun, beklenmedik bir performans göstererek bu artışta -az da olsa- katkısı oldu.

MHP’nin Meclis’e girme konusunda büyük endişeleri vardı.

Tabiri caizse MHP ite kaka Meclis’te 54 sandalyeye sahip oldu.

MHP’nin Meclis’e girmesi Türk siyasetinin selameti açısından çok iyi oldu.

Ancak, bu demek değildir ki MHP, halk nezdinde itibar edilen bir partidir.

Bu oy oranındaki düşüşten de anlaşılacağı üzere artık MHP tavanı kendine çeki düzen vermeli. Kendisine sunulan bu fırsatı çok iyi değerlendirmeli. Tavan ile taban arasında fark olmamalı.

Eğer bu fark devam ederse küsurat partisi olmaktan kendini kurtaramaz.

Bir de bazı köşe yazarlarının televizyonlarda “kaset olayı MHP’nin lehine oldu” dese de ben bu kanaatte değilim.

Eğer kaset olayı olmasaydı kararsız durumda olan seçmenler MHP’ye oy verirlerdi. Bu olaydan sonra MHP’nin kararsızlar karşısında itibarında zedelenme oldu. Bazılarının dediği gibi MHP’de kaset olayında kenetlenme olsa bile bu partiye oy atmayı düşünen bazı kesimler bu olaylardan dolayı temkinli oy kullanmışlardır.

Bu seçimde en büyük sürprizi bağımsızlarla seçime giren PKK güdümlü BDP yaptı.

Aslında BDP’nin oy oranında fazla bir artış yok ama YSK’nın yeniden vekil yapılanması bu partinin çok işine geldi.

BDP’nin %6,5 oranını almasından dolayı şöyle bir soruda akla gelebilir; Acaba BDP bağımsız adaylarla değil de direkt parti adına seçime katılsaydı %10 barajını aşabilir miydi?

Bu da incelenmesi gereken sosyolojik bir durum.

Bu seçimde en çok dikkati çeken durum da seçmenlerin çok akılcı bir oy kullanmış olması ve boşa giden oy oranında büyük bir düşüş meydana gelmesi. SP, HASP, BBP, DP gibi partilerin oy oranları bu seçimde fazla etki yapmamıştır.

SP’nin bu kadar düşük oy almasının altında yatan en büyük etmen Rahmetli Erbakan’sız seçimlere girmesi ve vizyonu olmayan bir liderin başta olmasıdır. Ayrıca seçmen oyların sırat köprüsüyle alakalı olmadığını çok iyi biliyor. Böyle söylemler kesinlikle bir partiye oy kazandırmaz bilakis oy kaybına sebep olur.

Ve’l-hasılında Türk Halkı temiz bir seçimle Ak Parti’yi üçüncü kez iktidara getirdi.

Ak Parti’nin bu büyük başarısında en büyük rolü Sayın Recep Tayyip Erdoğan oynadı. Hem siyasetin tüm kurtluklarını öğrendi hem de karşısında kendini zorlayacak bir rakip yoktu.

Bunların yanı sıra hem TSK’ya karşı hem de Ergenekonculara karşı duruşu da oyların yükselmesinde büyük etmen oldu.  

Ayrıca Ak Parti seçim propagandalarını en iyi şekilde kullandı. Yaptığı icraatlarının reklamlarını en güzel bir şekilde seçmenlere sundu. Hele ki en son yaptığı “bir daha” reklamının bile oy oranında etkili olduğu mutlak.

Ancak Ak Parti seçimlerde mutlak galip olsa da büyük eksikleri de var.

En önemli eksiği de Türkiye’nin ahlâk değerlerinde olsun, sosyal yapısında olsun, manevi değerlerinde olsun büyük bir kayba sebep oldu veya engel olamadı.

Bunda en büyük amil cemaatlere karşı mesafeli olması.

Türkiye’de sadece Fethullah Gülen gerçeği yok. Diğer cemaatlerin de gönlünü kazanmalıydı. Ve bu kanaat önderlerinin de fikir ve düşüncelerini göz ardı etmemeli.

Türkiye bu seçimde şunun farkında değil; aslına bakarsak vatandaşın partilere karşı hükmü olması gerekirken partilerin vatandaş üzerinde büyük bir etkisi var.

Halkın egemen olduğu bir sistemde yönetilmemiz gerekirken tam tersi bir uygulamayla, Türkiye’de partilerin ve parti liderlerinin Türkiye ve halk üzerinde büyük bir etkisi var.

Hal böyleyken hiçbir zaman seçimin galibi halk diyemeyiz.

Sadece halk kendisine sunulanı en iyi şekilde değerlendirmeye çalışmıştır. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum