Fatma Ç. KABADAYI

Fatma Ç. KABADAYI

Ahmet’in Sucuğu

O gün bir okula davetli olarak gidecektim. Yol tarifine göre kendi okulumun önünden geçen bir otobüsle gidebiliyorum. Maksadım halkın arasına karışmak değil elbette malum benim arabam yok. Vakit yaklaşınca çıktım yola. En büyük korkum geç kalmak, çocukları bekletmek.

Ama o da ne? Otobüs kartım yanımda değil. Aman Allah’ım! Taksiyle de gidilir de cebimde yeterli para yok.

Mahalle esnafından birini aramak en mantıklısı… Yoksa geç kalacağım. İlk aklıma gelen kasabımız oldu. Her sabah erken açıp geç kapatan, bu nedenle önünden geçerken selam verdiklerimizden. Küçük mahallelerde esnafı tanımak farz olur bilirsiniz. Aradım. “Ahmet Bey, param yok, beni bir okula bırakabilir misin?” diye rica ettim.

Ne dedi dersiniz?

1b5452b8-23c2-44f8-8005-f3627fd06786.jpg

Neyse önce size Kasap Ahmet’i anlatayım. O kendisine hep Şef Ahmet dese de biz Y Kuşağı olarak ona Kasap Ahmet deriz. Mahallemizin en uzun saçlı, en uzun boylu, en çılgın kasabı. Diğer kasaplardan farkı hayatının sadece dükkânında sattıkları ile sınırlı olmaması. Kısa, etkili cümlelerle çektiği kliplerinde kendisinin oynaması ve tok sesiyle seslendirmeler yapması. Benim şiirimi de seslendirecekti sözü vardı ama henüz sadece iki yıl oldu eminim vakit bulamadı yoksa muhakkak yapardı.

Velhasıl kendi deyimiyle Şef Ahmet, dükkânında bulunan malzemelerin, hazırlama videolarını, tazelik ve kalite durumlarını kişi listesinde bulunanlara atar, insan toksa acıkır, yokluktaysa üzülür, çok aç ise gidip onu mekânında öldüresi gelir. Hazırladığı tavukların sosu bile o kadar güzeldir ki “Tavuk öldürür” diye son dakika haberi geçseler insan gidip yine de ondan alır. O gün eşim reklamlarına kapılıp almaya gidince “Yeni sucuk da yaptım abi,” diyerek bir kangal sucuk vermiş. Normalde bir Kayserili olarak sucuk seçiminde seçiciyizdir ama ‘hatır için çiğ sucuk bile alınır,’ atasözünü de duruma uyarılarak eve getirmiş ve yaş diye balkona asmış.

291bc401-e226-4650-8384-7b63cfa450e9.jpg

Yaz geldi, geliyor diye balkona her çıktığımızda sucukla göz göze geldik. Sucuğun kuruyup kuramadığını sürekli kontrol ettik. ‘Ahmet’in sucuğu kurudu mu kurumadı mı?’ dert oldu bize.

O yaptıysa baharatı tadı yerindedir elbet şüphemiz yok. Yaz gelince muhakkak kurur.

Ha, başta anlattığım meseleye gelince, hani bir okula bırakır mısın dediğimde “Ne demek hocam, baş tacısınız, neredesiniz hemen geliyorum,” demişti. Sağ olsun on dakika sonra gideceğim okula varmıştık.

Ve ben o gün anlamıştım, gerçek dostluk işte buydu.

Sucuğu da kuruyunca yiyeceğiz vesselam…

Yoksa doğramakta zorlanırız.

img-4908.jpg

694fd694-94f2-4732-8539-a0cc59283d7c.jpg

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum