Astana Troykasının Tahran Zirvesinin Ardında Bıraktığı Büyük Soru

Astana Troykasının Tahran Zirvesinin Ardında Bıraktığı Büyük Soru

Dış politikada başarı, yakın komşularla yürütülebilir iyi ilişkilerle ölçülür. Türkiye hariciyesi ve Sayın Cumhurbaşkanının yürüttüğü diplomasi trafiği, dünyanın başını döndürmeye devam ediyor.

Haziran ayı sonunda İspanyanın başkenti Madrid’de 44 ülkenin devlet başkanlarının katılımıyla gerçekleşen zirve,NATO'nun tarihindeki en üst düzey ve en kalabalık katılımlı toplantısı olmuştu. Toplantının en önemli gündemi Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği, dolayısıyla Türkiye’nin bu konudaki çekinceleri ve bu çekinceleri gidermeye yönelik taraf ülkelerden alınan güvenceler olmuştu. O toplantınındoğal olarak en dikkat çeken ülkesi Türkiye olmuştu.

Astana troykasının Tahran zirvesinde de durum aynıydı. Dünyanın dikkatleri Ukrayna savaşından dolayı enerji ve gıda krizlerine odaklanmışken, Suriye’deki insani krizi yeniden dünya gündemine getirip, orada Türkiye için hayati öneme sahip güvenlik sorununu, Avrupa için göçmen sorununu tartıştırmak; evet, bu ancak dünya liderliği ile izah edilebilir bir durum.

Bu arada ‘Astana Troykası’ ismi bana ait. 2017 yılında Suriye’nin dost ülkeleri Türkiye, İran ve Rusya’nın, ateşkesi sağlamak, soruna barışçıl ve kalıcı bir çözüm bulmak için,siyasi ve insani konuları önceleyen bu inisiyatife kendileri birisim koymamışlardı. Konuyu yorumlayanların bir kısmı ‘süreç’, bir kısmı ‘platform’, bir kısmı da ‘format’ demeyi yeğlemişlerdi. Bu toplantıların ilki Kazakistan'ın başkenti Nur Sultan'da yapıldığı için, o zamanki adı Astana’yla anılmaya devam etmektedir.

Troykanın sacayağı Türkiye, Rusya ve İran garantör ülke olarak, Ürdün, Lübnan ve Irak da gözlemci statüsünde yer aldı Astana görüşmelerinde.

Troykanın Tahran zirvesi dünya basınında oldukça geniş yer aldı. Tabi herkes kendi görmek istediğini yansıttı oradan. Ama bir konuda ağız birliği yapmış gibiler: Erdoğan’ın zirvedekietkisini görmemek. İbret-i alem için bir iki tanesine göz atalım.
Reuters; "Tahran, Washington'ın bölgesel müttefiklerine karşı Moskova'nın desteğini sağlamaya çalışıyor".
Associated Press;"İran ziyareti ABD ve Avrupa'ya meydan okumanın bir parçası olarak görülüyor". Aynı ajans Erdoğanve Putin görüşmesiyle ilgili de; "Tahran, Putin'e Ukrayna tahılı krizinde müzakerelere yardımcı olmaya çalışan Erdoğan'la görüşme olanağı da sunuyor.” diyerek, aklı sıra istiskale yelteniyor.
El Cezire kanalı ise “Moskova, Ukrayna savaşı şiddetlenirken ve Batı yaptırımlarından zarar görürken, Batılı olmayan ülkelerle daha güçlü bağlar arıyor."
BBC, Rusya lideri Putin'in Tahran ziyaretinin İran'la ilişkileri derinleştirme fırsatı sunduğunu duyurdu okurlarına.
Independent; zirve her ne kadar Suriye başlığıyla toplanmış olsa da “ABD'nin İran'ın nükleer programını hedef alması ve Rusya'yı tecrit etme amaçlarını ilan etmesiyle birlikte Rusya için Tahran'da güvenlik konusu ön plana çıkacaktır." diyor.

Oysa güneş balçıkla sıvanmaz. Toplantıya ön hazırlık açısından çantası en dolu olarak katılan Türkiye olmuştur. Dolayısıyla bu toplantıdan eli en dolu olarak ayrılan da Türkiye’dir. Zira toplantı sonunda verilen mesajlar ve yaşanan gelişmeler bunun en bariz işaretleridir.

Erdoğan, "Hedefimiz, Suriyeli kardeşlerimizin ülkelerine gönüllü, güvenli ve onurlu şekilde, huzuru kalple dönmelerini temin etmektir.”

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin ev sahipliğinde, Tahran Uluslararası Konferans Salonu'nda gerçekleşen ‘Astana Formatında Yedinci Üçlü Zirve Toplantısı’ etkilerini hemen göstermeye başladı. Toplantı sonucunda tarafların ortak temennisini Erdoğan dile getirdi: "Amerika Fırat'ın doğusunu terk etmek durumunda.”

Tahran zirvesinin arefesinde ABD başkanı Biden’nınOrtadoğu’ya dönük, sönük ve soğuk ziyaretinin üstüne tuz biber oldu bu açıklama. Tabi onlar da en iyi bildikleri şeyle mukabelede bulunmayı ihmal etmediler. Irak’ın kuzeyinde 8 sivilin öldüğü, 23 kişinin de yaralandığı saldırıyı, müstemleke valileri kanalıyla Türkiye’ye yıkmaya çalıştılar.

Zirvenin en önemli başarısı Tahıl Sevkiyatı Anlaşmasının bugün İstanbul’da imzalanıyor olmasıdır. Ukrayna ve Rusya’nın bakan düzeyinde imza koyacakları anlaşma,Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres'in katılımıylagerçekleşecek. Susuzluk, israf ve savaş gibi küresel faktörlerin tetiklediği gıda krizinin aşılması açısından Ukraynalimanlarında bekletilen 25 milyon ton tahılın dünya pazarlarına sunulması oldukça önemli. Ukrayna; Çin, ABD, Hindistan ve Rusya’dan sonra en büyük buğday üreticisi. 2019 yılında 74 milyon ton rekolte gerçekleşmiş. Rusya’da geçen yıl 118 milyon ton tahıl üretmiş.

Türkiye bu iki toplantıyla dünyaya şunu açık açık haykırmaktadır; bölgede bize rağmen hiçbir şey olamayacağı gibi, bizsiz de bir şey yapmanız mümkün değildir. Bu mesajı alması gerekenler aldılar, almak istemeyenlere de davul zurna da çalsan az.

Türkiye, Ukrayna savaşında Rusya’ya karşı yaptırımlara katılmasa da Ukrayna’ya desteğini, savaşın sonlandırılması gereğini her fırsatta dile getirmektedir. Aynı şekilde Rusya’yla Kırım’ın ilhakı, Suriye, Azerbaycan, Libya, Doğu Akdeniz gibi sıcak başlıklarda hep karşı karşıya gelmektedir. Bununla beraber küresel sorunların çözümü için görüşmeler yapmaktave karşılıklı güvene dayalı bir ilişki sürdürmektedir.

Suriye konusunda Astana ortaklarının hem fikir oldukları tek nokta, ülkenin toprak bütünlüğüdür. Rusya ve İran rejimi temsilen orada bulunmaktadırlar ve sahada Türkiye’nin tezlerine ayak bağı olmaktadırlar.

Ortaklardan bu masada oturması en meşru ve müstahak olan Türkiye’dir. Suriye ile 877 km kara sınırına sahibiz. On yıldır savaş mağduru 3 milyon yedi yüz bin sığınmacıyı misafir ediyoruz. Tarihi kültürel ilişkilerin yanı sıra, savaşın maddi manevi en ağır yükünü biz taşıyoruz.

Türkiye, Türkiye’den ibaret değildir ve 783 bin km kareye hapsedilemez. Masada hem kendini, hem Sünni İslam âlemini,hem de batı dünyasını temsil etmektedir.

İran kara sınırı olmamasına rağmen katil rejimin azgın ve azınlık Şii taassubu hasebiyle paramiliter gruplarla orada varlık savaşı veriyor.

Kimisi karadan ve denizden Suriye’yle komşu olmasına rağmen bir buçuk milyar İslam dünyası ortada yokken, Rusya neden o masadadır acaba?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.