Fatma Ç. KABADAYI

Fatma Ç. KABADAYI

BİR KIYMETLİ YAPRAK (3)

Artık taşımaktan epeyce yıpranmış siyah çantasının fermuarını eliyle bulmaya çalıştı Kıymet. Gözleri iyice zorlanıyordu. Kaç kez gözlük almıştı da bir türlü sahip çıkamamıştı. Elleriyle iyice yokladı çantanın her yanını, tek istediği fermuarın ucunu bulmak, bir an önce o fotoğrafı arkadaşına göstermekti. Eski günleri anımsamak için gelmemiş miydi zaten?

Yaprak nine karnının acıkıp acıkmadığını sordu arkadaşına. Evde yeşil fasulye ile tarhana çorbası vardı. Bir tek ısıtılması yeterliydi. Kıymet çantasının fermuarını açarken artık her istediğini yiyemediğini doktorunun her şeyi yasakladığını söyledi. Fotoğrafı uzatırken çantasından kullandığı ilaçları da çıkarıp teker teker ne için kullandığını anlattı Yaprak Nine’ye. Yaşlılıkta en çok özlenen şeyin gençlik olduğunu söyledi ardından da. O ise kendisine uzatılan fotoğrafa çoktan dalmış gözlüklerini ileri geri hareket ettirerek kendilerini görmeye çalışıyordu. Kıymet titreyen eliyle fotoğrafta bir yeri göstermeye çalıştı parmağı bir türlü istediği yere gitmiyordu. Sonunda pes ederek konuşmaya devam etti:

“Şu arkada oturan kızları gördün mü?Yan sınıftaydılar hani...Hatırlarsan onların erkek arkadaşları var sağlam ayakkabı değiller diyerek konuşmanı bile yasaklamıştım onlarla.Ben de sana ne çok karışmışım değil mi? Kızım gibi korumuş kollamışım seni belki de bunaltmışım bilmeden...  Hatırladın mı kızları?”

“Yok... Hatırlayamadım. Zihnim eskisi kadar berrak değil dostum artık.”

Derin bir iç çekerek fotoğrafı uzattı. Bu yaşlarda bir kadın için kendi durumunun bilincinde olmakta bir marifet olmalıydı. Bunun farkındaydı.

“Olsun buna da şükür dostum...” diye cevapladı Kıymet. “Çocukların vardı senin üç taneydi yanılmıyorsam nerdeler Yaprak?”

Yaprak ellerini ovuşturarak anlatmaya başladı. Arada nefes almakta zorlanıyor kısa aralıklarla dinleniyordu. Yavaş yavaş konuşmaktan kendisi de bezmişti ama başka çaresi yoktu;

“Hepsi evlenip gittiler. Ayda bir uğruyorlar işte. Onlar mutlu ya tek tesellim o benim. Babası bazen gider görür onları ama ben gidemiyorum. Ah şu dizlerim ah... Şu evin içinde zor dolaşıyorum. Emekli olduktan sonra hiçbir yere gitmemekten oldu galiba...”

“Olsun buna da şükür diyelim...” diye yineledi Kıymet. Bu kez Yaprak Nine sesinde bir acıma bir çekinme tonuyla sordu sorusunu:

“Hiç evlenmedin değil mi Kıymet?”

“Hayır, sanki bilmiyorsun... Ayol sadece yirmi yıldır görüşemedik seninle. O yıllar içinde de zaten ahım gitmiş vahım kalmıştı benim. Evet, bir mezarlık bekçisi istedi on beş yıl kadar önce ama o da kendine bakıcılık yapmam içindi... Bir evlat edinmiştim hatırlarsan... O da hayırsız çıktı dostum...”

“Kaygısız mı çıktı?”

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.