
Lütfi AYHAN
ÇANAKKALE İÇİNDE VURDULAR BENİ
(Siyasi ve sosyal tarihimize, kültürel hayatımıza, edebiyat dünyamıza en çok tesir eden zaferlerden biri de Çanakkale Zaferidir.)
Kardeşleri, akrabaları, kavimleri, milletleri birbirine bağlayan en önemli saiklerden biri de birlikte yaşadıkları acılar, düçar oldukları zorluklar, uğradıkları sıkıntılar ve belalardır. Bunlar bazen harp olur, bazen deprem; bazen kıtlık olur bazen yokluk. Bu sosyal kanun tüm milletler, tüm kavimler için geçerlidir.
Büyük devletlere, imparatorluklara bakın (mesela Roma, mesela Osmanlı…) Bu devletlerin halkları ve idarecileri kuruldukları ilk yıllarda, sade bir hayat sürerler, lüksten, israftan, şatafattan kaçınırlar. Gerek yöneticiler ile halk gerekse halkın kendi arasında sevgiye, saygıya dayanan güzel ve güçlü bir dayanışma vardır. Ne zamanki devlet (veya aile fertleri veya kavmin boyları) güçlenir; artarda kazanılan zaferler ile devlet de halk da zenginleşir; birlik beraberlik bağı zayıflamaya, iç çekişmeler yaşanmaya başlar. Bu tarihin şaşmaz kanunlarından biridir. (Dünya tarihini, İslam tarihini, Türk tarihini bu gözle okursanız sizlerde bu gerçeği göreceksiniz)
Osmanlı devleti kuruluş ve yükseliş dönemlerinde, yukardaki kanuna tabi olarak devlet ve millet bazında çok büyük zaferlere imza atmış, sanat kültür alanında da eşsiz eserler ortaya koymuştur. Lakin daha sonra ki gelişmeler onları lükse, şatafata, dünyaya fazla bağlanma hastalığına sürüklemiştir. İşte o zaman her alanda bozulmalar başlamış, bu durum da O’nu iç kargaşalara sürüklemiştir. Öyle olmuş böyle olmuş en sonunda Balkan Savaşları büyük bir yıkıma neden olmuş, ardından da girilen I. Dünya savaşı ile çöküş tamamlanmıştır.
Gerek Balkan Savaşlarında, gerekse I. Dünya savaşında nüfusunun önemli bir bölümünü (gençlerini, okumuşlarını, üreticilerini) ve önemli topraklarını kaybeden devlet birkaç zafer hariç (Çanakkale, Kütul- Amare) büyük bir hüsran yaşamıştır. 600 yıldan fazla yaşayan, dünyayı 400 sene kadar (o güne kadar görülmemiş, ondan sonrada görülmeyen) bir adalet ve iyilikle yöneten “koca çınarın” yıkılışı henüz hakkıyla anlatılamamıştır.
Milyonlarca insanın şehadeti, milyonlarca metrekare toprağın yitirilişi, onlarca yıla tekabül eden bir hüsranın yaşanmışlıkları; henüz ne hikâye olarak, ne roman olarak, ne sinema olarak, ne tiyatro olarak, ne resim olarak… Ve en önemlisi de tarih olarak yazılmamış, çizilmemiş, çekilmemiş, bestesi yapılmamıştır…Bunları yazarken elbette başta Mehmet Akif Ersoy’un o muhteşem şiirini, “Çanakkale içinde vurdular beni” ve “Eledim eledim höllük eledim” türkülerini unutmuş değilim. ,
BUGÜN ÇANAKKALE ZAFERİNİN 110. YIL DÖNÜMÜ
Bugün Türkiye’de yaşayan T. C. Vatandaşı olan 85 milyondan fazla insan ve dün aynı devletin tebaası olan, aynı devletin bayrağı altında yaşayan ve Çanakkale’de düşmana karşı birlikte savaştığımız Arap kardeşlerimiz, Kürt kardeşlerimiz ve çok uzak diyarlardan (Hindistan’dan Pakistan’dan Endenozya’dan) bize maddi manevi yardımlar gönderen İslam Ümmetinin fertleri…Bugün niçin paramparçalar? Gazze’de Siyonistlere, başka İslam diyarlarında ABD’ ye, Rusya’ya, Çine karşı bir ve beraber olamıyorlar??? Çünkü tespih koptu, taneler dağıldı.
Yazılacak cümle çok, söylenecek söz fazla. Tarihin akışını değiştiren savaşlardan biri olan Çanakkale Savaşlarını hakkıyla öğrenmek, orada yaşananları gerçek yüzü ile bilmek bize ve tüm insanlığa, bugün dünyaya hâkim olan Batı Medeniyetinin! Gerçek yüzünü görme hakikatini sağlayacaktır.
(Bu savaşın en kısa özeti: 3 Kasım 1914’ten itibaren açılan Çanakkale Cephesi’ndeki deniz savaşları şubat 1915’ te artmıştı. Çanakkale Zaferi, 18 Mart 1915'te kazanıldı. İtilaf Devletleri'nin İstanbul'u işgal planını sekteye uğratan ve Rusya'da Çarlık Rejiminin yıkılmasıyla sonuçlandı. Birleşik Krallık (İng.) , Fransa ve Rusya’nın oluşturduğu İtilaf Devletleri, Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti İstanbul’u alarak İstanbul ve Çanakkale boğazlarının kontrolünü ele geçirmek, İtilaf Devletleri’nin güçlü devleti Almanya’nın müttefiklerinden birini, yani Osmanlı’yı savaş dışı bırakmak istiyordu…)
Not: Bu savaş ile ilgili yazılmış en iyi ve üstün şiir Merhum Akif’in yazdığı ‘Çanakkale Şehitlerine adlı şiiridir. Bu zaferle ilgili söylenen ağıtlar ve çok tesirli türküler vardır. Bunlardan şu ikisi çok güzeldir:
a- Çanakkale içinde vurdular beni.
b- Eledim eledim eledim höllük eledim
Bunlardan birer bukleyi sizlerle paylaşıyorum:
1- “…Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer;
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...
Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vâdîlere, sağnak sağnak.
Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
Veriyor yangını, durmuş da açık sînelere,
Sürü hâlinde gezerken sayısız tayyâre.
Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermîler...
Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler!
Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'â mı göğsündeki kat kat îman?
Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
Çünkü te'sis-i İlâhî o metîn istihkâm…”
2- “…Çanakkale içinde vurdular beni
Ölmeden mezara koydular beni
Of gençliğim eyvah
Çanakkale içinde aynalı çarşı
Anne ben gidiyorum düşmana karşı …”
3- “Eledim eledim höllük eledim,
Aynalı beşikte canan bebek beledim.
Büyüttüm besledim asker eyledim,
Gitti de gelmedi canan buna ne çare..”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.