Doz Aşımı Hayatı Zehirler!

Temel bir problem…

Genellikle böyle olur. Hayatımızın her alanını kuşatır.

Bir türlü nerede duracağımızı kestiremeyiz.

Nasıl yürüyeceğimizi, yol alacağımızı ayarlayamadığımız gibi…

Susarız yıllarca…

Kendimizi ifade etmeyiz. Denemeyiz bile… Ne gelirse açarız sînemizi… Siper oluruz. Koruruz. Kollarız. Sahip çıkarız. Olumsuzlukları yok sayarız. Himâye ederiz. Gizleriz. Üzerini örteriz.

Ve gün gelir mızrak çuvala sığmamaya başlar. Biriktirdiklerimiz, özellikle gereksiz biçimde biriktirdiklerimiz artık sığamaz olur kapattığımız yere…

İnfilak eder.

Doz aşılmıştır!

Yıllarca bir çocuk isterler ama nasip olmaz. Pek çok imkânı araştırırlar, bulurlar, denerler.

Sonunda beklenen olur. Hak onlara bir bebek ikram eder.

Titrerler üzerine… Tüm dikkatleri üzerine yoğunlaştırırlar. Hassas davranırlar. Adeta kadife kundaklar içine sararlar.

Meraklarımız vardır. Ne zaman gülecek? Nasıl gülecek? Ne vakit el çırpacak, kime şirinlik yapacak?..

Her şey çocuk üzerinden anlam kazanır. Algı ve ilgi buraya odaklanmıştır. Tüm düzen onun uyku saatine göre düzenlenir. Her istediği yerine getirilir, hiçbir talep reddedilmez.

Yürütülmez bile… Toprak görmez. Her zaman ihtimam gösterilir.

Özel okullar, özel şoförler, yardımcılar vs…

Hayat âdeta o çocuğu mutlu etmek üzere seferber olmuştur.

Çocuk ergenliğe ermiştir… İsyan dönemleri gelmiştir.

Özgürlük kazanılacaktır. Eşikler yükselmiştir. Daha fazla zevk arayışı başlanmıştır.

Söz dinlenmez olmuştur. Saygı sınırları ise aşılmıştır.

Sevgi zehirlenmesi yaşanmış ve sonunda elbirliği ile narsisist bir evlat ortaya çıkarılmıştır..

Doz aşılmıştır!

Doz aşımlarımız sadece bunlarla mı sınırlı dersiniz? Hayır! Ne yazık ki…

Başımız ağrır, geçer deriz. Elimiz kesilir, durur deriz. Borç kapıya dayanır, öderiz şeklinde düşünürüz. Kredi kartları limitini aşarız, günü gelince bakarız deriz.

Kısacası “kervan yolda dizilir” fikrini benimseriz.

Ve çoğunlukla da doz aşılır. İş işten geçer!

Eskiler anlatmaya çalıştığım bu duruma “ifrat/tefrit” derlerdi.

Her iki taraftan doz aşımı diyebiliriz buna. Yani “Aşırı gitmek”…

Saygısızlıkta dozu aşmak nasıl bir sınır ihlaliyse, abartılı ve hak edilmeyen derecede övgüyü saygı kılığına büründürerek yapmak da aynı şekilde bir doz aşımıdır!

Övgüde de, yergide de aşırı gitmek sık yaptığımız doz aşımlarından biridir. Daha düne kadar bal/kaymak olduğumuz, yediğimiz içtiğimizin ayrı gitmediği bir insanla neden birden bire yılların düşmanı gibi oluveririz?

Her ikisi de bir doz aşımı değil midir?

Temizlikte de doz aşımı yaşanabilir. Her gününü sabahtan akşama kadar dip köşe temizlikle geçiren, elinden toz bezini düşürmeyen, eli temizlik malzemeleri tarafından delik deşik olmuş bir ev hanımının bu hali doz aşımı değil midir?

Eve misafir gelmeden günlerce önce temizliğe başlayan, onlar gittikten sonra da aynı şekilde her şeyi döküp yıkayan bir kadında doz aşımında değil midir?

Aynı şekilde hiçbir hijyenik kaygı taşımadan sorumluluğunu aldığı insanların sağlığını düşünmeden yemek yapan kişi de aynı durumda sayılmaz mı?

Eli açık olmak yani cömert davranmak tüm semavi dinlerin bir öğretisi iken gereğinden fazla tutumlu olmak, eldekine kıyamamak, muhtaca el uzatamamak, ihtiyaç sahiplerine destek olamamak bir doz aşımı sayılamaz mı? Tutumlu olmak, iktisatlı olmak gibi önemli bir hayat kuralı bu davranışla cimrilik haline gelmiyor mu?

Aynı şekilde ne varsa evdekini düşünmeden dağıtmak, satıp savmak, geleceği düşünmemek şeklinde ifade edebileceğimiz bir savurganlık da doz aşımı sayılmaz mı? Gereksiz yerlere zevk için müsrifçe harcama yapmak da aynı katagoriye girmez mi?

Eğitimde doz aşımlarımız var… Okullarımızın duvarları gibi eğitimimizde de sorunlar var.

Sağlıkta doz aşımlarımız var. Hastanelerimiz vaktinde gelip çözüm aramayan, ya da hekim önerilerini dinlemeyen pişmanlık yaşayan hastalarla dolup taşıyor.

Anne baba ilişkisinde doz aşımlarımız bulunuyor. Bayramda bile tatili tercih edenlerde gözle görülen bir artış gözleniyor.

Aile hayatında doz aşımları hızla artıyor, boşanmalar bunun göstergesi… Bunu yapmayanlarda sözel şiddet, fiziksel şiddet giderek artıyor…

Teknoloji kullanımında da böyle değil miyiz memleket olarak?

Sevgi de doz aşıyoruz. Nefrette de…

Öfke de doz aşımlarımız var, kendimizi düzgün ifade edemiyoruz.

Doz aşımı konusu önemli… Gelin bu konuda düşünelim…

Her birimizin belirli konularda doz aşımımız var mutlaka… Dümdüz bir insan olamayacağımız âşikardır. Ancak kimi doz aşımlarımız değerlerimizi aşındırabilir.

Hayatımızı riske sokabilir.

Canlar yakabilir, kalpler kırabilir.

Üzüntülere sebebiyet verebilir.

O nedenle her şey dozunda olsun diyelim ve çeki düzen verelim kendimize.

Kıvamında bir hayat yaşamaya gayret edelim.

İyi yazılmış bir yaşam kalsın ardımızda… Baki kalan hoş bir sedamız olsun bu kubbede…

Bu ise makul olmakla mümkün ancak…

Doz aşımı yapmadığımızda hayatımız daha anlamlı olacak.

Doz aşımı sadece madde bağımlılığında zararlıdır diyemeyiz.

Doz aşımları hayatımızı zehirleyebilir.

Dikkat edelim…

HABER NAME/ 51.02.2012 canbolatugur@gmail.com/ https://twitter.com/ugurcanbolat 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
9 Yorum