İNSAN İNSANIN GÖLGESİNİ SEVER

VEFA EN ÇOK KİME YAKIŞIR?

“Eğer bir ağacın gölgesinde bir süre oturursan, onunla aranda bir hukuk oluşmuş demektir. Bunun karşılığı olarak ona bir bardak su vermeden ayrılma. Onun ihtiyacını gider.”(İbn-i Arabi)

***

Burkina Faso’da kaldığım dönemde bir gün yolculuğa çıkacağız. O gün Hristiyan bir şoför gelmiş. Onunla tanıştık ve adama dedim ki; “Biz bugün seninle beraber yolculuk yapacağız. Bizim büyüklerimizden birisi olan ibn- i Arabi isimli bir zat şöyle demiş. Biz de seninle bugün yolculuk yapacağız. Birbirimize hukukumuz geçecek. Bunun için biz dikkatli olacağız” dedim. Adam kafasını arkaya yarım çevirip “Bu sözü söyleyen her kimse büyük adammış ve büyük söz söylemiş” dedi.

img-20230120-114242.jpg

“Vefa nedir?” diye sorulursa “İstanbul’da bir semt” diye soğuk ve bayat bir cevap vermezsiniz değil mi? “En güzel zamanda, en mükemmel insanlığı, karşılık beklemeden göstermektir” derdik sanırım.

Bazı özel isimleri insan unutamaz. Mesela size “sevgi ve eşine sadakat konusunda hayran kaldığımız isim kimdir?” diye sorsam herkesin farklı bir cevabı olabilir. Bu soruyu sorduğumda birçokları bana “Hz Hatice (RA) annemizi” örnek verdiler. Dedim ki; “ona kurban olurum. Ama ben Müsaadenizle başka bir Müslümanı söylemek isterim. O da meşhur Ebu Cehil'in oğlu İkrime’nin (RA) eşi Ümmü Hâkim(RA) gibi bir örnektir.” Burada onun hayat hikâyesine girmeyeceğim. Zira asıl anlatmak istediğim başka bir konudur.

img-20230120-114308.jpg

2006 yılında Manisa'dan Konya'ya tayinimin çıkma ihtimali var. Yaz tatilinde Konya'da bir okulda sınava girdim. Sınav çıkışı yolda benimle beraber aynı okulda sınava girmiş bir öğretmen arkadaşla tanıştık. Ben ona tayin vb. konulardaki serencamımı anlattım. Kendisi İmam Hatip Lisesinde tarih öğretmeniymiş. 10 / 15 dakika kadar beraber yürüdük ve muhabbet ettik. Bu kısa muhabbette “şayet Konya’ya tayinim çıkarsa kızım da sizin okulda lise ikinci sınıfa gelecek” dedim.

Aradan çok da uzun olmayan bir zaman geçti ve tayinim çıktı. Büyük kızım İmam Hatip Lisesi'ne kayıt oldu. Aslında ben o günkü bu diyaloğu unutmuş bile sayılabilirdim. Ancak bir hafta sonra kızım akşam eve gelince “baba bugün senin bir arkadaşın geldi ve beni buldu onunla tanıştık” dedi. İsmini söyledi ama ben zihnimde bu ismi eşleştirmekte zorlandım.

Kızımı arayıp bulan bu öğretmen bundan bir ay kadar önce çarşıda on dakika kadar beraber yürüyüp tanıştığımız tarih öğretmeniymiş. “Babası Manisa’da öğretmen olan ve bu sınıfa yeni gelen kız hanginiz?” diye sormuş. Bulunca da “ben babanın arkadaşıyım. Burada ben varım. Bir sıkıntın olursa bana mutlaka gel” demiş. Bununla da yetinmemiş ve sınıftaki diğer öğrencilere “bu aranıza yaban ellerden gelmiş yeni ve benim için önemli bir dostun kızıdır. Lütfen dışlamayın” diye de uyarmış. Bu bilginin üzerine biz de en kısa zamanda buluştuk. Yeniden tanıştık ve teşekkür ettik.

Arkadan iki kızım daha onun öğrencisi oldu. Hep onun şefkat kanadını hissettiler. Bu sürede bizim de dostluğumuz artarak devam etti. Zaman ilerledi kızlarımın düğününde özel ve vazgeçilmez bir aile dostu olarak katıldı.

Bu kadar mı? Elbette ki değil… Yeni kurulmuş bir okula görevlendirme müdür yardımcısı olarak gittim. Hemen elinde hediyesiyle gelip başarı dileklerini iletti. Sonra Mevlana İmam Hatip Lisesine geçtim gene, ilk ziyaret edenlerden oldu. Yurt dışına gittim, sürekli görüştük. Afrika ve oradaki hayat onun gündeminde oldu.

Nihayet üç gün önce 37 yıl önce mezun olduğum, sonra da üç kızımın yüreğine dokunan okula görevlendirildim. Vefa duygusunun çok özel temsilcisi olan kardeşim gene yanımdaydı. Elinde ne olduğunu söylersem sizlere yetiştirmekte zorlanabilirim. Ancak bizi mutlu eden nokta, onun ne getirdiği değil de ne zaman ve nasıl bir duyguyla geldiğiydi.

Bu günlerde kendisine Allah’tan şifa dilediğim muhterem hocam Ahmet KURHAN’A ait olan ve bizzat kendi ağzından dinleyemediğim bir anekdotu sizinle paylaşsam mutluğumu ve hislerimi daha iyi anlarsınız umarım.

Ahmet hocamın bir arkadaşı bir gazete Ahmet KURHAN’IN bir trafik kazasında vefat ettiğini okuyor. Yıllar önce ona ulaşma imkânı da yok. Arkadaşı buna üzülüyor ve aylarca her gün onun için bir Yasin-i şerif okuyor. Uzun bir süre sonra yolda karşılaşıyorlar. Adam şok oluyor ama yanlışlık için de mutlu oluyor. Bu süre içinde arkadaşı için yaptığını da anlatıyor. Muhterem hocam; “bunu duyunca hem çok sevindim hem de çok mahcup oldum. Ben onun vefat haberini alsam aynısını yapmazdım belki. Ama bana iyi bir ders oldu” diyor.

Her biri de ayrı bir yöntemle vefa hislerini dile getiren tüm dostları unutmadık elbette... Bu defa birisi size ulaştı işte…

Vefa güzel insanlara ayrı bir tonda yakışıyor.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum