Prof. Dr. Yakup CİVELEK

Prof. Dr. Yakup CİVELEK

Konya'da Gönül Fethi: Kelimelerden Kalplere Giden Yol

YHT’ye Binerken

19 Ağustos 2025 sabahı, güneş yavaştan, Gazze’nin acılarıyla dolu dünyamızın aydınlatırken, Ankara YHT Garı'na, Konya’ya bineceğimiz trene, kaçırma endişesi ile koşa koşa ulaştık. Yanımda eşim Gülcan'ın huzurlu gülümsemesi ve kızım Endüstri Mühendisliği son sınıfta okuyan Fatma Sena'nın merak dolu gözleri vardı. Aslında Tüpraş’taki stajı olmasa Kimya Mühendisiliği son sınıfta okuyan, Fatma Sena’nın ikizi Elmas Rana’da gelecekti, ama nasip değilmiş.

Garda beklerken, içimde tatlı bir heyecan, kuvvetli bir merak vardı. Çünkü biliyordum ki, bugün yalnızca bir şehirde buluşmayacak, yıllardır yüzyüze görüş(e)mesek de satırlarla, fotolarıyla tanıdığım dostlarla, gönül dünyasında bir yolculuğa çıkacaktık.

Tren camından bozkırın sonsuzluğa uzanan manzarasına bakarken, içimde tuhaf bir heyecan ve mutluluk dalgası hala devam ediyordu. Dediğim gibi bu, basit bir yolculuk ve buluşma değil; yıllardır yazılarını okuduğum, kalplerine kelimelerle dokunduğum görmediğim dostlarımla buluşma yolculuğuydu. Kendi kendime "işte bu sözün, kelimenin gücü," diye fısıldadım. Nasıl bir güç ki, " okyanusların ötesinden, şehirlerin, yer kürenin farklı mekanlarından insanları bir araya getirebiliyor."

Konya'ya ayak bastığımızda, şehrin manevi havası hemen içime işledi. Hz. Mevlânâ'nın o meşhur daveti, sanki bize yol gösteriyordu. Buluşma noktamız olan Tavus Baba Kafe'ye ulaştığımızda, bahçenin serin havası ve kuş cıvıltıları, gönlümüzdeki heyecanı huzura çevirdi. Daha içeri girmeden, yüzlerdeki tebessümden anladım ki, burası bir toplantı mekânı değil, bir aile yuvasıydı.

Konya’dayız

Tren Garından inince bizi ünvanlı ama son derece mütevazi bir insan bizi karşıladı: Prof. Dr. Mehmet Karalı. Prof. Karalı Necmettin Erbakan Üniversitesi Mühendislik Fakültesi. Mekatronik Mühendisliği bölümünde öğretim üyesi. Mehmet hocamla güne maneviyatla başlayalım, bereketlendirelim dedik ve Mevlanının yanındaki Rumi Ötel’de habername.com sahibi ve Genel Yayın Koordinatörü Kemal Bozkurt Bey ve mahdumu ABD’de Üniversitede işletme okuyan Mustafa Bozkurt’u alarak, Hz Mevlana’yı ziyaret ettik, iki rekat namaz kıldık ve günümüzü bereketlendirecek manevi adımı attık

Yayın yönetmenimiz Kemal bey gerçekten nev’i şahsına münhasır bir insan. Bunda benim Rizeli hemşehrim olmasının oranı büyük ama ne kadar tahminini size bırakayım. Bir de ara cümle ifade etmek zorunlu oldu. Kemal beyle ilgili şimdi yazdıklarım ve daha sonrakiler asla yanlış anlaşılmasın, bir övgü benzeri ifadeler değildir. Benzeri ifadeleri toplantı esnasında hiç bir beklenti ve hesabı olmadan konuşan tüm katılımcılardan duyunca, tespit ve değerlendirmelerimde haklı olduğumu anladım. Kemal bey bir gün öncesinden Mehmet hocamla görüşmüş ve bizi gardan alması için plan yapmış. İşte sevk ve idare, yöneticilik becerisi bu. Sevgili genel yayın yönetmeni hemşerimin, ayrıca toplantıyı yönetmesinde de gösterdiği sevk ve idare konusunda dirayet ve firasetini yakından müşahade etme imkan ve fırsatını verdi hamdolsun.

Mehmet hocamla arabada yaptığımız sohbet, onun bir mühendis olması ve mekatronik alanındaki uzmanlığı kadar, sosyal bilimlere olan derin vukufiyetini gösterdi ve insan olarak derinliği ve samimiyetiyle de beni büyüledi. Zihnimi açan sözleri, gönlüme dokundu; onunla tanışmak, bugüne kadar aldığım en kıymetli hediyelerden biri gibiydi.

Kahvaltıda Kimler ve Kimler

Masaya oturduğumda, her yüz bana bir yazı, bir fikir, bir sohbet anısı anımsattı. Uzun süredir tanışıyormuş gibi sıcak bir sohbete başladık. Yazar dostlar, editörler, akademisyenler... Hepsi aynı gaye için bir araya gelmişti: İyiliği, doğruyu ve güzeli yaymak. Eşim Gülcan, kadın yazarlarımızın oluşturduğu samimi çemberde kısa sürede kaynaştı. Kızım Fatma Sena ise, gözleri parlayarak konuşmaları dinliyor, bu anın kendisi için de ne kadar anlamlı olduğunu gösteriyordu. Babasının sadece bir "yazar" olmadığını, aynı zamanda büyük ve güzel bir ailenin parçası olduğunu canlı canlı görüyordu.

“HN Konya Breakfast” adıyla Konya’nın nezih mekânlarından Konya Büyükşehir Belediyesine ait Meram Tavus Baba Kafe’de yapacağımız mekana ulaştığımızda, masada oturan hemen herkesle ilk defa yüz yüze tanışıyordum. Genel Yayın Koordinatörümüz Kemal Bey ile yıllardır telefonda görüşmemize rağmen ilk defa onunla karşılaşmak ayrı bir heyecandı. Kemal beyin mütevazı ve samimi anlatımında, bir internet sitesinin nasıl bir "gönül mektebine" dönüştüğünü bir kez daha anladım. O gün, masanın etrafındaki herkesin sözlerine değer vermesi, birbirini can kulağıyla dinlemesi beni çok etkiledi. İşte gerçek kardeşlik buydu; kendi sesini duyurmak yerine, diğerinin sesini işitmeye gayret etmek…

Sohbet sırasında, yıllar öncesinde Mısır’da birlikte çalıştığım, Arap dili ve edebiyatında değerli bir hoca ve dostum olan Prof. Dr. Ahmet Kazım Ürün Bey ile karşılaşmak ise bambaşka bir mutluluktu. 1985-1986 yıllarında Mısır’ı altını üstüne getirdiğimiz anılar bir anda gözümün önünde canlandı. Bu buluşmada hem geçmişin tatlı hatıraları yeniden yaşandı, hem de yıllar sonra birbirimize duyduğumuz saygı ve hayranlık pekişti.

Toplantıda Kemal Bey’in idaresi ve sevgi dolu yönlendirmeleri her adımda hissediliyordu. Hatta Ahmet Kazım Bey, Kemal Bey’in lisans yıllarında Selçuk Üniversitesi Doğu Dilleri bölümünde nasıl özenle bir yıllık hazırladığını, hem akademik hem maddi zorluklara rağmen liderlik ettiği çalışmaları anlattı. O yıllığın yarısından fazlasının reklamla desteklendiğini ve bunun hem değerli bir eser ortaya çıkarmak hem de gelir sağlamak için nasıl kullanıldığını öğrenmek, Kemal Bey’in vizyonunu bir kez daha gözler önüne serdi.

Kahvaltı, sohbetler ve anı paylaşımı sırasında, gönüllerin ne denli bir araya gelebileceğini, mekanların ve zamanın aslında ikinci planda kaldığını bir kez daha gördüm. Herkesin birbirini dikkatle dinlediği, sözlerin önemsendiği ve tebessümlerin gönülden olduğu bir ortam vardı. Bu, sadece bir kahvaltı veya toplantı değildi; hatıraların, tecrübelerin ve gönül bağlarının paylaşıldığı bir günün ta kendisiydi.

Bir köşe yazısı çerçevesinde, isim isim ve ayrıntılarıyla zikredemesek de, her biri bir pırlanta ve bir inci olan katılımcılar, kendilerini tanıtırken, sadece tanıtım değil, gönül dünyalarını da bize açtılar Kemal beyin her konuşmacının ardından yaptığı ve konuşmacıyı daha da sevmemize ve içimizde sıcak bir his bırakmasına yol açan açıklamaları da çok anlamlıydı.

Kimler yoktu ki kahvaltıda…

“Kabadayı” soyadına rağmen bildiğimizin aksine nezaket ve zerafette kabadayı” olan şaire-yazar Fatma Çetin Kabadayı’nın, “Ben kimim ki… Sizlerin yanında neyimden bahsedeyim,” diyerek tevazunun zirvesini bize göstermesi, yeni yayımlanan “Gönül Kazası” adlı şiir kitabını imzalayarak katılımcılara hediye etmesi üzerine söz söylemek ziyade olur.

Dünya çapında takke imalatçısı ve ABD’ye takke ihracı lideri bir firmanın sahibi Ali Soylu, akademisyen olmasa da akademisyenlerden daha akademik yazılar kalem alan, Muammer Yalçın bey, Beş yıl süresince Türk mutfağını, yemek tadını Burkina Faso’ya tanıtan Burgina Faso’luların gönlünü sadece yemekleriyle değil, tevazu ve samimiyetiyle fetheden Haşim Akın öğretmenimiz, Kemal Beyin 90 yıllarda Selçuk Üniversitesinden arkadaşı Sadrettin Başkürkçü, Avrupa doğup, okumasına rağmen,nerdeyse iki elin parmakları kadar yabancı dil bilen, adı gibi nadide bir elmas olan genç hanımefendi Merve Elmas ve tabi ki Kemal beyin ısrarla ve önemli vurguladığı, habernemenin varlığının direği, habername’ye hosting ve yazılım hizmeti sunan, kıymetli bir aile, CM Bilişim sahipleri Aydın ailesi Mehmet Emin Bey ve Canan Hanımefendi..


Kahvaltının sonunda, Ehli Sünnet Âlimler Birliği Başkanı Prof. Dr. Orhan Çeker hocamızın duası, buluşmamıza manevi bir mühür vurdu. O an, eşimle ve kızımla aynı masada, aynı duaya "Amin" derken, bu buluşmanın sadece profesyonel bir etkinlikten çok, manevi bir fetih hareketi olduğunu anladım. Gönüllerin, kalplerin fethi... İşte habername.com'un asıl amacı buydu.

Ankaraya Dönüş ve Ayrılış Hüznü

Ankara'ya dönüş yolunda, yorgunluk hissetmiyordum. Kalbim huzurla doluydu. Fatma Sena, "Baba, yine gelelim olur mu?" diye sorduğunda, bu buluşmanın sadece benim değil, tüm ailemin gönlüne dokunduğunu anladım.

Gerçekten de, bazen en anlamlı anlar, hiç beklemediğimiz yerlerde karşımıza çıkar ve o anlar, hayat boyu sürecek izler bırakır. Konya’da yaşadığımız bu gün, gönüllerin fethinin, samimiyetin ve paylaşmanın en güzel örneği olarak hafızamızda yaşayacak.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum