Hakkı ERÇETİN

Hakkı ERÇETİN

Mıstil Dede

 

Çocukluk hatıralarımda önemli bir yeri olan şahsiyetlerden biri de Mıstil Dede'dir. Gerçek adı "Mustafa"dır. Ancak alçak boylu ve yapıdan nasipsiz olduğu için daha çocukluğunda "Mıstil" diye çağırılırmış. Bu sebepten dolayı adı "Mıstil" olarak kalmış. Hatta sülale lakabı olarak halen kullanılmaktadır. Mıstil Dede'den gelenlerin oluşturduğu sülaleye "Mıstiller" deniyor.

Mıstil dede 1.60 boylarında zayıfça birisiydi. Yürürken ellerini arkadan bağlar ve hafifçe kamburunu çıkartırdı. Bu hareketi onu olduğundan daha da küçük gösterirdi. Genellikle ağır adımlarla yürürdü. Ancak gerektiği zaman kendisinden beklenmeyecek bir şekilde hızlı koşardı. Halihazırda hayatta olan oğlu Selahattin agayı görünce babasını hatırlarım. Selahattin aganın lakabı da "Cabık Ali"dir.

Mıstil dede bizim mahallenin biraz ötesinde yer alan harmanlık mahallesinde otururdu. Ancak kahvehaneye gitmek için her gün bizim evin yanından geçmek zorundaydı. Biz, bizim mahalle çocukları olarak Mıstil dedenin geldiğini görünce sevinir ve oyun düzeni alırdık. Yanımıza gelince hep bir ağızdan "Mıstil dede bizi oynatsana" diye bağırmaya başlardık. Mıstil dedenin bu talebimizi geri çevirdiği vaki değildir. Genellikle onun etrafında halka olurduk. Mıstil dede sol elini yumruk yapıp sağ elinin parmaklarıyla sol elinin parmak aralarına vurarak ritim tutardı ve hemen arkasından bizim oyun havasının sözlerine başlardı.

Alelika cav cav, alelika cav cav

Anası da çepiş babası da teke

Ninesi de inek dedesi de öküz

Halası da manda amcası da camış

Alelika cav cav, alelika cav cav

Şeklinde uzayıp giden ve bütün sülalemizi hayvan yaparak kendisine has melodisiyle şarkısını söylerdi. Biz de bu melodiyle en kıvrak şekilde oyunumuzu oynardık. Ancak sözlerden kimse üzerine alınmazdı. Mıstil dede de gönlünü eğleyince o meşhur oyunu bitirme sözünü söylerdi; "Kaçın çocuklar ayı geliyor!"

Hepimiz bilirdik ki ayı falan gelmiyor ancak hepimiz dağılıp bir köşeye saklanırdık ve böylece oyun biterdi.

Bu oyun neredeyse her gün tekrar ederdi. Mıstil dedenin bu talebimizi geri çevirdiğini asla hatırlamam. Kendi keyfine göre uzun veya kısa tutardı ama mutlaka karşılık verirdi.

Mıstil dede ufak tefek birisiydi ancak gençliğinde civa gibi bir delikanlı olduğu rivayet olunur. Hatta o dönemde baktığı arılarından aldığı balı yediği zaman kışın buzu kırıp gölde yıkanırdı diye anlatırlardı.

O dönemde henüz Devlet-i Âli dönemi olduğu için bizim Trakya'da rum köyü çokça idi. Bizim köyün yakınında yer alan bir rum köyünde namlı bir rum pehlivan varmış. Adı da Yorgo imiş. Bizim Mıstil dede o zamanlar genç ve pek atak imiş. Sohbet esnasında hep "ben bu Yorgo pelvanı yenerim arkadaş" deyip dururmuş.

Mıstil dede ve birkaç arkadaşı harman zamanı bir yaz günü komşu rum köyüne gitmişler. Köyün girişindeki harman yerinde çalışan Yorgo pelvanı görürler ve hemen yanına giderler.

-Kolay gelsin Yorgo efendi

-Sağolun vre

-Yorgo pelvan, bizim bu kızan seninle güleş tutumak ister beya

-Hangisi?

-Te bu Mıstil beya

-Vre elimde kalır ölür bu

-Olsun, o razıdır beya

-Olmaz efendiler vre

Mıstil dede güreş sonucu bir olumsuzluk olması halinde hiçbir şikayeti olmayacağına dair kat'i taahhütte bulunup rum pelvanı "güleş tutmaya" ikna eder.

Yorgo pelvan bizimkini ufak tefek görünce pek küçümser ama bu konuda biraz yanılmıştır. Mıstil dede ufak tefektir ama civa gibidir mübarek. Güreşe başlayınca bir o tarafa zıplar bir bu tarafa zıplar ve Yorgo pelvan bunu bir türlü yakalayamaz. Mıstil dede zannedersin ki Amr Ayyar[1]. Yorgonun etrafında pervane gibi dönüp durur. Bu hareketlerden başı dönen Yorgo pelvanı Mıstil dede bir punduna getirip harman yerindeki tınazlardan birine yıkar. Köylü olanlar bilir. Eskiden insan gücüyle iş görüldüğünden harman yapmak epey zaman alırdı. Bu sebepten harman yerindeki mahsule hayvanlar zarar vermesin diye çalı tabir ettiğimiz bitkilerle kaplanırdı. Bu kaplama işi bol çalı ile yapılırdı. İşte çalılarla kaplı böyle bir tınazın üstüne düşünce Yorgo pelvan kalkamaz. Çünkü elini ayağını nereye koysa orada çalılar vardır ve canını yakmaktadır. Diğer taraftan da Mıstil dede bastırmaktadır. Canı yanan Yorgo pelvan pes edip yenilgiyi kabul eder ve böylece Mıstil dede de sözünü yerine getirmiş olur.

Mıstil dedemiz böyle birisiydi işte. Son söz olarak onun tekerlemesini söyleyelim.

Alelika cav cav, alelika cav cav

Anası da çepiş babası da teke..

Allah senden razı olsun Mıstil dede.

 

 

 

 

hercetin39@gmail.com

     

 


[1] Amr Ayyar için bknz Sahipkıran nam-ı diğer Hamzaname-Hasan Aycın

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.