Raif MEDETOĞLU

Raif MEDETOĞLU

Rahmet Peygamberi ve Modern Zamanın Merhamet Krizi

İnsanlığın kalbinde bir soğuma var.
Teknoloji büyüdükçe, gönüller küçülüyor. İletişim artıyor ama insanlar birbirine uzaklaşıyor. Her şeyin hızlandığı bu çağda, en yavaşlayan duygu merhamet oldu. Oysa merhamet, insana insanlığını hatırlatan en yüce duygudur. Ve işte bu duygunun en kâmil örneği, Rahmet Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s.)’dir.

Kur’an, onu “Âlemlere rahmet olarak gönderdik” (Enbiyâ 21/107) diye tanımlar. Bu ayet, yalnızca bir sıfat değil, insanlığın kurtuluş reçetesidir. Çünkü onun rahmeti sadece Müslümanlara değil, bütün insanlığa, hatta hayvanlara ve tabiatın her zerresine yayılmıştır.

O’nun rahmeti, sadece gözyaşı değil, adalet, vicdan ve sorumluluk bilincidir.
Yetimin başını okşamak kadar, mazluma sahip çıkmak; düşmanına bile kin gütmemek kadar, kötülüğü iyilikle savmaktır. Resûlullah (s.a.s.), kendisine taş atanları beddua ile değil, dua ile karşılamış; savaşta bile kalpleri kazanmayı, galibiyetin üstünde tutmuştur.

Bugünün insanıysa, bilgiyle donanmış ama kalben yoksullaşmıştır.
Reklamlar tebessüm satar, ama gönüller boş kalır. Haberler şiddetle dolar, merhamet haber değildir artık.
Savaşlar, çıkarlar, menfaatler… Ve bütün bunların ortasında, sessizce tükenen bir şey: insan kalbi.

Risale-i Nur, bu kalp kuraklığını çok veciz bir şekilde teşhis eder:

“Şefkat, hakikî imanın bir neticesidir; şefkatsiz bir kalp, iman nurundan mahrum kalmıştır.”

Demek ki merhamet, sadece bir duygu değil, imanın bir tezahürüdür.
Bir toplum imanla yaşar ama merhameti kaybederse, ruhunu yitirir.
Bediüzzaman’a göre Resûlullah’ın en belirgin özelliği, “şefkat-i kübrâ” yani en büyük merhamettir. O merhamet, günahkâra değil günaha düşmana olur; insanı hor görmez, hatasını düzeltmeye çağırır.

Modern çağın en büyük krizi, merhameti duygusallık zannetmesidir.
Oysa merhamet, bir şuur halidir; hakkı gözetmek, zulme karşı durmak, başkasının acısını kendi yüreğinde hissetmektir.
İşte Resûlullah (s.a.s.) tam da bunu yapmıştır: İnsanlığın acısını kendi kalbinde taşımıştır.
Kur’an, onun bu hâlini şöyle anlatır:

“Size bir peygamber geldi ki, sizin sıkıntıya düşmeniz ona ağır gelir; o size çok düşkündür, müminlere karşı çok şefkatli, çok merhametlidir.” (Tevbe 9/128)


Bugün bize düşen, bu rahmetin izini yeniden bulmaktır.
Eğer merhamet geri dönerse, insanlık da dirilecektir. Çünkü Peygamber’in yolunda yürüyen bir kalp, kimseyi dışlamaz, kimseyi incitmez.
Ve belki de çağın bütün karanlıklarına rağmen, hâlâ bir umut ışığı vardır:
Rahmet Peygamberi’nin izinde giderek yeniden merhamet medeniyetini kurmak büyük bir hizmeti netice verecektir...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.