Sadeleşmek Odaklanmak Hesap Vermek

“Dünyada görmek istediğin değişimin parçası ol.” / Prison Break’2005

Atalarımızdan kalma “Ehemmi mühimme tercih etmek” diye harika bir deyim var. Mühim önemli demek, ehem en önemli anlamındadır. “Bir şeye karar verirken, bir işi yaparken daha önemli/en önemli olana öncelik vermek gerekir” manasında kullanılan bir tabir… Olması gereken budur ama arzularımız, çıkarlarımız, keyfi yaklaşımımız, gösteriş merakımız bir türlü yakamızı bırakmaz. Başkaları için yaşarken kendimiz için yaşamayı beceremeyiz, sorumluluklarımızı yerine getirmek dururken gamsızlıkla öteler dururuz. Mesela çocuklarımızın okul başarısı mı önemlidir, yoksa ahlaki erdemleri kazanma düzeyleri mi? Teoride bu soruya çoğunluk “elbette önce ahlak” cevabını verir; oysa pratik hayata baktığımızda tercihlerin hiç de beyan edildiği gibi olmadığını yaygın olarak görürüz.

Bir yakınımın küçük yaşta çocuğunda tedavisi zor ciddi bir hastalık peyda oldu. Ona dedim ki, “hayatında önemli şeyleri bile geriye at; çocuğuna konsantre ol ve ilk sıraya koy; akışına bırakırsan ileride ailenizi çok büyük sıkıntılar bekliyor olacak, bu kaçınılmaz. Dükkanında çeşitli ürünler satan bir esnaf arkadaşımı ziyaret etmiştim; işlerinin yoğunluğun olmasına rağmen kazancın az, içinin huzursuz olduğundan yakındı. Hakikaten çok çaba sarf etmesine rağmen durumun vahameti yüzünden anlaşılıyordu. Ben senin yerinde olsam “hangi ürünlerden daha pratik para kazanıyorsam, hangi ürünlerin sermaye geri dönüşü daha hızlı oluyorsa onların ticaretine ağırlık verirdim… Ticari hayatını sadeleştir, belirli ürünlere yoğunlaş, kafan salim olsun” dediğimi hatırlıyorum; sözümü tutmuştu, akşam kafasını daha rahat yastığa koyduğunu duydum.

Hayatı sadeleştirmek bize önemli şeyler için odaklanma imkânı sunacak. Birçok olayla ilgilenmek, birçok görevi eş zamanlı yapmaya çalışmak (çoklu görev/multitasking) daha önceki dönemlerde çok övülen bir şeyken şimdilerde bunun toplam başarı için hiçte istenen bir tercih olmadığı ortaya çıktı. Belirli işlere, belirli görevlere, en önemli kişilere odaklanmadığımızda her iş yarım, her hizmet kusurlu, her ürün ayıplı, bizden medet uman herkes ihtiyaçlı kalmaya devam ediyor. Ancak bu İngilizcede geçen versatility/ çok yönlülük ile karıştırılmasın. İstişare mekanizmalarında aranan profilin uzmanlık alanı yanında versatil/ çok yönlü kişiler olduğunu söylemeye hacet yok. Bu özellik, birden fazla alanda uzmanlığının bulunması yanında kişilere, olaylara ve fikirlere farklı yönlerden bakabilen nadir şahıslara yakıştırılan bir sıfat.

Ticaretle uğraşan bir kişi, işini sadeleştirdiği vakit ana ürün veya hizmetin kalitesinin, dayanıklılığının, ambalajının, sunum güzelliğinin artması için gerekli zamanı otomatik olarak elde etmiş olacaktır.

Her şeyden önce bu tercih, hizmet alanıyla ilgili gerekli olan konsantrasyon (odaklanma) ve işin hakkını vermek suretiyle yasal yönden hesap verilebilirliğin huzurunu bize kazandıracaktır. Bu kazanımı elde edenlerin bir iç huzuru yakaladıklarını ve üzerlerindeki dinginliği kolayca fark edebiliriz.

Sivil toplum kuruluşlarının cemiyet hayatı için önemi malumlarınızdır. Ancak bunlar içinde bir çok faaliyet alanıyla aynı anda ilgilenenlerin gözle görülür ve ölçülebilir bir başarısından söz edilmezken, konjonktürel olarak belirli hizmet alanlarına yoğunlaşan organizasyonların odaklanmaktan kaynaklanan bir kalite yakalayıp, muazzam başarılara imza attıkları görülmüştür. Misyon ve vizyona uygun bir stratejik planı olanlar, bu planın ana amaç ve faaliyet alanlarından ayrılmadıklarında mutlu sonları yaşamışlardır.

Yakın zamanda yaşadığımız büyük afet beni, önemsizleri eleyip önemli olanlara odaklanmanın akıllıca olduğu fikri üzerinde düşünmeye sevk etti. Sade hayat! Son zamanlarda bu yaşam biçimi, bizleri gereksiz olan şeylerden, fazlalıklardan, lüzumsuz olandan, hayatı zorlaştıran kaostan kurtaran trend bir hayat tarzı olarak arzı endam ediyor. Bazıları bunu basitçe “minimalist yaşam” deyip sempatik bir seviyeye indirse bile benim gözümde, dayatılan kapitalist tüketim dünyasına göre saygıyı hak eden bir tercihtir. Ancak benim asıl olarak önemsediğim; yapılacak işlerin, zaman ayırılacak kişilerin, girişilecek faaliyetlerin ve hatta okunacak kitapların bir ehem mühim sıralamasıyla elendiği sadeleştirilmiş hayattır. Çünkü yastığa kafamı rahat koyacağım bir ruh haline ancak böyle yaparsam kavuşabileceğimi görebiliyorum…

Amerikan filmlerinde çok kez karşılaştığımız bir diyalog vardır: “Bak ahbap, vergisini ödeyen bir Amerikan vatandaşıyım ben; bütün işlerim yasaldır benim…” İster işlerin yasal boyutta yürütülmesi olsun, ister mali yönden gönül rahatlığı içinde denetime açık halde bulunmak olsun “daima hesap verebilir durumda olmak” kişilerde özgüveni, toplumda ise güvenlik duygusunu yaygınlaştırır. Bunun sağladığı “iç huzuru” halinin toplumsal bünyeyi sarıp sarmalaması ne kadar da önemlidir. Önemsemediğimiz, ötelediğimiz, ikinci plana attığımız yükümlülük ve aslî görevler, dışa yansıtmasak da bizi içten içe kemirir, huzursuz eder.

Hayatı sadeleştirmek, odaklanabilmek, ölçülebilir ve hesap verebilir olmak bize sadece maddi kazanç sağlamaz. Sahip olduklarımızın farkındalığı, huzursuzluk (kaynağı doyumsuzluk girdabın)dan kurtulmak, hürriyetin tadına varmak, zaman tasarrufu gibi kazanımlar sağlayan basit ama cesurca bir tercihtir.

Lüzumsuzları çıkar, yaşamı sadeleştir, kıymetli olana konsantre ol... Vakit dar, ömür kısa…

*Bu yazıyı beğendiyseniz paylaşıp daha çok kişinin istifadesine vesile olabilirsiniz. Teşekkürler…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.