Muammer YALÇIN
YENİ EĞİTİM YILINA MERHABA: BİLGİYLE KANATLANMAK, RUHLA YÜKSELMEK
Okulların kapıları yeniden açıldı. Sınıflar çocukların sesleriyle, koridorlar umut ve heyecanla dolmaya başladı. Yeni bir eğitim yılına girerken hepimizin gönlünde aynı dua var: Bu yıl öğrencilerimize kolaylık, öğretmenlerimize güç, velilerimize sabır ve ferahlık getirsin.
Eğitim üzerine konuşurken çoğunlukla sınavlardan, başarı sıralarından, ders programlarından ya da teknolojik imkânlardan söz ediyoruz. Oysa insanı yalnızca bu veriler üzerinden değerlendirmek eksik bir bakış açısıdır. İnsanın gelişimi iki yönlüdür: Bir tarafta dünyaya dönük olan bilgi, beceri ve sportif faaliyetler; diğer tarafta ise ruha dönük olan değerler, anlam arayışı ve içsel denge. İnsanın yükselmesi için her iki yönün de birlikte beslenmesi gerekir. Tek kanadıyla uçmaya çalışan kuş, ne kadar çırpınsa da yükselemez.
Bilgi, Akıl ve Ruhun Denge Noktası
Eğitimin üç temel boyutunu şöyle özetleyebiliriz:
- Bilgi, bireyi donatır; ona yolunu bulması için araçlar sunar.
- Akıl sağlığı, bireyi dengeler; bilgiyi doğru kullanma yeteneğini kazandırır.
- Ruh sağlığı, bireyi yüceltir; hayatı bir bütün olarak anlamlandırmasını sağlar.
Bu üç sacayağı, insanı gerçek anlamda yetiştirmenin temelidir. Bilginin yokluğu cehaleti, ruhsal dengenin yokluğu ise anlam boşluğunu doğurur. Ne var ki günümüzde eğitim sistemleri daha çok ilk ikisine odaklanmakta, ruhsal gelişim alanını çoğunlukla ihmal etmektedir.
Bugün dünya ölçeğinde en yaygın sorunlardan biri, başarıya odaklanmış ama anlamı kaybetmiş bireylerdir. Kaygı bozuklukları, yönsüzlük, tatminsizlik… Bunlar sadece akademik yoğunluğun değil, ruhu ihmal eden bir eğitimin ürünleridir.
Ruhun Eğitimi Neden Gerekli?
Çocuklarımızın yalnızca ne bildiği değil ne hissettiği de önemlidir. Yalnızca neye ulaştığı değil, neye yöneldiği de belirleyicidir. Derslerin arasına sıkıştırılmış birkaç rehberlik saati, öğrencinin ruhsal dünyasını beslemeye yetmez. Değerler eğitimi, empati, sabır, şükür, tevekkül gibi kavramlar derslerin ruhuna işlenmelidir.
Ruh eğitimi denildiğinde bazılarının zihninde soyut bir alan canlansa da aslında bu konu son derece somuttur. Çünkü ruhsal denge, öğrencinin motivasyonuna, özgüvenine, iletişim becerisine ve hayata bakışına doğrudan yansır. Kendini tanıyan, duygularını yönetebilen, değerleriyle barışık bir öğrenci yalnızca başarılı değil; aynı zamanda mutlu, üretken ve faydalı bir birey olur.
Yeni Eğitim Yılında Yeni Sorumluluklar
Yeni eğitim yılı, hepimiz için taze bir başlangıçtır. Bu noktada üç kesime özel sorumluluk düşüyor:
- Öğretmenler, yalnızca bilgiyi aktaran değil; öğrencinin kalbine dokunan, onun içsel yolculuğuna rehberlik eden kişiler olmalıdır. Dersin içeriği kadar, dersin ruhu da önemlidir.
- Veliler, başarıyı sadece notlarla ve karneyle değil; çocuğun ahlaki, insani ve manevi gelişimiyle ölçmelidir. Notlar gelip geçicidir; ama karakter ve değerler ömür boyu kalıcıdır.
- Eğitim yöneticileri ise müfredatı yeniden düşünmelidir. Akademik kazanımlar elbette önemlidir; ancak bunların yanına insani, ahlaki ve ruhsal gelişimi destekleyen içerikler eklenmedikçe eğitim eksik kalacaktır.
Eğitim Bir Yolculuktur
Eğitim, yalnızca sınavlara hazırlık değil; hayata, kendine ve Yaradan’a hazırlıktır. Bu nedenle her ders bir pencere, her öğretmen bir rehber, her okul günü bir dua gibi yaşanmalıdır. Çünkü eğitim, sadece geleceği inşa etmek değil; aynı zamanda bugünü anlamla yoğurmaktır.
Yeni yılın dileği budur: Çocuklarımızın hem dünyaya hem ahirete dair donanımlarını artıracak bir sefer olsun. Bilgiyle kanatlanan, ruhla yükselen nesiller yetişsin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.