Erhan BAĞ
Zamanın Kıblesi: Hicrî Yılbaşı
Zamanın Kıblesi: Hicrî Yılbaşı
Hicrî takvimin başlangıcı yeni Hicrî yılbaşı yaklaşıyor … Öncelikle anlam dünyamız için bir soruyla başlamak isterim: Hicri Yılbaşı bizim için ne ifade ediyor? “Yeni bir takvim başlangıcını mı, niyetlerin düzenlenip yenilenmesini mi?”
Hicrî takvim, İslâm dünyasında kullanılan ve başlangıç olarak Hz. Peygamber’in (sav) Mekke’den Medine’ye hicretini esas alan ay takvimidir. Zaten "Hicrî" kelimesinin de kaynağı bu hicret (göç) olayıdır. Başlangıcı Hicret olan bu takvim, aslında sadece bir yer değişikliği değil, bir duruş değişikliğinin zaman çizelgesidir. Bugün de bizden istenen tam olarak budur. Mekke’si “tutsaklık ve tüketim” olan fertler, Medine’si “hürriyet ve huzur” olan bir topluma doğru hicret etmeli…
Hicrî takvim, Müslümanlar için sadece bir zaman ölçme aracı değil, aynı zamanda ibadetlerin, özel günlerin ve sosyal düzenin de temelidir. Ramazan orucu, Kurban Bayramı, Zekât, Hac ibadeti, Aşura, Mevlid, Kandil geceleri gibi tüm ibadet ve dini günler Hicrî takvime göre belirlenir. Bu takvim, bireysel ibadet takibinden toplumsal organizasyona kadar bütün İslâmî hayatın ritmini belirler.
Hicrî takvimle zaman, sadece ölçülen değil; anlam verilen bir varlık hâline gelir. Dünya küresel dijital saatlerle senkronize olurken, Müslümanın kalbi ayın döngüsünde kendine has, ayrı ve özel bir ritim bulur. Bu bakımdan Hicrî yılbaşı, sıradan bir tarihten ibaret değil; bir “zaman fıkhı” hatırlatmasıdır. Modern bireyin zamanı plansızca tükettiren “miladi refleksleri” karşısında, Hicrî Takvim bizi “ne uğruna” yaşadığımızı tekrar düşünmeye çağırır.
Batı düşüncesi zamanı genellikle “ölçülebilir bir çizgi” (nicelik) olarak tanımlar ama “İslami düşüncede zaman bir emanettir.”Her anın içinde bir anlam saklıdır. Hicrî yılbaşı bu farkındalığı yeniden canlandırır…Ve Hicri yılbaşı bir muhasebe fırsatıdır… Düşünüp, yeniden niyetlerin tashih edileceği mükemmel bir fırsat! Durup bir etrafa ve içimize bir bakalım, yeni fırsatları görebilelim diye…
Allah’ın Ayı Muharrem ile başlayan “Hicrî yılbaşı” sadece bir takvim başlangıcı değil, zamanla yeniden ahitleşme fırsatıdır. Zamanı sadece ölçülen bir nesne değil, emanet olarak gören Müslüman için bu dönem; geçmişin muhasebesini, bugünün niyetini ve geleceğin planını yeniden şekillendirme imkânına dönüşecek bir kampanya başlangıcı gibidir… Yeni bir hicrî yıl, her şeyin yeniden başlayabileceğini; tövbenin, tazelenmenin ve ıslahın kapılarının ardına kadar aralanmış olduğunu hatırlatır müminlere.
Hz. Peygamber (sav), hicretiyle hem zulümden ve dinin özgürce yaşanamadığı ortamdan uzaklaşmış hem de bir medeniyet inşasına başlamıştır. Yeryüzünde Allah’ın Halifesi olarak dolaşması gereken bizler 1447 Hicrî yılına girerken bireysel, ailevi, sosyal, ekonomik, siyasal, kültürel ve sanal alanlarda hangi "hicret" planını yapıyoruz?
Bugünün hicreti ancak; yalandan hakikate, konfordan gayrete, gösterişten tevazua, ifsattan ıslaha yönelmek olabilir. TikTok akımlarından Kur’an akışına, takipçi sayısından takvaya,tüketici zihniyetten sadelik ve kanaate doğru bir yöneliş...Kalplerin hicreti iyi niyete, eylemlerin hicreti ahlaka, toplumun hicreti adalete yönelmekle mümkün olur. Zamanın dirilmesiinsanın dirilmesiyle olur; insan dirildikçe toplum dirilir ve arınır.Hicri Yılbaşı kişisel ve toplumsal diriliştir!
Günümüzde bir müslüman, ekran başında saatler harcarken; çocuklarıyla geçirebildiği nitelikli zaman ne kadardır? Dijital dünyada geçen saatlerde gönüllere kaç kişiye ne kadar umut taşınabilirdi? Sanal dünyada ve boş arayışlarda oyalandığı zamanlarda şahsi eğitim ve gelişimi için kaç bin sayfa kitap okuyabilir, bu bilgisiyle kaç kişiye faydalı olabilirdi? Kâmil müminlik göstergesi olarak kaç gönülde sevgimiz doğdu? Hicrî yılbaşı, müslümanı kendisine bu soruları sormaya davet eder. Yıllar akıp gidiyor ama bizim için her an, her dakika, her gün, her ay ve her yıl neyi doğuruyor? Yeni bir yıl başı bizim için ne anlam ifade ediyor?
Günümüz Müslümanının yakalandığı en büyük tuzaklardan biri şudur: “İç dünyasını temiz tutmaya çalışıp, dış dünyadaki kirliliğe karşı sessiz kalmak.” Bu pasiflik, zamanla kötülüğün güçlenmesine ve iyilerin “etkisiz ”kalmasına yol açıyor… İşte görüyoruz ve yaşıyoruz öteden beri pasif kalan sorumlular yüzünden İslam toplumlarında bozuk niyetli idarecilerin işbaşına gelmesinin tüm ümmetin başına getirdiği felaketleri!
Sadece salih olmaya çalışan kişi, bencil bir kurtuluş yolunu seçmiş olabilir. Oysa İslam, fertlere toplumu birlikte dönüştürme sorumluluğu yükler. “İslam hem salih hem müslih olmayı emreder.” Müslüman kendi nefsini ıslah etmeye çalışırken aynı anda toplumu, çevresini, bozulmuş olanı düzeltmeye çalışan kimsedir. İşte bu yüzden bizler doğal olarak “yeni Hicri yılda kişisel ajanda mı, kolektif şuur mu?” diye soruyoruz.
İslâm, zamanı sadece bireysel planlar için değil, toplumsal bir uyum ve şuur birlikteliği için organize eder. Ramazan'da toplum hep birden oruçludur, teravih ve iftarlar topluca idrak edilir, Cuma’da topluca namaz kılınır, bayramlarda kolektif sevinçyaşanır, Hacda topluca tavaftadır müminler…Tüm bu toplumsallıklar ile donatılmış bir dinin mensuplarının yeni yıl için cemiyetin faydasına planlamalarının olmaması düşünülebilir mi?
Dünyanın dört bucağında miladi yılbaşı gece yarısında hem de Müslümanlar arasında bile havai fişeklerle coşkuyla karşılanırken, müslümanların çok büyük bir kısmı Hicrî yılbaşı geldiğinden bile habersizdir...! Aslına bakarsak bu fark, müslümanların zamanla bağ kurmada yaşadığı derin zorluğun açık göstergesidir! Halbuki farkındalığını yaşayabilseler Hicrî yılbaşı, İslam Ümmetinin fertleri için kişisel hayat planı yaparken aynı anda hep birlikte toplumsal yükselişe kapı aralayan "zaman sıfırlaması" yapabileceği eşsiz bir fırsattır!
Evet, yeni Hicrî yılbaşı, sadece takvimsel bir değişim değil; anlamlı ve bilinçli bir başlangıç fırsatıdır. Yenilenen Takvim sadece sayfayı değil, hayatı çevirecek ve dönüştürecek bir duaya olsun! "Rabbim, yeni Hicri Yılda beni salihlerden ve müslihlerden eyle! Benliğimde, evimde, yurdumda ve yeryüzünde adalet ve huzura memur eyle."(Âmin)
Hicri sene başınızı tebrik ederim… “Hicri 1447” herkes için khayır, bereket ve saadetle gelsin… Müslümanlar için tevhide,yeryüzünün mahzun gönülleri için huzura vesile olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.