
Lütfi AYHAN
GÖNÜL SAATLERİ 04,17 DE DURANLAR
Büyük acının, büyük yıkımın üzerinden iki yıl geçti. Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman başta olmak üzere koca bir ülkeyi, 10 milyona yakın insanı birebir, Türkiye’nin tümünü ise değişik alanlarda ve oranlarda (maddi, manevi, akli, vicdani, ekonomik, psikolojik… Sağlıkta eğitimde üretimde,) etkileyen ve ismini millet adına ülkeyi yöneten idarecilerimizin” Asrın Felaketi” olarak tesmiye ettiği 6 Şubat Depremleri her alanda etkisini sürdürmeye devam ediyor.
Bu büyük felaketin millete, devlete, kişilere çektirdiği maddi ve manevi acıların, hüzünlerin, hicranların unutulmaması; getirdiği maddi ve manevi zararların zihinlere şuurlara kazınması için, gelecek nesillerin bu yaşananlardan ibret alıp ona göre tedbir alması umuduyla her yıl hatırlanması gerekir. Bu gibi büyük felaketler ancak sayılarla dile getirilebilir. Lakin akılda kalması matematikle değil, yürek ilmi ile yani psikoloji ile mümkün olur. Bunun yolu da bu büyük yıkımda başta çocukları olmak üzere eşini annesini babasını yakınlarını sevdiklerini kaybeden insanların hislerinin ebedileşmesidir. Bunun için de bazen sanat yani şiir, hikâye, roman, sinema, müzik… devreye girer; bazen de bu büyük acıyı yaşayanların anlattıkları öne çıkar. Hiçbir hikaye hiçbir sanat o acıyı bizzat yaşayan kişinin anlatılarına denk olamaz. Lakin çekilen ızdırapların, yaşanan acıların kalıcı olması daha geniş kitlelere ulşamsı içinde sanatın mutlaka devreye girmesi gerekir.
Bugün dünyaya her alanda hükmeden batı (ABD), aslında zalim, acımasız ve kötü olmasına rağmen başta sinema olmak üzere iletişim yolu ile kendini batıl iken hak, yanlışını doğru, zulmünü rahmet gibi dünyaya kabul ettirmiştir. Bu teze en büyük misal son 50, hele de son 30 yıldır Afganistan, Irak, Suriye, Libya, Gazze… Katliamlarıdır. ABD, ve Batı’nın buralardaki zulmü ve katliamı pek aşikar olduğu halde reklamla, sinemayla, iletişimle kendini öyle bir allayıp pulluyor ki başta İslam ülkelerinden olmak üzere dünyanın dört bir yanından insanlar ölümü göze alarak Avrupa’ya ABD' ye gitmeye çalışıyorlar. “Ölümü göze almak” derken mecaz falan yapmıyorum. Akdeniz’de boğulanları hatırlayın.
Bu satırları niçin yazdım şunun için : 6 Şubat Depremini bölgede yaşanan büyük acıları, kaybedilen canları malları, mahvolan hayatları unutmamak için yazdım. Mutlaka ve mutallaka “ Asrın Depremi” dediğimiz bu büyük hadise, bu büyük yıkım, bu büyük acı… Sanat yolu ile gelecek nesillere aktarılmalı. Orada yaşanan büyük acılar mutlaka sinemaya, şiire, hikâyeye, romana, türküye, ağıda dönüşmeli. Sayılar değil acılar, kelimeler değil hicranlar daha kalıcı olur. Bugün tv ekranlarında birkaç habere baktım. Beni en çok etkileyen yakınlarını kaybeden insanların anlattıkları oldu. Bende bu sebepten dolayı depremle ilgili yazdığım şiirimle yazımı tamamlıyorum:
Yıkıldı hayaller çöktü umutlar
Kanadı kırılan kuşlara döndük
Güller diyarına kondu baykuşlar
Gülünü yitiren eşlere döndük
.
Yurdumuz yuvamız şehrimiz gitti
Korkudan gözlerin ferleri bitti
Yeis oba kurdu umut terk etti
Karabasan dolu düşlere döndük
.
Ey yüce Toroslar ne oldu size
Yaralı Amanos bir şey de bize
Nazarlar mı değdi yeşilinize
Gözlerde kuruyan yaşlara döndük
.
Kahraman Maraş’ım durmadan ağlar
Yaralı Hatay’ım karalar bağlar
Enkazlar altında küçük yavrular
Hüzünden ağlayan taşlara döndük
.
“Malatya Malatya bulunmaz eşi”
Hani şimdi nerde ayla güneşi
Kırıkhan' da taşmış hüzün deresi
Gam ile çatılmış kaşlara döndük
.
Adıyaman ağlar duyulmaz sesi
Pazarcık boğulmuş bitmiş nefesi
Nurdağı kararmış kaybolmuş hissi
Doluya tutulan çeşlere döndük
.
Şubatın altısı soğuk mu soğuk
Enkazdan ses gelir hazin ve boğuk
Kayboldu yiğitler hem çoluk çocuk
Ordusu dağılmış leşkere döndük.
.
Gök yarıldı arz yürüdü yerinden
Korkutucu sesler gelir derinden
Yıldızlar döküldü koptu yerinden
Temeli yıkılan arşlara döndük
.
İlçeler kayboldu şehirler bitti
Yanıyor yürekler evlatlar gitti
Akıllar çıldırdı bizi terk etti
Bedeninden kopan başlara döndük
.
İskenderun Arsuz niye ağlıyor?
Akdeniz’im niçin kara bağlıyor?
Asumanda halkın ahı çağlıyor
Acının heybesi döşlere döndük
.
Güneydoğumuzda büyük yangın var
Dedeler nineler evlatlar ağlar
Körpecik bebeler annesin arar
Yuvası dağılan kuşlara döndük….
.
Kimisi terk etti öz vatanını
Kimisi kaybetti öz evladını
Kimisi yitirdi dünü yarını
Baharı olmayan kışlara döndük
.
Görmedi tarihler böyle bir afet
Rabbim sen büyüksün bizleri affet
Figanımız büyük sen mağfiret et
Yorumu olmayan düşlere döndük.
.
Bu baharda çiçek açmaz Toroslar
Üzüntüden bal yapmıyor arılar
Suları kurudu akmaz arıklar
Ağıtın meyvesi yaşlara döndük
.
Nadanlar laf söyler gönül kırılır
Sabır eyle gönül dostlar darılır
Hakka ancak sabır ile varılır
Baharda kuruyan huşlara döndük
.
Bu dünya fanidir acılar geçer
Günü gelen ecel şerbetin içer
Feleğin işi ne, gök ekin biçer
Kaderde yazılan işlere döndük
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.