Adalet nedir?

Adalet, kılı kırka yararak ortaya konulan hükmün adıdır. Adalet, devletin en zirvesindeki insanla, bir çoban arasında fark gözetilmeden alınan karardır. Adalet, kanun hükmünden zerrece sapmadan, anlama, yorumlama ve uygulama babında kanuna en uygun sonucu ortaya koyabilmektir. Adaleti sembolize eden, elinde doğruları ve hakkaniyeti tartan terazinin bulunduğu kadının gözleri bağlıdır. Çünkü, adalet karşısına çıkan insanın şahsına münhasır olarak değişmez. Meşhur hikayedir.... Fatih Sultan Mehmet Han zamanında yapılacak bir camii inşaatı için uygun görülen araziyi istimlak eder. Fermanı mühürleyerek istimlak kararını tasdikler. Bu arazinin sahibi bir Yahudidir. Yahudi Kadıya giderek Osmanlı'nın Padişahını şikayet eder. Kadı, Padişah'ın huzuruna gelmesini talep eder. Durumu hem Yahudi'den, hem de Padişah'tan ayrı ayrı dinler. Ve kararını açıklar, "Haksız istimlak kararını mühürleyen Padişah'ın sağ eli kesilecek"

Fatih Sultan Mehmet, bu karara tepkisiz kalır, bir kelimesine bile karşı çıkmaz. Fatih Sultan Mehmet'in elinin kesilmesi kararına hiç itiraz etmemesine, adaletin kendisi adına tecelli etmesine şaşıran Yahudi, "Koskoca padişahın eli benim arazim için kesilecek" diye düşünür ve "Ben şikayetimden vazgeçtim. İstimlak bedeli neyse alıp gitmek istiyorum" der. Yahudi çıktıktan sonra, Fatih Sultan Mehmet ile Kadı arasında şu diyalog geçer: -Fatih "Ey kadı, eğer beni bir padişah olarak görüp, adaletin tecelli etmesini engelleseydin ve benim lehimde karar verseydin, cepkenimdeki bu hançerle senin canını alacaktım" -Kadı ise minderinin altındaki gürzü çıkararak, "Padişahım, sen de padişahlığına güvenip, benim verdiğim karara itiraz etme cüretini gösterseydin, bu gürzle senin kafanı kopartacaktım"

Adalet, padişah ile sokaktan geçen herhangi birisi arasında fark gözetmemektir.... Adaleti hukuku siyasetin elinde oyuncak eden toplumlarda, insanların yüreklerinde ve zihinlerinde hiçbir zaman "eşitlik", "adalet" kavramları tecelli etmez.

İdeolojik gözlüklerle davaları yorumlayan hakimler ve savcıların elinden çıkan kararlar, toplumun hiçbir derdine melhem olmaz. İnsanlar, böyle bir toplumda adaletin tecelli etmesini beklemezler, kendi adaletlerini kendileri uygulamaya başlarlar. Ve, toplumsal kaos başlar...

Bir haftadır, Erzincan ve Erzurum hattında yaşanan hukuksal kaos, toplumsal adalet duygusunun zedelenmesine yol açmıştır. Erzincan Başsavcısı'nın Erzurum Özel Yetkili Savcısı tarafından Ergenekon soruşturmasına tabi tutulması, mahkemeye çıkarılıp tutuklatılması, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yangından mal kaçırır gibi Erzurum Yetkili Savcılarının yetkilerini tırpanlaması ve görevden alması, bugüne kadar yaşanan yargı eksenindeki en ağır deprem olmuştur. TRT1 ekranlarındaki Politik Açılım programında dinlediğimiz Anayasa Profesörü Mustafa Erdoğan, "Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun alelacele bu olaya müdahale etmesinin yargı safhasının etkilenmesi" anlamına geleceğini söyledi. Erdoğan aynı zamanda HSYK'nın bir idari kurum olduğunu belirterek, Erzurum Özel Yetkili Savcısı'nın yetki aşımının ancak Adalet Bakanlığı Müfettişlerinin devreye girerek ortaya konulabileceğini belirtti.

Soru 1: Erzurum Özel Yetkili Savcıları yetkilerini aşıyorlarsa, Erzincan Başsavcısı'nı tutuklayan hakimler niçin hala görevdedir?

Soru 2: Yargının içinde  çürük elma olup olmadığını araştırıp soruşturabilecek makam kimdir? Bu makamın elinin uzanabileceği yeri belirleyecek idari makam kimdir?

Soru 3:Kendi içindeki meseleleri halledemeyen yargı, bu memleketin dağ gibi birikmiş meselelerini, adalet bekleyen dosyalarını nasıl halledecek?

Önceki ve Sonraki Yazılar