Afyon’da Bir Sigara Düşmanı

Geçen hafta Pazartesi günü Gaziantepli Mehmet Tekerlek Amca ile hayırlı bir vesile ile bir araya gelmiştik.

Onu sadece Gaziantep halkı değil milyonlar tanıyor. Radyo, televizyon ve gazeteler aracılığıyla onun 47 yıldan beri yoksullara ekmek götüren, yemek taşıyan bir vakıf insan olduğundan devlet erkânı da haberdar. Geçtiğimiz yıllarda ona TBMM Üstün Hizmet Ödülü verilmişti.

O, 83 yıllık ömrünü yetim, öksüz ve yoksul insanların mutlu edilmesine adamış. Her gün lokantalardan artan yemekleri topluyor, kendisine emanet edilen başka yardım malzemeleri ile birlikte fakir ailelere ulaştırıyor.

“Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz” hadis-i şerifinin ışığında, rahatlıkla söyleyebiliriz ki, onun yoksulluğu tüketme, Allah’ın kullarını sevindirme koşusu son nefesine kadar devam edecek.

Gaziantep’in ardından geçtiğimiz hafta sonu da Afyonkarahisar’ın güzel insanları ile birlikte idik.

İyilik hareketlerine malıyla, canıyla, ruhuyla, bedeniyle ve gönlü ile destek vermiş “iyi insanlar”la güzel bir hafta sonu geçirdik.

Onların bazıları ile ilk defa görüştük, tanıştık. Yıllardır tanışıyormuşçasına kaynaştık, birbirimizi sevdik.

Onların bazılarını ise yıllar önce tanımış sevmiştik. Sık görüşemesek de muhabbetimiz artarak devam ediyor.

Yeni tanıştığımız güzel insanlardan birisi Abdurrahman Yeşilay. O hayır kurumlarına verdiği desteklerle maruf bir kişi. Ondan babasının önemli bir özelliğini dinledim. Babası Ahmet Yeşilay Afyonluların gönlüne taht kurmuş iyi insanlardan biri.

Ahmet Yeşilay, yıllar önce sigara ve içkiye karşı başlattığı mücadelesini kararlılıkla sürdürüyor.

Eski bir kamyonun her tarafını sigaranın kötülüğünü anlatan sloganlarla donatmış, şehri dolaştırıyor. Onun kamyonunu kimi zaman öğrencilerin rahat görebileceği noktada, kimi zaman şehrin işlek bir caddesi yakınında, bazen de bir öğrenci yurdunun önünde park edilmiş halde görebilirsiniz.

“Sigara süründürür, içki ocak söndürür” sözü Ahmet Yeşilay’a ait. Sahibi olduğu ve çocukları tarafından yönetilen televizyonun girişine bu sözü, gelen herkesin dikkatini çekecek şekilde yazdırmış.

Atalarımız kanıyla canıyla düşmanı söktü attı da, biz cansız illet tütünü atamadık” sözü de onun, şehrin dört bir yanına astığı, dağıttığı ve ulaştırdığı Yeşilay afişlerinden birinde yazıyor.

Ahmet Bey, kendi çocukları, akrabaları ve tanıdıklarını sigaradan uzak tutmak için sadece sözlü telkinlerde bulunmakla kalmamış, onlara fiilen karşı koymuş, engellemiş.

Ahmet Bey kendisine sigara ve içki gibi mücadele edecek iki konu belirlemiş ve bu iki illetle kavgasını dirayetle sürdürmeye devam ediyor.

Uzun zamandır tanıyan ve takip eden Afyonluların hayranlıkla verdikleri bilgiye göre, onun yaşı 80’in üstünde olmasına rağmen 25 yaşındaki genç bir mücadele adamının dinçliğine ve kararlılığına sahip.

O, yıllardır Türkiye’yi yöneten herkese sabırla mektup yazmış, sigaranın zararlarından halkımızı kurtarmak için çağrılar yapmış.

Kapalı mekânlarda sigara içme yasağının çıkmasıyla, adeta bayram etmiş.

Afyon’a yolu düşenler tarihi ve kültürel mekânları ziyaretin yanında Afyon Konağı’na uğramayı, sabah kahvaltı saatinde yenen “keşkek” lezzeti ile tanışmayı ihmal etmesinler. Afyon kaymağını hatırlatmak ise zait olsa gerek. İster ekmek kadayıfı üstünde, ister bal ile kaymağı da en meşhur olduğu yerde tanımalısınız.

Afyon’a gider de sabah namazını Abdurrahim Mısrî camiinde kılarsanız, o kadar kalabalık bir cemaati başka hangi ilde, hangi camilerde bulabileceğinizi merak etmekten kendinizi alamazsınız.

Abdurrahim Mısrî Kimdir?

15.Yüzyıl ünlü mutasavvıflarındandır. Afyonkarahisar’da doğmuştur. Mevlana Alaaddin’in oğludur. Zengin bir ailenin oğlu oluşu nedeniyle iyi bir tahsil görmüş, maddi bir sorunu olmadığından, durmadan gezmiş ve yazmıştır. Doğum ve ölüm tarihleri kesinlikle bilinmemekle beraber 15. yüzyılın ilk yıllarında doğmuş ve vakfiyesini yazdırmış olduğu 1483 yılından kısa bir süre sonra öldüğü tahmin edilmektedir.

Abdürrahim Karahisari, 1437 yılında Beypazarı’nda, Fatih’in hocası Akşemsettin’le buluşmuş bundan sonra her yerde ve her zaman birlikte görülmüşlerdir. Akşemsettin halife olarak kendisine Abdurrahim’i tayin etmiştir. Bu iki dost, İstanbul’un fethinde, Fatih Sultan Mehmet’in yanında bulunmuşlardır. Tarihçiler, birinden söz ederken, ötekini de anmışlardır. Beraberlikleri Akşemsettin’in Fatih’e küsüp İstanbul’u terk edişine değin sürmüştür.

1453 yılında İstanbul’un fethinden bir ay sonra, Abdurrahim Mısrî Afyon’a dönmüş ve en ünlü eseri olan ‘Vahdetname’yi yazmaya başlamıştır.

Abdürrahim Karahisari birkaç kez evlenmiştir. Ancak, çocuklarından sadece Niyaz adlı kızı bilinmektedir. Niyaz, babasının yakın dostu olan Kasım Paşa’nın oğlu olan Sofi Çelebi ile evlenmiştir. Mısrî Sultan, kent halkının tüm sorunlarını çözümlemesiyle meşhurdu. Kendi adını verdiği bir cami yaptırmış, Gedik Ahmet Paşa Medresesinde müderrislik yapmıştır. Ölümünden sonra tüm vakfiyesine kızı Niyaz mütevelli olmuştur.

Abdürrahim Mısrî’nin en önemli, eseri, ‘Vahdetname’dir. Âşık Paşa’nın ‘Garipname’si tarzında ahlaki ve tasavvufi mahiyette yazılan bu mesnevi ‘Failatün, Failatün, Failün’ vezninde tertip edilmiştir. 3030 beyitten ibaret olan ‘Vahdetname’nin bir nüshası Afyonkarahisar Gedik Ahmet Paşa Kütüphanesinde, bir nüshası da İstanbul’dadır.

Abdürrahim Karahisarî’nin Vahdetname’den başka bilinen eserleri Münyetü’l Ebrar ve Günyetü’l Ahyar, Tercüme-i Kaside-i Bürde’dir. Eserlerin tümü Türkçe’dir. Münyetü’l Ebrar ve Günyetü’l Ahyar’ın yazma bir nüshası İstanbul’da Molla Murat Kütüphanesinde, bir nüshası da Ali Emiri Kütüphanesinde Reşit Efendi kitapları arasındadır. Ayrıca bir nüsha da Afyonkarahisar Gedik Ahmet Paşa Kütüphanesinde bulunmaktadır...

XV. yüzyıl meşhur alim ve mutasavvıflarından olan Abdurrahim Mısri'nin ve damadı Kemalettin Çelebi'nin mezarları Kasım Paşanın yaptırdığı Mısri camiinin türbe kısmında bulunuyor. Daha önce caminin altında 40 odalı çilehane bulunduğu ve caminin bugünkü bahçesinin kabristan olduğu biliniyor. Kırk gün Mısri Camiinde sabah namazı kılanın dileğinin yerine geldiği yönünde de halk arasında inanışlar bulunmaktadır.

gumuslale@gmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum