Ak Partili Yiğitle CHP li Mert Tartışıyor

"Gençlerin tartışması da bir başka oluyor. Delikanlı olduklarından, vicdanları yaşlı siyasetçiler gibi kararmadığından, idealist olduklarından, tecrübe denilen frenleri olmadığından, daha heyecanlı daha hesapsız tartışmalar yapabiliyorlar." 

Geçengün sokakta yürürken köşe başında toplanmış bir grup genci gördüm.Ayakta karşlıklı durup bir şeyler konuşuyorlardı. Merak edip yanlarına yaklaşınca gördüm ki bir siyasi tartışma yapıyorlar. Günümüzde pek rastlanmayan bu canlı siyasi diyolog çok ilgimi çekti ve hoşuma gitti. Gençlerin dövüşmeden, kavga etmeden ülke meselelerini tartışıyor olmaları günümüz için az uz bir nimet değil çünkü. Zihnim maziye daldı. Üniversite yıllarım geldi aklıma. Bizim kuşakğın kavgasız, dövüşsüz tartışmayı beceremediğini hatırlayıp hayıflandım o yıllara. Bu ruh halinde birazcık dinledim onları.

 Ak Partili/Cumhur İttifakı taraftarı  olan delikanlının adı Yiğit, CHP li Millet ittifakı taraftarı  delikanlının adı ise Mert imiş. Ben gelmeden epey bir tartışmışlar. İkisi de kızgın ikisi de öfkeli bir hale gelmiş.  Yanlarında bulunan arkadaşlarının da tartışmaya katılıp ortalığı kızıştırmaları ile iki tarafın da  öfkesi kabarmış  gözleri kızarmıştı.Yiğitin yanınındakşi gençler Ülkcülere ve alperenlere, Mertin yanındaki gençler ise İYİ partili ve Saadet Partililere benziyordu. SP li gencin hemen arkasında  HDP lileri andıran bir delikanlı duruyordu.   Öyle bir an geldi ki artık iş bir kör dövüşüne, bir sağırlar diyaloğuna dönüştü.

İnsafın, vicdanın ruhları terk ettiği, aklın tahtına öfkenin oturduğu, kavga şimşeklerinin çaktığı bir anda  ak saçıma, aksakalıma ve yaşımın verdiği ayrıcalığa güvenerek araya girdim. Sakin olmalarını iş buraya geldikten sonra tartışmanın artık hiçbir tarafa fayda sağlamayacağını söyleyerek münazarayı bitirmelerini rica ettim. İkisini de ellerinden tutarak; Haydi karşıdaki kıraathaneye gidelim ben sizlere birer çay ısmarlayayım oturup sakinleşin, sonra daha sakin, daha kurallı ve üsluplu bir tartışma yapmanızı sağlayalım ” dedim kabul ettiler. Yanlarında bulunan arkadaşları ile birlikte kahvehaneye gittik.  Allahtan kıraathane boş ortalık çok sakindi. Çaylar geldi sinirler biraz yumuşadı. Dedim ki ”gençler şöyle yapalım. Önce biriniz 3-4 dakika içinde kendi tezini savunsun karşı taraf not alsın. Sonra öbürünüz 3-4 dakika konuşsun diğeri  not alsın. Sonra birbirilerinizin fikirlerini çürütmek için de üçer beşer dakika daha konuşun tartışma bitsin ”

İktidarı/Cumhur ittifakını  savunan genç söz aldı önce: Değerli kardeşim! Önce şunu sorayım, bu seçim bir yerel seçim mi yoksa bir genel seçim mi? Normalde bir yerel seçim bu, lakin hem bizimkiler yani Cumhur İttifakı hem sizinkiler yani Millet İttifakı işlerine  gelince yerel seçimmiş gibi konuşuyorlar gelmeyince genel seçimmiş gibi propaganda yapıyorlar. Doğru mu?  Dedi. CHP li delikanlı Doğru dedi. Bu nedenle dedi AKP li genç ben ortaya karışık, yani hem yerel siyaseti hem de genel siyaseti içine alan bir konuşma yapacağım müsaade edersen. Sende sıran gelince istediğin gibi davranmakta serbestsin.

 Yerel seçimleri baz aldığımızda vatandaşın bu seçimlerde muhtarları, belediye başkanlarını,  il genel meclisi ve belediye meclisi üyelerini seçeceğini, Milletvekillerini, Cumhurbaşkanını dolayısı ile hükümeti seçmeyeceğini bilmesi lazım. Bir muhtardan neler beklenir? Meclis üyesi ne iş yapar? Belediye başkanlarının görevleri nelerdir? Sorularına doğru düzgün cevap vermeden atılacak her oy vatandaşa hem dünyevi hem uhrevi sorumluluklar yükler. Rey demek görüş demek.

Bu gerçeği örtmeye çalışan muhalefet, belediye seçimlerinde enflasyondan dövize, işsizlikten pahalılığa kadar her şeyi gündeme getiriyor. Sanki belediye başkanları Türkiye’nin ekonomi politikalarını belirleyecek, işsizliğe, pahalılığa çare bulacak. Belediye Başkanlarının ana görevleri yol, su, temizlik, ulaşım, parklar bahçeler ve yerel sosyal birkaç konudan ibaret. Öyle olunca da aslında CHP li belediyeler mi daha iyi hizmet veriyor yoksa  Ak Partili Belediyeler mi? Bunun cevabını aramamız lazım. Hangi belediye suyu daha kaliteli ve ucuza içiriyor vatandaşa? Ak Partili belediyeler mi daha iyi temizliyor şehri Yoksa CHP belediyeler mi? Hangi belediye devlet tarafından kendilerine verilen parayı daha iyi kullanıyor? Belediyeler gelirlerinin kaçta kaçını hizmete, kaçta kaçını personele harcıyor? Belediyelerin yaptıkları yollara, parklara baktığımız zaman hangisi daha fazla ve kaliteli yol, park üretmiş? Bunların cevabını bilmeden yapılacak değerlendirmeler havanda su dövmekten ileri gitmez.

CHP li delikanlı bu konuşmaları dikkatle not ediyordu. Ak Partili genç devam etti: Keşke imkân olsa da birbirine yakın şartlara haiz olan bir CHP li belediye İle bir Ak Partili belediyeyi rakamlarla mukayese edebilsek. Lakin şahsen benim bu konuda resmi bilgilere dayanan bilgim yok. İnşallah sizin vardır.

 Genel siyasete gelince; Bu konuyu iyi anlayabilmemiz için Ak partinin iktidara geldiği 2002 yi baz almamız lazım. Bu tarihten öncesi yapılanlarla sonrası yapılanları kıyaslamak gerek. Elbette gün geçtikçe ilerlemeler olacak. Lakin buradaki ilerleme, iyileşme rutin mi yoksa önceki dönemlerle kıyasladığımızda olağan üstü mü? Bence olağan üstü. Bazı gelişmelere ve rakamlara bakalım:

  Biz yani Ak Parti  2002 de iktidara geldiğimizde perişan bir ülke vardı. Ak Parti 2002 de bankları batmış ekonomisi çökmüş, siyasi istikrarı yok olmuş, sosyal hayatı felç olmuş  bir ülke devraldı. Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere yöneticlerimiz halkımızla bir olup büyük işler başardılar. Bu gün   2002 ye göre Türkiye’de büyük değişimler oldu, büyük gelişmeler yaşandı. Mesela: Paradan altı sıfır atıldı. 2002 den 2019 a kadar, bizden  öncesi yapılanların  tümünden daha fazla  yol, tünel, baraj, okul, hastane, metro yaptık. Bizden önce  hastaneler perişan, okul binaları berbattı. İlaçlar zor bulunur, kuyrukla alınırdı.  İMF ye borç takılmış, Keyler,  Nemalar ödenmeyi bekliyordu.

 Ankara İstanbul başta olmak üzere su, çöp, yol, ulaşım problemleri had safhada idi. Bu söylediğim bilginin ne kadar kıymetli olduğunu anlamanız için bu gün İstanbul’un suyunun birkaç gün gittiğini düşünmeniz yeterli. 15 milyonluk şehrin su tedarikinin ne kadar büyük bir iş  olduğunu hayal edin. Faizler uçuk, dövizler çok yüksek idi. 2002 deki trafikteki araç sayısı bu günün yarısı kadardı. Hava alanlarının sayısı, üniversitelerin sayısı, uçak ile yolculuk yapanların sayısı bu günle kıyaslanmayacak kadar azdı. Memur sayısı, emekli sayısı da günümüze göre azdı. Ak Parti hükümetleri  ihracatta ve turist sayısında  kaç kez Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdılar ben bile bilmiyorum.   Merkez bankasının rezervlerindeki artışı hep beraber biliyoruz değil mi?  İMF ye olan borçlar, nema paraları KEY  paraları ödendi. Ki bunları daha önceki hükümetler harcamıştı. Ak Parti hükümetleri  Milli geliri üç kat artırdı. Türkiye’nin büyük çoğunluğunu doğalgazla buluşturarak hava kirliliğinin önüne geçti. Şunu hayal edebiliyor musunuz; Bu gün İstanbul’da doğalgaz olmasa, ısınmak için kömür yakılsa insanlar hava kirliğinden dışarı çıkabilirler mi? Vallahi çıkamazlar.

   Türkiye’deki cep telefonu sayısı, okullardaki akıllı tahtalar, öğrencilere verilen tabletler… Ve en önemlisi yerli silah üretimindeki  büyük sıçrama,  Hızlı tren, Kıbrıs’a deniz altından 80 km boru döşeyip su götürme,  Yavuz sultan selim köprüsü, Avrasya tüneli,  Maramaray, dünyanın en büyüğü 3. Hava limanı, Suriye sınırına km lerce örülen duvar, Rusya ile yapılan ve yapımı devam eden Doğalgaz hatları ve Nükleer santrallerin proje bedelleri çok uçuk rakamlara tekabül ediyor. (15 milyar dolara yakın) Azerbaycan Socar ile yapılan ve 6.5 milyar dolara yakın bir değere sahip yatırımlar, yaplan binlerce baraj, mavi tünel projesi … Say say bitmez. Bütün bunlar doğru değil mi? CHP li genç. Doğru dedi. Ak Partili delikanlı devam etti,  yalnız son yıllarda birkaç konuda (dövizin yükselişi, dış müdahale, inşaatta ki durgunluk) yaşanalar ülkemize vatandaşımıza biraz sıkıntı yarattı bunu kabul ediyoruz. Lakin bu sıkıntıları yaşarken devletimizin  şu anda ABD, AB ve Körfez ülkelerinin ve İran’ın desteklediği PYD /PKK ile bir savaş halinde olduğunu , buna bir de ülkemizdeki  Suriyeli ve diğer mülteciler sorununu eklediniz mi  bu gerilemeyi, bu pahalılığı biraz normal karşılamak gerekmez mi…? 

Bu ekonomik gelişmelere bir de Türkiye’deki tüm kesimlerin elde ettiği özgürlükleri eklerseniz Ak parti iktidarının yaptığı iyileştirmelerin değerini daha iyi görürüsünüz. CHP li delikanlı duramayıp atıldı. Ne özgürlüğü ne iyileştirmesi bu sahada yapılanlar maalesef dediğinizin tam tersi. Birkaç örnek ver de beni ikna et” dedi Mert. Yiğit; Hemen vereyim Dedi. 2002 den önce Türkiye’de bir kat sayı zulmü yok muydu? Maalesef vardı dedi CHP li genç. Başörtüsü,  kılık kıyafet rezaleti yok muydu? Vardı.  2002den önce Alevi vatandaşların açtığı kaç Cem Evi vardı, 2002 den sonra ki artış ne kadar?  Dindar kesim çocuklarına belli bir yaşa gelmeden Kuran Öğretebiliyorlar mıydı? Hayır, çünkü yasaktı. Kemalist yazarlar ve düşünürler bugünkü kadar revaçta mıydı? Hayır. Şimdi 2500 tl ye  Atatürk kitabı satıyorlar. Ve Kemalistlerin sayısı bizim iktidarımızda  artıyor.  Kürt vatandaşlarımız Kürtçe konuşup Kürtçe gazete, kaset çıkarabiliyorlar mıydı? Hayır. Bugün bunların hepsi serbest. Öyle serbest ki mecliste HDP li vekiller Bebek katiline sürekli methiyeler düzebiliyorlar. Hatta CHP, İYİ Parti Saadet HDP ile açıktan olmasa da el altından ittifak yapıyorlar.Ülkücü camia ise tarihinde görmediği bir kazanç elde etti son yıllarda. Dizilere bakın (DİRİLİŞ. KUTÜLAMARE)MHP nin ülkcü gençliğin yıllardır savundukları fikirler düşünceler sözler bu dizilerde çok güzel bir şekilde işlenmiyor mu? Ülkücü, milliiyetci bürokratlar devlet kadrolarında kolayca yer bulamıyorlar mı? Elbette buluyorlar. Solcu arkadaşlar yıllardır emperyalizme ABD ye karşı mücadele edilsin istiyorlardı Bu gün devletimiz Reisin başkanlığında  ABD ye AB ye karşı sıkı bir mücadelenin içinde değil mi? Bunlar özgürlük değil de ne?   Sinema, dizi, spor alanlarındaki gelişmeler, iyileşmeler bu sektörleri uçurdu. Sanatsal gelişme bu sayede tavan yapmadı mı? Kitap basımından  KDV kaldırıpıp bu sektöre can suyu verilmedi mi...?   

 Ben, delikanlı çok uzadı artık yeter. Sırayı CHP li delikanlıya verelim dedim. Tamam hocam teşekkür ederim dedi Ak Partili genç saygıyla sözünü tamamladı.   Daha sayacak çok şeyim vardı lakin bu kadarı da yeter dedi.

                                   CHP Lİ MERT ALDI SAZI ...

 CHP li delikanlı konuşmasına, söylediğin bilgilerin yüzde doksanı doğru lakin hem bakış açın yanlış hem de kıyaslamaların eksik dedi.Şöyle ki diye devam etti. Birincisi;  şunu yaptık, bunu yaptık siz ne yaptınız diyorsun?  Mübarek adam iktidarda olan sizsiniz elbette siz yapacaksınız. Biz CHP olarak kaç yıldır iktidardan uzağız. Muhalefetteki bir parti ne yapabilir ki? Ak Partili gencin cevap vermesi için sustu CHP li delikanlı. Ak Partili genç ;bak bu doğru  dedi ve ekledi. Bir şeyler yapmak için illa iktidar olmak şart değil yalnız. Eğer CHP yıllardır elinde bulundurduğu belediyelerde çok üstün, çok farklı, çok başarılı işler yaparak vatandaşa sunsaydı halk onu iktidara taşırdı. CHP li genç ona dönerek, bak bu bu yaklaşımın çok  doğru  dedi. Konuşmasına devam eden CHP li delikanlı Mesela İhracatın rekorlar kırdığını söylüyorsun lakin ithalattaki rekorları es geçiyorsun. Ak Partili delikanlı. Doğru dedi. Onu kıyaslamayı unuttum. Konuşmasına devam eden CHP li delikanlı;  Ekonomideki gelişmelerin göreceli olduğu şu son krizle ispatlanmadı mı diye sordu. Dövizler yüksek diyordunuz sizin zamanınızda da yükseldi. Kuyruklar sebebi ile bize yıllarca çattınız. Bakın sizin zamanınızda (sebze meyve)  kuyruklar oldu”.( Ak partili delikanlı hemen devreye girip. Bu ülkede cep telefonu kuyruklarını da unutmayın dedi.  Ben susmanı rica ettim. )

 CHP li delikanlı Siz nasıl bir iktidarsınız ki kendi yaptığınız yanlışları dile getirip halka şikâyet ediyorsunuz. Suriye politikasını sizler yönettiniz. Sonucundan siz sorumlusunuz. Şikâyet eden yine sizsiniz. Yüksek binaları sizler yaptınız şikâyet eden yine sizsiniz.  Bizi PKK nın işbirlikçisi HDP  ve Feto ile  ittifak kurdunuz diye kınıyorsunuz hâlbuki bunların ikisi ile de Ak Parti zamanında can ciğer kuzu sarması olmuştu.  Bizleri becerisizlikle suçlarken devletteki israfı, lüksü hiç dile getirmiyorsunuz? İşsizliğin geldiği noktadan  memnun musunuz?  Obezite, uyuşturucu kullanımı, teknoloji bağımlılığı, ailedeki ve kültürdeki yozlaşma sizin zamanınızda artmadı mı? Elimizdeki belediyeler ile,  Ak partili belediyeleri sizin dediğimiz gibi keşke  rakamlarla kıyaslayabilsek. Bu bilgiler maalesef bende de mevcut değil.  Yalnız İzmir başta olmak üzere CHP miz,  elindeki belediyelerde pek oy kaybetmiyor. Bu da vatandaşın memnuniyetini göstermiyor mu? Bir de Cumhuriyeti bizim kurduğumuzu, bu gün Sayın Erdoğan,  başkan ise bunun CHP in kurduğu Cumhuriyet sayesinde olduğunu hatırlatayım.  Ak Partili delikanlı,  söylediklerinin yüzde doksanı doğru. ABD ile takışınca önce döviz sonra birçok mal anormal yükseldi. Teknoloji bağımlılığı sadece bizim ülkemize has değil. Bakın Fransa ve Almanya gibi ülkeler 15 yaşına kadar olan çocuklara akıllı telefonları yasaklamayı düşünüyor. Biz de inşallah yeni tedbirler alacağız.  İnşallah bu kötü gidişatı düzelteceğiz. Bunu söylerken sende şu farkı gör:   Ben büyük büyük milyar dolarlık yatırımlardan, beka meselesi dediğimiz savaştan, büyük büyük projelerden bahsediyorum, sense sebze, meyve, yiyecek, içecek giyeceklerin pahalanmasından bahsediyorsun. Doğru mu? CHP li delikanlı doğru dedi. Ve devam etti,  İşsizlik, bağımlılık, ailedeki zayıflama küçük şeyler mi?” Diye sordu. Ak Partili genç, “Hayır onlar da büyük meseleler arasına girer, yalnız bizim yaptıklarımız çok daha önemli ve büyük işler. İnşallah onları da çözmeye çalışacağız. Son bir soru ile münazarayı bitirmek istiyorum müsaade edersen Buyur” dedi CHP li delikanlı. Siz güya sol, güya sosyal demokrat bir partisiniz. Niye fakir fukara size oy vermiyor da Kadıköy, Beşiktaş, Çankaya, Şişli… Gibi zengin semtler (ki bunlar Ak Partini yatırımlarından en çok faydalanan kesimlerdir) size oy veriyor? Bir de Dünyada hiçbir partinin bankalarla ilişkisi yokken CHP İş Bankası ile ilişiğini kesmiyor?   CHP li genç de;  bu soruların cevabını sonra vereyim, lakin bende sana son bir soru sorup söz hakkımı bitireyim dedi:  Ak Parti genellikle zenginlere hitap ederken niye onlardan oy alamıyor? Birde güya dindarların desteklediği bir parti olan Ak parti, niye Ayasofya’yı açamıyor ve Müslüman Arap ülkeleri ile arası açık… ?  Bu minval üzere devam eden münazara kavgasız dövüşsüz bitti. İki tarafta karşı tarafın doğrularını,  iddialarını kabul etti. 
 

Nasıl sizce de güzel bir hayal ve güzel bir kurgu değil mi?  Mert ve Yiğit doğru, mantıklı, tutarlı fikirler serdetmiyorlar mı? bence ediyorlar. Her iki  taraf haklı ve doğru sözler fikirler söylemiyorlar mı ? Bence söylüyorlar. Keşke siyasilerimizde yaşlı insanlarımızda bu gençler gibi sakin ve güzel  tartışmalar yapabilseler.  Demokrasilerde vatandaşlık sorumluluğu burada başlıyor. Hakikat ayrıntılarda gizlidir. Sağduyumuzla görüşleri inceleyip, bilmediğimiz yerlerde güvendiğimiz insanlarla istişare edip, safımızı belirleyip oyumuzu kullanacağız. İyi niyetli, sağduyulu, kinden, nefretten ve aşırı sevgiden uzak yapacağımız her değerlendirme ve sonuç haklı, her karar doğrudur. Çünkü  herkesin doğrusu farklı çünkü  olaylara herkes kendi zaviyesinden bakar. 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.