Amcası olan, Amcası ölen, Amcasını sevenler bu yazıyı okusun

Değerli Dostlar,
 
Aşağıdaki yazımı amcası olan, amcası ölen ve amcasını çok seven siz aziz dostlarıma hediye ediyor ve cümle gecmişlerimizin ruhları şad olsun diyorum.

Ahmet Mithat Bozkurt Kimdir?
1945 yılında dördü erkek beş kardeşin en küçüğü olarak Rize Hemşin’de doğdu. Babası İslamoğullarından (Ayazlar) merhum Hacı Hasan, annesi Haşiloğullarından Merhume Zehra’dır. 1950 lerin başında o zamandan beri Rize ili ve ilçelerindeki toprak yetersizliğinden dolayı 5 erkek kardeş olan merhum babasının almış olduğu karar neticesinde iki kardeş ve çocukları Rize’de kalırlarken; üç kardeş ve çocukları önce Adapazarı’na bilahare İstanbul Beykoz Tokatköye göç ederler. Ahmet Mithat o zamanlar ilkokul öğrencisidir. İlköğretimini adaşı en meşhur Beykozlulardan olan Ahmet Mithat Efendi İlkolunda tamamlar. Liseyi o günün şartlarında binbir zorluklarla Haydarpaşa Lisesi Edebiyat bölümünde başarı ile tamamlar. Hayalleri ve idealleri büyüktür. Kardeşlerin en küçüğüdür. 1960 ların o yoksulluk günlerinde hem ailesine, hem sülalesine hem de milletine borcu olduğunu bilir ve neler yapacağını gece gündüz planlar. Bu arada vatani görevini tamamlamıştır. Evliliğini ağabeyleri gibi geciktirmez. Tokatköydeki karşı komşuları olan Fındıklı’lı Memnune Hanım’la gerçekleştirir.

Eğitimini tamamlamış, askerliğini bitirmiş, ve yuvasını da kurmuştur. Artık vatanında hayallerini gerçekleştirmenin zamanıdır şimdi. Fakat kaderinde yine gurbet gözükmektedir. İşsizliğin ve yoksulluğun hüküm sürdüğü 1960 larıın Türkiye’sinde yeni bir kapı açılmıştır. Bu kapı Gurbet kapısıdır. Bu gurbet Rize’den İstanbul’a göç gibi değildir. Evet bu kapının adı ALMANYA’dır.

Ahmet Mithat Bozkurt kararını vermiştir. 1968 senesinde daha sonraları Ferdi Tayfur’un da müthiş duygulu bir şekilde seslendirdiği gibi 

Almanya treni kalkıyor gardan, 
Gönül istermi hiç ayrılmak yardan,
Feleğe sözüm yok böyle yazmış yaradan,
Belki bir gün dönerim sen gelme ardımdan 

Ağlatma beni, sızlatma canım beni 
Ağlatma beni, sızlatma gülüm beni
Almanya çok uzak terketme beni 
Almanya’da mektupsuz bırakma beni

Almanya treninde gözlerim doldu 
Tatlı hatıralarım sılamda kaldı
Gurbet elde acılarım kesilmez artık
Kader pençesini bağrıma vurdu

Ağlatma beni, sızlatma canım beni 
Ağlatma beni, sızlatma gülüm beni
Almanya çok uzak terketme beni 
Almanya’da mektupsuz bırakma beni


Almanya trenine binerek yeniden gurbet yollarına düşer. Yaradılışı gereği kendisinde mevcut olan liderlik ve cemiyetçilik yönünü hem Almanya’da hem de tatillerde ve ani gelişlerinde Türkiye’de güzel bir şekilde kullanır. Malum gurbette (hele de o zamanın telefonsuz, internetsiz, televizyonsuz) şartlar zordur. Dolayısıyla yaz tatillerinde memlekete gelenler, soluğu ya Akdeniz sahillerinde ya da köylerinde alarak deyim yerindeyse bir ay ıstırahat ederlerken; Ahmet Mithat Bozkurt her Türkiyeye gelişinde doğduğu ve çocukluğunun geçtiği 700 yıllık atalarının yaşadığı Rize ve gençliğini yaşadığı Istanbul Beykoz için feda eder. Eşinin ifadesiyle bir kez olsun diğer gurbetçiler gibi tatil yap(a)maz.
Allahu teala bazı kullarına farklı misyonlar yüklemiştir. Ahmet Mithat’da kendisini bunlardan biri olarak hisseder. 33 yıllık gurbet hayatında gerek yakın ve gerekse uzak akrabalarından, hısımlarından ve dahi Beykoz Tokatköy’de o dönem yaşayanlardan maddeten veya manen yardım etmediği kimse neredeyse kalmamıştır.

Gurbette parayı kazananların birçoğu Akdeniz ve Ege sahillerinde emeklilik günleri için yazlıklar alırken; AMB ailesine ve akrabalarına düşkünlüğünden yatırımını Tokatköye yapar. 5 katlı çifter daireli ve dükkanlı ev yapar. Akrabalarını iş güç sahibi yapar.

AMB sadece Türkler’e değil Almanlara da yardım eder. Kendisini bir gönül elçisi olarak kabul eder. Birçok Alman turisti Beykoz’a getirtir. Hatta bazıları hiç para vermeden arazisinde kamp yaparak kalırlar.

AMB’un gençliğinin geçtiği Beykoz’un en büyük problemi Tapu Meselesidir. Beykoz’un ilk Belediye Başkanı Ali Zengin kendisinin ortaokuldan sınıf arkadaşıdır. Gurbette yaşayıp AMB kadar memleketiyle ve memleketinin dertleriyle bu kadar yakınen ilgilenen herhalde çok az kimse vardır. Her fırsatta Beykoz Belediye Başkanlıryla bu konuyu görüşür.

AMB son zamanlarında ağır şeker hastalığına yakalanmıştır. Buna rağmen vatanına ve milletine olan borcunu ödemedeki aşkı asla ölmez.1998 yılının Temmuz ayında tarihi Beykoz çayırının yeniden onarılması münasebetiyle dönemin Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan (RTE) Beykoz’a gelmiş ve yoğun bir kalabalık içerisinde açılış gerçekleştirilmiştir. Herkes alandaki sanatçılara göz dikmiş, kendisini eğlenceye kaptırmışken; AMB RTE nin yanına giderek görüşmek istediğini söylemiş ve dakikalarca Beykoz’un tapu meselesini kendisine aktarmıştır.

2000 yılında yine Beykoz’un en büyük problemi tapudur. Artık birçok dernek ve cemiyetler kurulmuştur. Tokatköy Kent Kültürü derneği de bunlardan bir tanesidir. AMB bu dernekte çok aktiftir. 2000 yılının Temmuzun da Beykoz Çayırı yine tarihi bir güne tanıklık etmektedir. Çayırda 10,000 kişinin katılımıyla vatandaşın tapusuzluğa isyan mitingi vardır. AMB çok sevdiği ağabeyi Hacı Mustafa Bozkurt’a ısrarla bu mitinge gelmesini ve gelirken de mutlaka kayıt için teyp getirmesini söyler. 

Ömrünü arazisinde çalışmaya adamış ağabeyi Hacı Mustafa bu tür toplantılardan hazetmemektedir ve gelemeyeceğini söyler. AMB ısrarla ağabeyinin mutlaka gelmesini söyler. Hacı Mustafa çok sevdiği kardeşini kıramaz ve Tarihi Beykoz Çayırındaki bu tarihi mitinge gider. Bir kaç cılız konuşmalardan sonra sahneye birisi çıkar ve muhteşem bir konuşma yapmaya başlar. Hacı Mustafa gözlerine inanamaz. Sahnedeki kardeşi AMB tur ve meseleyi o zaman anlar. Kardeşi kendisine bir sürpriz yapmak istemiştir. Alandakiler AMB için “kim bu adam? Asıl belediye başkanı olacak kişi budur” diye kendisini memnuniyetle ve hayranlıkla dinlemiş ve alkışlamışlardır.

AMB neredeyse bütün Rizelilere mahsus azmi gereği bu işin (TAPU) peşini bırakmaz. Meseleyi televizyon programlarına da taşır. Hemşehrisi ve bir dönem kiracısı da olan İsmail Türüt’ün Kanal 7 de yayınlanan programına katılır. Yine herkes eğlence ve keyifli dakikalar peşindeyken AMB podyuma gelir ve milyonlarca insanımıza kanayan yaramız olan bu tapusuzluğu dile getirir.

Her insan gibi AMB ‘unda inişli çıkışlı zamanları olmuştur. Hasta bedeni iyice yorulmuştur. Ama azminden en ufak bir gerileme olmamıştır. 2001 yılının Ocak ayında acı bir haber alır. Ortanca ağabeyi olan Osman Bozkurt’un eşi yengesi Hacer Bozkurt aniden hakkın rahmetine kavuşmuştur. 30 küsür yıllık Almanya hayatında neredeyse Türkiyede vefat eden yakınlarının cenazelerinden kaçırdığı olmamıştır. Yengesinin cenazesi içinde yola çıkmadan önce Amerika’daki yeğeni Kemal Bozkurt’a telefon açarak aşağıdaki şu görüşmeyi yapar.

Oğlum işittin mi? 
İşittim Amca çok üzgünüm
Sen gelemezsin tabii ben gidiyorum.
Gelemeyeceğim
........

Evet AMB ile yeğeni Kemal Bozkurt’un aralarındaki son konuşmadır bu. Zira yengesi Hacer Bozkurt’u yüzlerce kişinin katıldığı bir cemaatle defnetmiş zaten yorgun olan bedeni daha da yorulmuştur. Yengesinden sadece 5 gün sonra AMB aniden Tokatköy’de vefat eder. Bozkurt ailesi 5 gün içerisinde ikinci bir acıyla sarsılırlar.

AMB kardeşleri içerisinde herşeyi ilk yapan olduğu gibi ölümünde de ilki gerçekleştirdi. Geride dolu dolu bir 56 yıl ve bir o kadar da acı, hüzün ve özlem bıraktı. Kaderin cilvesine bakınki yine çok sevdiği büyük Alim Prof. Dr. Es’ad Coşan kendisinden tam bir hafta sonra da Avusturalya’da elim ve müphem bir trafik kazasıyla vefat etti. Hepsine ayrı ayrı rahmetler diliyoruz.

Ey güzel insan Ahmet Mithat Bozkurt Allah sana rahmet eylesin, makamın cennet olsun.

Sevgili dostlar eğer bu satırları sonuna kadar okuduysanız bir Fatiha’yı herhalde merhum Ahmet Mithat Bozkurt için esirgemezsiniz inşaallah.

21392_10200343350362742_439254520_n.jpg

ahmetmithatbozkurt.com

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum