Aptallar mevsimi

Her yazar, eğer gerçekten 'yazar' muamelesi görüyorsa, sadık bir okur kitlesine sahip demektir; O 'kitle' tek bir kişiden ibaret de olabilir, onbinlerce de... Bir yazarı ayakta tutan, nefes almasını sağlayan okurlarından gördüğü ilgidir zaten; ilgi görmeyen bir yazar havasız kalır ve yazmaya devam etse de kendisinden hayır gelmez.

En az müdavim okurlar kadar, yazıyı göndermemle basılmasına kadar geçen süreçteki az sayıda okurun ilgisini de önemseyenlerdenim ben. Düzeltmen, yazı işleri müdürü, yayın koordinatörü, yayın yönetmeninin... Muhtemel bir bilgi veya mantık hatasıyla okurların kafasını karıştırmayı önlemek ancak o ilgiyle mümkündür çünkü... “Şurada bir hata mı var acaba?” dediler mi, mest oluyorum.

Gazetelerde şu sıralarda hata üstüne hata yapılıyor. Bir-iki değil, birbiri ardına müselsel hatalar bunlar ve giderek vahim bir hal alabilir endişesi taşıyorum. Kimi isim veya görev benzerliği yüzünden yanlış fotoğraf kullanıyor, kimi eski bir fotoğrafı güncel bir olayla ilgiliymiş gibi gösteriyor; sadece yazılardaki bilgilerde hata yapılmıyor artık, eski bir yazı sanki yeniymiş gibi de sunulabiliyor...

Amerikalı meslektaşlarımız yaz aylarına 'silly season' adını takmışlar; 'aptal mevsim' demek... Sıcaklar insanlarda çalışma iştahını azaltıp dikkati dağıtacak yeni meşgaleler çıkartıyor ya, bu durumdan gazeteler ve gazeteciler de etkileniyor. Gazeteyi hazırlayan ana kadronun önemli bir bölümü tatile çıkınca geride kalanlarla idare etmek gerekiyor; bazı gazeteciler tatil beldelerinden katkıda bulunmaya devam ediyor, ama dağınık dikkatle hata yapma riskleri artıyor.

Yaza 'aptal mevsimi' adını aptalca hatalar yapıldığı için takmış Amerikalı gazeteciler...

Dün Milliyet'te bir köşe yazısının altında şu 'NOT' yer alıyordu: “İnternette yer alan yanlış nedeniyle dünkü köşemde Dışişleri Sözcüsü Burak Özügergin'in fotoğrafı yerine, sehven eski Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Levent Bilman'ın fotoğrafı çıkmıştır. Düzeltiyor, özür diliyorum.”

Geçen gün burada ben de benzer bir yanlışlık yüzünden 'düzeltme' koymak zorunda kaldım; bu sebeple fazla önemsenecek bir durum görmüyorum fotoğraf karışmasında… Ancak, o hata bir tek 'NOT' konulan köşe yazısında yapılmadı ki, Doğan Grubu'nun hemen bütün gazeteleri eski-yeni sözcüyü karıştırmıştı aynı haberi verirken...

Ortak mutfak kullanmaya başladığı anlaşılıyor grubun; her gazete “Sözcü fotoğrafı lâzım” diye aynı yere başvurmuş olmalı; yoksa bütün gazeteler aynı hatayı neden yapsın?

Çin/Urumçi'de Uygur Türkleri'ne karşı Han Çinlilerinin giriştiği katliam eylemi, en çarpıcı fotoğraflarıyla aynı grubun amiral gemisi sayılan gazetesinde yansıtıldı: Boylu boyunca ve kanlar içinde yatan gözleri çekik insanlar... Gerçi etraftaki otomobil çokluğu biraz şaşırtıcıydı, ama yine de Urumçi'den eylem sonrası görüntüleri olarak zihinlerimize çakıldı.

Görüntüleri inceleyen China Daily gazetesi Hürriyet'te (ve Milliyet, Posta, Radikal ile Sözcü'de de) çıkan fotoğrafın Urumçi ve Uygurlar'la bir ilişkisi bulunmadığını açıkladı. Hürriyet'in tam sayfa yayımladığı fotoğraf Çin'in Hangchu kentinde 15 Mayıs günü meydana gelen bir trafik kazasıyla ilgili değil miymiş?

Hürriyet ve kardeş gazetelerinden birinde düzeltme yapıldığını görmedim. Gazetelerin okurları fotoğraftaki görüntünün Urumçi'deki katliamla ilgili olduğunu sanıyorlar hâlâ...

Ergun Babahan da star'da Hürriyet'in bir garip tavrına dikkat çekmişti bir süre önce... Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinden bir Tümamiral'in durduk yerde ve Yüksek Askeri Şura'ya az bir zaman kalmışken istifasıyla ilgili 'özel haber' Hürriyet'te imzasız çıktı. “Bu kadar önemli bir haber hangi muhabirin ürünü?” diyor soruyordu haklı olarak ve kimbilir hangi düşünceyle...

Önce şu 'Not'u okuyun; ne olduğunu hemen anlatacağım: “Dün teknik bir yanlışlık sonucu 21 Haziran 2009 tarihli yazımız bu sütunda tekrar yayımlandı. Özür dileriz. O.E.”

“O.E.” Hürriyet başyazarı Oktay Ekşi'nin kısaltması. Garip olay Oktay Ekşi'nin tatilden döndüğü gün yaşandı Hürriyet'te; 11 Temmuz tarihli Hürriyet'te çıkan yazı aslında 21 Haziran'da yayımlanmış eski bir yazıydı...

Hürriyet okurlarından Oktay Ekşi'yi hastaları iki gerçekle karşılaşmış oldular: Kendisi gibi yazısı da eskimiyor kıdemli başyazarın; o yazısında açıklama beklediği yetkililer “Hürriyet... Başyazar...” dememiş, açıklama yapmamışlar...

Orada bir şeylerin iyi gitmediği belli de, bunu 'aptal mevsimi'nde yapılan aptallıklarla mı, yoksa daha derin ve kalıcı bir sebeple mi açıklayabiliriz, bilmiyorum.

İyi oluyor ama; hatalı Hürriyet'in sayfalarında dolaşmak daha büyük keyif veriyor...

Kaynak: Yeni Safak Gazetesi

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.