Aydınlık'ın Yönetmeni: "Ergenekon, Hayırlı Olacak"

 

Ergenokon operasyonu, kısa vadede, çok önemli sonuçlara yol açacak: Darbe girişimlerinin, bazı fâili meçhul cinayetlerin, Türkiye'yi karıştıran ve aslında dışarıya çalışan bazı şer odaklarının ve taşeronların aydınlanması mümkün olacak.

Ancak Ergenekon operasyonunu destekleyen yorumcuların çoğu, bu operasyonun, "Türkiye'deki Soğuk Savaş artıklarını temizlemek isteyen ABD'nin Türkiye'yi küresel sisteme entegre etmeyi amaçladığını" söylüyorlar.

Peki, ne demek bu? Türkiye'nin ABD'nin yörüngesine kesinkes oturtulması demek değil mi? "Ne var bunda yani?" diyebilir miyiz?

Dünya, felsefî bir kriz yaşıyor: Batı uygarlığının dünyaya adalete, hakka, hukuka, barışa dayalı bir düzen armağan edemediği; aksine istediği yeri işgal eden, yakıp yıkan, gezegenimizi ve tabiatı yok olmanın eşiğine sürükleyen, insanın ve hayatın anlamını hiçleştiren vahşî bir düzen armağan ettiği artık anlaşılmıştır.

Bu vahşî kapitalist-seküler düzenin tek "alternatifi", sadece Türkiye'nin başlatabileceği İslâm'a dayalı esaslı bir medeniyet sıçramasıdır.

İşte Ergenekon operasyonu, uzun vadede, Türkiye'yi bu medeniyet sıçramasını hayata geçirmek için hazırlık yapmak yerine, bu medeniyet sıçramasını aslâ gerçekleştiremeyeceği bir cenderenin içine hapsetmekle ve Türkiye'ye bir kez daha Truva atı rolü vererek, vartayı atlatıp vaziyeti idare etmeye sürüklemekle sonuçlanacak bir operasyondur.

* * *

Aydınlık Dergisi Yayın Yönetmeni Serhan Bolluk'tan bir mektup geldi. Bolluk, aksini iddia etse de, ben Aydınlıkçıların ABD tarafından kullanıldığını düşünüyorum. Bunun en tipik örneği, ABD'nin İslâm'a karşı "terör numarasıyla" açtığı küresel savaşı, Aydınlıkçıların ve bilumum diğer ulusalcı-laikçilerin "irticayla mücadele" sloganıyla aynen benimsemiş olmalarıdır. ABD'nin küresel stratejisini aynen benimsemek, sonuçta, ABD'ye hizmet etmek değil midir?

Bolluk, mektubunda, Ergenekon'un -tersinden- Türkiye'nin hayrına sonuçlar doğuracağını söylüyor. Türkiye'nin İslâmî kimliğini ve birikimini kültürel ve sosyolojik bir gerçek olarak bile kabul etmeye yanaşmamalarından ötürü, Aydınlıkçılardan hiç hazzetmedim. Ama Bolluk'un gönderdiği mektubu -bazı önemsiz yerlerini atlayarak- nezaketen yayımlıyorum. İşte Bolluk'un mektubu:

* * *

Sayın Yusuf Kaplan

28 Temmuz tarihli yazınızı okudum. Saptamalarınızın büyük bölümüne katılıyorum. Özellikle: " ABD için küresel ölçekte daha kullanışlı başka bir şebekenin ikamesi… İslam'ın ehlileştirilmesi… Kalenin içerden ve derinlemesine ama çaktırmadan teslim alınarak…" bölümü. Daha önce de Ergenekon operasyonunun arkasında ABD'nin olduğunu yazmıştınız.

Yazınızdaki büyük yanlış ise "içeri tıkılanların, soğuk savaş artıkları, taşeron" oldukları.

Sayın Kaplan,

Kontrgerilla'yı sizlere biz öğrettik. İşçi Partisi ülkemizin başındaki bu en büyük belaya karşı, 40 yıl önce 12 Mart işkencehanelerinde mücadele etmeye başladı. 1978'de çıkan Aydınlık gazetesinin bu ülkeye büyük hizmeti "Kontrgerilla" yayınlarıdır. Aydınlık o ahtapotun kollarını nerede gördüyse ortaya çıkarmıştır. İster "sol"un ister "sağ"ın içinde.

Susurluk, Çiller Özel Örgütü'nü biz açığa çıkardık. Eşref Bitlis'in uçağının "buzlanmayla" değil sabotaj sonucu düştüğünü bizden öğrendiniz. Turgut Özal'ın özelleştirdiği Gladyo'nun "MİT Raporu"nu kamuoyuna duyurma cesaretini gösteren yayın organını, 2000'e Doğru'yu biz çıkartıyorduk.

İşçi Partisi'nin çıkardığı yayın organlarının temel işlevi Gladyo'ya, Kontrgerilla'ya karşı mücadeledir.

Genel Başkanımız ve lider kadromuz 12 Mart'ta da 12 Eylül'de de darbecilerin ilk içeri attığı insanlardır. Doğu Perinçek yürüttüğü mücadele nedeniyle 5 kuşakla hapis yattı. 12 Mart, 12 Eylül, 1990, 1998 ve son olarak bugün beşinci keredir hapiste.

Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı cinayetleriyle ilgili yayınlarımıza açıp bakınız. […] Bütün o suikastların çıkardığımız dergi ve gazetelerde nasıl CIA-Kontrgerilla işi olduğunu teşhir ettiğimizi göreceksiniz.

[…] Bize karşı yürütülen yalan kampanyasının boyutları, bu operasyonda tutuklanan diğer insanların durumu hakkında da fikir veriyor. Türkiye psikolojik savaşın böylesini görmedi. 12 Mart'ta, 12 Eylül'de sistemin yine de bir namusu vardı.

Ergenekon, dört dörtlük bir Gladyo operasyonudur. Biz bu olayı Türkiye için büyük bir fırsat olarak görüyoruz. Bu tertibi yürütenlere karşı bu mahkemede yürüteceğimiz mücadele çok aydınlatıcı olacak. […] Bizler buradan bakınca, ülkemizin çok hayırlı bir döneme girdiğini görüyoruz. Elbette kayıplar olacak, acılar çekilecek. Ama sonu iyi ve güzel olacak.

[…] "Medeniyet dediğin, tek dişi kalmış canavar" büyük insanlığa karşı son hamlesini yapıyor. Haçlı seferlerinin sonuncusudur bu. Sonrası ise büyük bir mutluluk ve huzur çağıdır.

Atlantikçilerin dönemi bitiyor. Türkiye'nin tam göbeğinde olduğu Asya çağı geliyor.

Duruşmaları iyi izleyiniz Sayın Kaplan. Asıl azmettiricinin yakasına nasıl yapıştığımızı göreceksiniz. […] Saygılar sunarım.

Dr. Serhan Bolluk

Aydınlık Dergisi Genel Yayın Yönetmeni

Tekirdağ 1 Nolu F Tipi Cezaevi B-54

Önceki ve Sonraki Yazılar