Bilgin ERDOĞAN

Bilgin ERDOĞAN

Bağlılık mı & Bağımlılık mı?

Bağlılık mı & Bağımlılık mı?

Bağlılık başka bağımlılık başka .. Bağlı olmak ve bağımlı olmak arasındaki fark, gündüz ile gece ,hak ile batıl, rahmet ile zahmet, hizmet ile hezimet arasındaki fark kadar derindir.

Cemaat bağlı olanlardan, cemadat ise bağımlı olanlardan müteşekkil bir sosyal yapıdır. Cemaatlerin içindeki bağlılar cemaatlerin özneleri, bağımlılar ise o camianın nesneleri olurlar.

Bağlı olanlar ilkeleri, bağımlı olanlar ise şahısları esas alırlar.. Vahiy “ Allah’ın eli cemaat iledir” der ama sürü yani cemadat iledir demez.

Bağlı olanları yönetmek, şuur ve ikna ile bağımlı olanları yönetmek ise şartlandırma ve baskı iledir. Bağlı olanlar sorgular,akleder ve itaat eder yada etmez , bağımlı olanlar ise sorgulamadan ve İlahi kriterlere, akli ölçülere başvurmadan körü körüne itaat etmeyi erdem zannederler.

Bağlı olanlar parmağın gösterdiği aya bakarlar bağımlı olanlar ise parmağın kendisine .. İslamoglu’nun ifadesiyle cama bakan camı  görür camdan bakan ise güneşi ..Bağımlılar cama bakar, bağlı lar ise    lalar ise camdan bakar.Bundan dolayıdır ki bağımlı olanlar hadiselerin arkaplanını görmek  ve yapılmak istenen ile ilgili kafa yorma zahmetine girmek yerine sürü psikolojisiyle hareket etmeyi tercih ederler. 

Bağlı olanlar kaliteye,niteliğe yani keyfiyete bakarlar bağımlı olanlar sayıların,binaların ve paraların yani kemmiyetin enkazı altında kalırlar..

Bağlı olanlar  küffarın elinde şehid olmayı en büyük erdem telakki ederken bağımlı olanlar, gassalın elinde meyyit olmayı yani liderlerine körü körüne bağlanmayı hizmet kabul ederler.

“Bağ” anlamına gelen ‘ukâl’ ile ‘akıl’ Arapçada aynı kökten gelir. Dolayısıyla bağlı olmak icin akıl ve vahiy temel esastır. Bağımlı olanları ise motive eden kör bir taassubtur sadece.

Bağlı olanlar “ Onlar sözün tamamını dinler ve en güzeline uyarlar” ayetindeki gibi akıl ve gönül insanlarıdı rlar. Bağımlı olanlar ise “Onlar ahbarlarını ve ruhbanları   rabler edindiler” ayetindeki gibi çok tehlikeli bir yolun yolcusudurlar.

Bağlı olanlar, davam insanlık için tasavvuruna sahipken, bağımlı olanlar insanlık davam içindir gibi bir çarpık algıya sahip olduklarından şuursuz kalabalıkları ve beton yığınlarına ve insan denilen gerçeğe tercih ederler. bağımlı olanlar    kafalarindaki hayali kislilikleri hayatları ndaki gercekliklere tercih ederler.

Bağlı olanlar, sözün gücüne inanırlar bağımlı olanlar ise gücün sözüne.. Onun için bağlı olanlar sözlerini, bağımlı olanlar ise seslerini yükseltirler. Bağlı olanlar yüreklere ve akıllara hitap eden bir muâllim gibi bağımlı olanlar ise takım taraftarı mentalitesiyle hareket eden amigolar gibidirler.

Bağlı olanlar, kula olan itaat, Hakka ve hukuka olan itaatsizliğin başladığı yere kadardır diyen mümeyyiz bir kafaya sahip kimseler iken bağımlı olanlar Hakka rağmen bir itaat algısına sahiptirler. Onları n itaaleride ilkesizlik ve omurgası zlı k vardı r.

Bağlı olanlar, yaşadıkları çağın aktif ve etkin bir öznesi bağımlı olanlar, kendilerini nispet ettikleri ideolojinin pasif ve edilgen bir nesnesidirler.

Bağlı ile bağımlı arasındaki fark aşk ile tutku arasındaki fark kadar derindir. Bağlı olanları aşk, bağımlı olanları tutku tarif eder. Bir müfessirin ifadesiyle tutku tutuklar lakin aşk özgürleştirir. Onun için bağlı olanlar, adayanlar ve adananlar, bağımlı olanlar ise harcayanlar ve harcananlardir.

Bağlı olanlar ayağı yere basan makul bir lider tasavvuruna sahiptirler. Bağımlı olanlarsa hayattan kopuk mahsus bir çarpık algının mağdurudurlar. Onlar liderlerine  insan ü stü  nitelikler vererek onu hayatı n dış   ş  ı  na iterek imkansızlaş tırır lar.

Bağlı olan, liderlerini hatasıyla sever ve başına taç eder ama onu beşeri özelliklerinden soyutlamaz. Zira onun tasavvurunda hata yapmak mukteza-i beşeriyet yani insan olmanın gereğidir. Bağımlı olanlarsa İmamet mitolojisindeki gibi masum lider algısına sahiptirler. Oysaki hatadan münezzeh olma sadece Allaha mahsus bir niteliktir.

Ebu Hanife : “ Şayet ihtilafa düşerseniz ve ihtilafa düştüğünüz konuda size birileri delil getirirlerse ve onların getirdiği delil benim getirdiğim delilden daha sağlam olursa ve siz buna rağmen beni takip ederseniz benim yolumdan değilsiniz “ diyerek şahsa değil delillere ve ilkelere bağlı olmanın ehemmiyetinin altını çizer. Onun için bağlılar tahkik etmeyi taklid etmeye tercih ederken bağımlılar bunun tam tersini yapmaya şartlanmışlardır.

Bağlı olanlar akıl ile vahiy arasındaki ilişkinin göz ile ışık arasındaki ilişkiye benzediğini bilirler. Göz olmadan ışık ve ışık olmadan göz anlamsız olduğu gibi akı llll bloke olduğu takdirde vahyin idrak edilmesi ve diriltici bir mesaj olması imkan dışıdır.

Bağlı olanlar hatayı imha ve  hatalıyı inşa etmeye çalışırlar. Bir hatasından dolayı bir kişinin yada cemaatin veyahut siyasi bir fırkanın üstünü ç izmezler. Pirincin içindeki taştan dolayı bir çuval pirinci çöpe atmak gibi bir israf içinde asla olmazlar. Ancak bağımlı olanlar asla pirincin içindeki taşı taş olarak görme eğiliminde olmadıklarından hem liderlerine hem kendilerine hemde etraflarına zarar verirler.

Bağlı olanlar fitne zamanlarında uzlaştırıcı,birleştirici ve inşa edici, positif bir misyon yüklenirler. Bağımlı olanlarsa kin ve adavete sebebiyet veren bir tarafgirlik içine girerek karşı tarafı imha edici bir tavır içinde olurlar.

Her inanç sisteminin,cemaatin,fırkanın,cemiyetin ve siyasi oluşumların bağlıları ve bağımlıları vardır.  Hiç bir oluşum bütün bütün  bağımlılardan yada bağlılardan teşekkül etmez. Ancak bir cemiyeti yada fırkayı çıkarları için kullanan insanlar merkeze yakınlaştıkça o kimseler, daha kolay yönetebilmek için bağlı olanları pasifize ederek bağımlı olanları kullanmayı tercih ederler. Zira ikna etmek emir vermekten daha zahmetlidir.

Bu uygulama, kısa vadede pragmatik bir çözüm olsada uzun vadede hareketlerin gerilemesine ve kokuşmasına ve bir rant fırkası haline gelmesine sebep olacaktı r. Bu durum, cemiyetler ve cemaatler için geçerli olduğu gibi hasseten siyasi oluşumlar içinde geçerlidir. Bu işin reçetesi bağımlıları tezkiye ve terbiye etmek ve bağlıların tasfiye edilmelerine müsaade etmemektir. 

Içtimai yapılarda tıpkı insanlar gibi doğar,büyür,yaşlanır ve ölürler.Zira her ümmetin bir eceli vardır. Ancak sağlıklı yaşayan ve beslenen insanların genelde daha uzun ömürleri olabildiği gibi ahlâklı,sağlıklı ve akleden bireylerden oluşan sosyal yapıların, cemaatlerin yada partilerin daha uzun yaşamaları muhtemeldir. 

Selam ve dua ile

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.