Başarısı çalınan ihtilal Mısır'ın aldatılan halkı

Çalınan ihtilal:

Mısır halkı 18 gün kimsenin beklemediği bir kararlılık, sebat ve dinamizim sergileyerek tüm dünya kamuoyunun dikkatlerini üstüne çekmiştir. Mısır'daki bu "sokakların hareketi", "sokakların kalbi", "sokakların azmi ve nabzı" sonunda bir cumhurbaşkanını yerinden etmiştir. Bütün bunları yaparken de inanılmaz bir dikkatle "yakıcı ve kırıcı" olmaktan kaçınılmıştır. Mısır halkının ihtilali, mizaçlarına uygun bir şekilde, şidddet içermeyen bir ihtilal olmuştur. Ama ne yazık ki statükoyu ve hükümeti temsil edenlerin elinden 300 kadar insan ölmüş ve yüzlerce kişi de yaralanmıştır. Tartaklanan, dövülenlerin ise hesabı bilinmemektedir.

Belki birçok kişi bu olaya hâlâ bir "halk ayaklanması" ve "25 Ocak'çıların heyecanı" olarak bakmaya çalışsalar bile, iki buçuk haftalık Mısır isyanı, Ortadoğu Arap ülkeleri için çok önemli bir dönüm noktası olmuş ve unutulmayacak bir kilometre taşı olarak tarihte yerini almış bulunmaktadır. Mukayese edilirse ABD ve diğer işgal güçlerinin 7 yılda Irak'ta ve 9 yılda da Afganistan'da başaramadıkları ve getiremedikleri "demokrasiyi" getirmek için yolları açmışlardır. İşte olayların en kritik noktası veya kırılma noktası da budur. Tüm hür dünya sürekli "demokrasiden ve insan haklarının üstünlüğünden, hukuk ve adaletten" bahsetmekte ama bunu hakikaten gerçekleştirmek için Irak'ta 7, Afganistan'da 9, Filistin'de 62, Keşmir'de 64 yıla ihtiyaç duymaktadır(!). Mısır'da ise halkın ısrarlı ve kararlı tutumu ile bir aşama başarılmış ama şu günlerde bu halk devriminin başarısı adeta "çalınmak" üzeredir.

Gerçekler ve talepler:

Mısır halkı, Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in istifasını ve gitmesini talep etmiştir.

Olağanüstü Hal durumunun kalkmasını istemişlerdir,

Haksızlıkların durmasını, adaletin gerçekleşmesini istemişlerdir.

İşsizliğe çare bulunmasını, iş ve aş için imkanlar sağlanmasını istemişlerdir,

Rüşvet ve yolsuzluk yapanların atılmasını, dürüst kişilerin başta olmasını istemişlerdir,

Yeni bir anayasa yapılmasını talep etmişlerdir,

Hileli seçimle gelenlerin gitmesini ve dürüst secimlerin yapılmasını istemişlerdir.

Dürüst bir yeni hükümet ve idare talep etmişlerdir.

Bakıldığı zaman adeta her yerde "ideal" olarak  kabul edilebilecek bir talepler listesi ile direnişlerini sürdürmüşlerdir. Mısır'da halkın isteklerine sureta ve geçici olarak "evet" denmiş ama gerçekte pek de değişen bir şey olmamıştır.

Duruma el koyan Yüksek Askeri Konsey (YAK) 3 günde birçok genelge yayınlayarak nelerin yapılmasını istediğini bildirmiştir.

Yüksek Askeri Konsey (YAK) Anayasayı lağvetmiş, meclisi ve senatoyu ilga etmiştir ama Mübarek'in tayinlere dokunmamıştır,

Hüsnü Mübarek istifa edip, çekilmiş ama yerine son anda Cumhurbaşkanı Yardımcısı olarak tayin ettiği Ömer Süleyman görevine devam etmektedir. Ömer süleyman, eski Cumhurbaşkanı'nın adeta "alter-ego"su yani "aynadaki aksi"dir. Üstelik "işkenceci" olarak tanınan bu eski İstihbarat teşkilatı şefi, israil'le olan yakınlığı ile de bilinmektedir.

Ömer Süleyman, Mübarek'ten daha beter olup, çoğu Mısırlı, yerel deyimle: "aynı, aynı ama farklı" diyerek durumun komikliğini vurgulamaya çalışmaktadır.

Hüsnü Mübarek'in son haftalarda tayin ettiği yeni kabine olduğu gibi iş başında durmaktadır. "Mübarek'in kuklaları ve maşaları" olarak bilinen bu bakanlar kurulu işlerine devam etmekte olup, sadece bazıları hakkında yurt dışına çıkma yasağı getirilmiştir.

Ortada Anayasa için henüz ne bir çalışma, ne de bir komite vardır, (her şeyin 2 ayda tamamlanması gerekmektedir? Bu nasıl olacaktır?)

Halk "Olağanüstü Hal" durumunun kaldırılmasını talep etmiştir ama OHAL hâlâ devam etmektedir ve kimse ondan bahsetmemektedir.

Anayasa lağvedildiğine göre şu anda Mısır "askeri bildirilerle" ve kararlarla idare edilmektedir. HALK İHTİLALİNİN ZAFERİ ÇALINMIŞTIR.

Halk gelirinde biraz düzelme beklerken, sadece 'lik bir artış olmuş ve bundan da sadece kamu çalışanları yararlanmıştır. Kısacası, askeri, polisi ve bürokratı yani statükonuın adamları...

Tahrir Meydanı'ndan halk ve kurduğu geçici barınaklar asker zoru ile tamamen temizlenmiş olup, adeta bu "serberstiyeye de bir son verildiği ve bundan sonra buna da tolerans gösterilmeyeceği "mesajı verilmektedir. MISIR HALKI ALDATILMIŞTIR.

Mısır ordusunun güvenilmezliği:

Mısır ordusunun üst kademeleri, baskıcı, statükocu ve Mübarek taraftarı olarak bilinmekte olup, bu tutumunda bir değişiklik olmamıştır. Şimdi de Süleyman tarafındadırlar.

Ordunun başındakiler hepsi yaşlı kimseler olup, Mübarek tarafından o makamlara tayin edilmişlerdir.

Bunlar arasında en gençleri 62 yaşındaki General Sami Enan, ABD'ye yakınlığı ile bilinen ve belki de ileride Mısır'ın lideri olma şansına en yakın olan kişidir.

Mısır ordusunda birçok yetkilinin "işkence ve yasa dışı yollar kullanma" konusunda dosyaları bulunmaktadır.

Mısır'da "Akil Adamlar Komitesi" kurulmuştur. Aslında Mübarek tarafından son 3 hafta içinde tayin edilen 43 kişiye Akil Adamlar denmektedir. Bu "seçilmiş ve tayin edilmiş" kişiler adeta genç Mısırlıların, 25 Ocak'cıların zaferlerini çalmak için planlar yapmaktadırlar. Ordu tarafından da desteklenmektedirler.

Ordu, mevcut OHAL durumunu kaldırmamıştır.

Mısır Askeri bildirilerle idare edilmektedir.

HERKESİN BİLMESİ GEREKEN ŞEY, BU TARİHİ MISIR AYAKLANMASININ İYİ BİR SONUÇ GETİRMEK YERİNE, NEREDE İSE TÜMÜ İLE "ÇALINMAK "ÜZERE OLDUĞUDUR. MISIR HALKI ALDATILMIŞTIR.

Önceki ve Sonraki Yazılar