Batı ve biz

Lizbon’da tarihî bir toplantı başladı dün.

NATO zirvesi toplandı.

Bu zirvede sadece NATO’nun on yıllık geleceği değil, bizim açımızdan büyük önem taşıyan “füze kalkanı” meselesi de görüşülecek.

Füze kalkanının aslında İran’a karşı hazırlandığı ama bunun açıkça söylenmediği bilinen bir gerçek.

Rusya’yla dost olan NATO’nun şimdilik en büyük “düşmanı” İran.

Peki, İran’ın elindeki füzeler bütün Avrupa’yı tehdit ediyor mu?

İran’a karşı böyle kapsamlı silah yatırımları yapmak gerekiyor mu?

Ankara temsilcimiz Lale Kemal’in haber analizinde de okuyacaksınız, uzmanlar “İran’ın Avrupa’yı vurabileceğine” pek inanmıyor.

Bu “kalkan” projesinin de ekonomik kriz yaşayan Amerika’nın silah harcamalarını arttırmak için bulduğu bir “kılıf” olduğunu söylüyorlar.

Söyledikleri akla yakın geliyor.

İran’ın bütün Avrupa’yı ve NATO’yu tehdit edebildiğine ve Batı dünyasının ortaklaşa harekete geçmesine neden olacak kadar “büyük” bir düşman olduğuna inanmak güç.

Kürselleşme yayıldıkça dünyada “düşman” bulmak zorlaşıyor, silahçıların ise “düşmana” ihtiyacı var.

İran’ın gittikçe daha hızla boşalan “düşman kontenjanını” doldurmak için kullanıldığı kuşkusu da epeyce yaygın.

Bütün bu kuşkulara rağmen NATO beli ki bu “kalkan” projesini kabul edecek.

Ve, bu kalkanı İran’ın komşusu olan Türkiye’ye yerleştirecek.

Türkiye haklı olarak komşusuyla durduk yerde düşman olmak, İran’a karşı kullanılacak bir silaha ev sahipliği yapmak istemiyor.

Batı ise Türkiye’yi “bizimle İran arasında bir seçim yap” diye sıkıştırıyor.

Türkiye’yi böyle fütursuzca sıkıştırabilmeleri sadece Batı’nın gücünden kaynaklanmıyor bence, Türkiye’nin de yaptığı ciddi diplomatik hatalardan kaynaklanıyor.

Çünkü açıkça olmasa bile fısıltı halinde Türkiye’nin İran’a “hakkaniyet arayışından” ziyade “dindaşlık gayretiyle” sahip çıktığı yayılıyor.

Bizim diplomatik hamlelerimize baktığınızda bu iddia da o kadar havada kalmıyor.

Başbakan Erdoğan, İsrail’e karşı Gazze’deki çocuklara yapılan zulüm nedeniyle çok sert bir çıkış yaptı.

Haklıydı.

Ortadoğu’dan da, Batılı ülkelerin halklarından da destek aldı.

Ama Yahudi İsrail’e bütün ilişkileri kopartacak kadar sertçe karşı çıkan Ankara, ülkesinde katliamlar düzenleyen Sudan Devlet Başkanı’nı dost belleyip başına taç yaptı.

Sudan Devlet Başkanı’nı eleştirmedi.

Sudan’da öldürülen çocukların hesabını sormadı.

Müslüman Filistinli çocuklar için sızlayan vicdan, Müslüman devlet başkanının öldürdüğü Sudanlı çocuklar için kör oldu.

Aynı çifte standardı İran’a karşı da uyguladık.

Hıristiyan Batı’yı eleştirmekte çok cömertken Müslüman İran’daki insan hakları ihlalleri karşısında sus pus olduk.

Zina yaptığı iddiasıyla “taşa tutularak öldürülmeye” mahkûm edilen Sakine’ye bütün dünya sahip çıkarken biz sessiz kaldık.

İran’daki muhaliflerin susturulması bizi hiç ilgilendirmedi.

Adeta “bize Müslümanlar adam öldürüyor dedirtemezsiniz” diyen bir politika benimsedik.

Dışişleri Bakanı’nın “Kudüs’te namaz kılacağız” türünden tuhaf açıklamaları da bu politikaya tüy dikti.

Türkiye, Batı’yla kavgaya girdiğinde bunu gücüne güvenerek yapamaz, Batı daha güçlü çünkü, bunu ancak “hakkaniyete” sığınarak, “haklılığın” sözcüsü olarak yapar.

Türkiye’nin hükümeti ve dışişleri bakanı, olumsuzlukları eleştirirken “dindaşlık” gayretine girmiş bir görüntü vermese, yaptığı hamlelerin etkisi çok daha büyük olacağı gibi sonuç alması da çok daha kolay olur bence.

İran’a karşı gerçekleştirilen ve Batılı uzmanların bile “kuşkuyla” karşıladığı “kalkan” projesine karşı çıktığımızda, “siz bunu dindaşlık gayretiyle yapıyorsunuz” imaları karşısında böyle çaresiz kalmayız.

Bu kalkan projesinde bütün babalanmalarımıza rağmen galiba bizim bileğimizi bükecekler ve biz bu projeyi kabul edeceğiz.

İstemediğimiz bir şeyi kabul etmemizin tek suçlusu Batı olmayacak.

Kendi “haklılığımızı” sakatlayacak ve elimizdeki en büyük gücü bize kaybettirecek “çifte standartlı” diplomasimizin de bunda büyük payı bulunacak.

Sudanlı katillere, İran’ın demir yumruklu yöneticilerine sahip çıkmanın bedelini, istemediğimiz bir projeyi kabul edip Batılı silahçılara epeyce para kazandırarak ödeyeceğiz.

ahmetaltan111@gmail.com

Önceki ve Sonraki Yazılar