Biz bu filmi çok gördük

Hükümetin ‘Kürt sorunu’ veya ‘terörle mücadele’ politikalarında galiba ince ayara ihtiyaç var... İkisini birbirinden ayırt etmeyi başarmış bir siyasi kadronun, artık etkili makamlarda oturanların söylemine de sirayet etmeye başlayan bir kafa karışıklığıyla, yeniden eski günleri hatırlatan çıkışları oluyor çünkü...

 

Özellikle İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in söylemine...

 

Dediklerini dinlediğiniz ya da okuduğunuzda, bir zaman sıçramasıyla 1990’lara döndüğünüzü, dönemin ünlü politikacılarının görüşlerini dinlediğiniz veya okuduğunuzu düşünmeden edemiyorsunuz.

 

Akla karayı, elma ile armutu, terörist ile sorun dile getireni ayırt etmeyi beceremediği için o dönemin politikacısı, terör örgütünün insan kaynağı bulmakta uğradığı zaafı alt etmesini sağlamış, sorunu kısa yoldan çözmek mümkün iken ölü sayısını onbinlere (bugünlerde 40 binin üstüne) çıkartacak yanlış yollara sapmış, devletin elinin yasadışı eylemlerle kirletilmesinin önünü açmıştı.

 

Bugünlerde soruşturması başlayan ‘fâili meçhuller davası’, açılacaksa,1990’ların karanlık lâbirentlerinde işlenen ‘terörle mücadele odaklı’ yanlışlıkların hesabını görecek... Biz bu çığırı açtığı için Ak Parti’yi alkışlarken, İçişleri Bakanı Şahin, kendisinden 20 yıl önce aynı koltukta oturmuş olanların zihniyet dünyasını yansıtan açıklamalar yapıyor.

 

Devlet ‘terörle mücadele’ yürütürken, birileri de teröre destek veriyormuş... Kimmiş mi onlar? Bakan Şahin’e göre neredeyse herkes: “Belki resim yaparak tuvale yansıtıyor. Şiir yazarak şiirine yansıtıyor, günlük makale, fıkra yazarak oralarda bir şeyler yazıp çiziyor. Hızını alamıyor terörle mücadelede görev almış askeri, polisi doğrudan çalışmasına, sanatına konu yaparak demoralize etmeye çalışıyor. Terörle mücadele edenle bir şekilde mücadele ediliyor, uğraşılıyor.

 

“Terörün arkadan dolanarak arka bahçede yürüttüğü faaliyetler ki, arka bahçe İstanbul'dur, İzmir'dir, Bursa'dır, Viyana'dır, Almanya'dır, Londra'dır, her neyse, üniversitede kürsüdür, dernektir, sivil toplum kuruluşudur...”

 

İnsan okurken ürperiyor. Ne kadar yanlış bir yaklaşım... Ak Parti’nin yürüttüğü politikalara, gerçekleştirdiği açılımlara, ülkeye getirmek istediği demokratik standartlara, özgürlük ve hukuk anlayışına da aykırı...

 

Eline silâh alan terörist ile şiir veya makale yazanı, üniversite kürsüsünde ders vereni aynı kefeye koymanın hiçbir makul yönü yoktur. Biri sonuna kadar mücadele edilmesi gereken teröristtir, diğeri de yazı-çizi, öğrenci yetiştirme işleriyle meşgul olan kalem ve bilim erbabıdır.

 

İkisini birbirine karıştırmak her şeyden önce terörle mücadeleye zarar verir.

 

Türkiye’ye çok değerli yıllar yanında ülke kalkınmasında yararlanılabilecek maddi kaynaklarla onbinlerce insanını da kaybettiren 1990’lar zihniyetini günümüzde hortlar görmek, doğrusunu söylemek gerekirse, en başta beni korkutuyor. O yılları, yanlışlıkları eleştirerek geçirmiş, fâili meçhulleri kınamış, devlet içinde yuvalanmış çetelerin üzerine gitmiş, Ak Partili yıllarla birlikte demokrasiyi güçlendirerek yürütülen etkili bir terör mücadelesinin başladığını fark edip yapılanlara destek vermiş beni...

 

Kusura bakmasın İçişleri Bakanı Şahin, böyle bir terörle mücadele anlayışı partisinin ‘2023 perspektifi’ ile taban tabana zıttır.

 

Biz bu filmin her karesini ezbere biliyoruz...

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Önceki ve Sonraki Yazılar