Borsa bu... Hem iner, hem çıkar!

Biz genelde felaketleri unutur,  bayramları hatırlarız. Durumumuzu kötü günlerle değil,  iyi günlerle karşılaştırarak değerlendiririz.
Genel de “ Ah... nerede o eski bayramlar” havası içinde yaşarız.
“Eyvah... . Borsa çöktü...  öldük,  bittik! Gitti paracıklarımız ... Bundan sonra bu borsa iflah olmaz” söylemleri başladı.
Cuma gücü borsa 1.99 sentten kapandı. Borsada olan biteni iyi izleyen dostumuza “Borsa battı mı?” diyerek sual eyledim.
Borsanın “1.99 sentten kapanmasının” ne anlama geldiğini bana anlattı.
Borsada hisse senetlerinin ortalama fiyat hareketini gösteren “Borsa Endeksi”ni,  cari dolar fiyatına bölüyorlar. Çıkan rakam dolar cinsinden borsanın fiyat göstergesi olarak kabul ediliyor.

Ölen, biten yok
Cuma günü borsa endeksi 28496 idi. Bunu o günün dolar fiyatı olan 1428000 TL.'ye bölünce,  1.99 rakamı elde ediliyor. İşte o da,  borsanın dolar cinsi fiyat göstergesi.
Borsanın fiyat göstergesi 2002 yılında 0,5 sent (yarım cent) imiş. 2003 yılı sonunda 1.30 sent,  2004 yılı sonunda 1.80 sent,  2005 yılı sonunda 2.96 sent,  2006 yılında 2.75 sent dolayında olmuş.
Derken 2007 yılında borsa şahlanmış. Kasım ayı başında 5.0 sent görmüş. Yılı 4.8 sentten tamamlamış.
Demek ki , iniyor da,  çıkıyor da... Şimdi biz 2007 yılındaki en yüksek rakama bakarak mı dövüneceğiz, yoksa 2006 yıldan önceki rakamlara bakarak mı sevineceğiz ?
Batı ülkelerinde borsalar,  hisse senetleri işlem gören firmaların karlılık ve zarar durumuna, dağıttıkları kâr payına göre iniyor çıkıyor.
Bizim borsamız ise genelde dış piyasalardaki iniş çıkışlardan etkileniyor. Borsada hisse senetleri işlem gören bankaların ve şirketlerin gücü, kârlılığı genel fiyat oluşumunu büyük ölçüde etkilemiyor.

Halk dolara bakıyor
Bizim Ankara'mız ve piyasa oyuncularımız ekonominin durumunu genelde 3 göstergeden izliyor (1) Döviz fiyatı,  (2) Borsadaki durum, (3) Bono faizleri.
Borsada hisse senetlerinin yüzde 70'i yabancıların portföyünde,  işlem hacminde yabancılar ağırlıkta. Bono fiyatının yüksekliği öncelikle Hazine'yi vuruyor. Daha sonra ekonomiyi etkiliyor.
Bizde halk,  kamuoyu,  ekonomiyi döviz fiyatından (daha da açığı dolar fiyatından) izler oldu.
Dolar fiyatı ucuz kaldıkça, yerinden kıpırdamadıkça,  bir yanda üzülüyoruz. Öte yanda “Oh... ohh..İşler iyi. Döviz bol... Ucuz ithalat sayesinde enflasyon artmıyor” diyerek seviniyoruz.
Dolar fiyatının artışını bekleyenler bile “Artsın ama hazmedilebilir boyutta artsın” diyorlar. Hazmedilme meselesi şudur : Dolar fiyatı 2 günde yüzde 17 oranında artar ise insanlar endişeye kapılıyor. Yavaş yavaş artar ise insanlar (ve de ekonomi) artışı daha kolaylıkla kabul edebiliyor.
Bugün başlayan haftada,  olacak bitecekleri bu pencereden değerlendirmekte yarar var.

Önceki ve Sonraki Yazılar