Bugün 11 Eylül! Ne kazandınız?

Bugün 11 Eylül! Amerika'yı vuran o dehşet saldırıdan bu yana sekiz yıl geçti. ABD'nin siyasi, askeri ve ekonomik gücünü hedef alan saldırılar şüphesiz yeni bir dünya düzenini hedefliyordu. Öyle de oldu. Sekiz yıldır, dünyanın en ücra köşelerinde bile bu yeni düzenin etkileri hissedildi. Ülkelerde, şehirlerde, kasabalarda, ailelerde hissedildi. Çatışma, işgal, köleleştirme, kontrol altına alma, yönetme, iradesizleştirme, aşağılama ve yok etme üzerine kurulu, Batı'nın yüzlerce yıllık sömürgeci geçmişinin bütün kirli örneklerinin kullanıldığı sekiz yıl geçirdi dünya.

Her yıl dönümünde yeniden El Kaide tehdidi, yeni terör alarmları ilan edilirdi. Yeni kaset çıkarıldı ortaya. Ancak bu yıl olmadı. Ne, Bin Ladin'in yeni ses kaydı, görüntüsü ne de ABD ve İngiltere'de terör alarmı oldu. En azından bugüne kadar.. Sekiz yıldır değişen tek şey bu oldu. Bunun dışında her yıl dönümünde kötü şeylere yenileri eklenmiş oldu. Kötülük devam etti.

Saldırıların birinci yıldönümünden hatırlatma: (7 Eylül 2002) Amerika'nın küresel ekonomik ve askeri hegemonyasının sembollerine yönelik saldırıların ardından ilan edilen küresel olağanüstü hale rağmen, ortaya atılan iddialar ve enformasyon dayatmasının ötesinde, saldırılarla ilgili gerçek anlamda hiç bir kanıt ortaya konulmadı. Ancak dünya, görülmemiş bir hızla Amerika'nın siyasi ve askeri denetimi altına girdi. İnanılmaz bir saldırganlık ve açgözlülükle istila ve yağma harekatı başlatıldı.

En önemlisi, Amerika'nın başlattığı savaşla 11 Eylül saldırıları arasındaki bağlantı koptu. Bir yıl gibi çok kısa bir sürede en temel insan hakları ve bireysel özgürlükler yok edildi, özgürlük alanları daraltıldı, uluslararası hukuk rafa kaldırıldı, uluslararası kurumlar devre dışı bırakıldı, sivil toplum örgütleri baskı altına alındı, uluslararası sözleşmeler unutuldu, dünyanın her köşesinde insanlar gözaltına alınıp aylarca sorgusuz-sualsiz hapislerde tutuldu, hemen her Amerikan askeri üssü esir kampları haline geldi, katliamlar/toplu mezarlar dönemi başlatıldı, diktatörler güç kazandı, askeri bürokrasi her şeye hakim olmaya başladı. Afganistan işgal edildi. Bütün dünya terör gerekçesiyle kandırıldı. Oysa ABD ve Atlantik güçleri Orta Asya'ya yerleşiyordu.

İkinci yıldönümünden hatırlatma: (11 Eylül 2003)

Soğuk Savaş sonrası entelektüel temelleri atılan "İslam tehdidi" kampanyası fiili savaşa dönüştürüldü. İslam'a ve İslami olan her şeye karşı tasfiye harekatı başlatıldı. Dünya nüfusunun üçte biri resmen düşman ilan edildi. Müslümanlara ABD'nin ve küresel sermayenin önceliklerine göre belirlenmiş bir İslam anlayışı dayatıldı. "İslamcı terör" palavralarıyla kamufle edilen kirli, ahlaksız ve kanlı savaş dahilinde Fas'tan Endonezya'ya kadar her yer kuşatıldı. Petrol ve doğal gaz kaynaklarının, boru hatlarının geçeceği güzergahların, Kızıldeniz'den Doğu Akdeniz'e, Basra Körfezi'nden Malaka Boğazı'na kadar Müslümanların kontrolündeki su yollarının denetim altına alınmasına çalışıldı. 11 Eylül'den çok önce planlanan Afganistan işgaliyle ABD askeri gücü Kafkaslar'a ve Orta Asya'ya yerleşti. Batı Afrika'da ve Basra Körfezi'nde, Filipinler'de, Singapur'da yeni üsler kuruldu.

Ortadoğu'nun kalbi, Dicle-Fırat havzası işgal edildi. İşgal gerekçelerinden hepsinin yalan olduğu birkaç ay içinde netleşti. Dünya, Afganistan savaşının aksine destek vermedi ancak "ABD-İngiliz-İsrail cephesi" Irak'ı ele geçirdi. "Yahudi-Hristiyan siyonistler"den oluşan şebeke Irak'tan sonra İran ve Suriye'yi de tehdit etmeye başladı. ABD'nin Ortadoğu'daki varlığı Türkiye'nin güvenliği için en ciddi tehdit haline geldi. İki yıl içinde üç çok önemli gelişme oldu. ABD'nin geleceği üzerinde derin izler bırakacak üç gelişme Amerika için tarihinin en büyük mevzi kaybı olacaktır.

1- 11 Eylül 2001'de İkiz Kuleler'e yönelik saldırı, karşı konulmaz askeri ve ekonomik güç olan Amerika'nın "dokunulmazlık büyüsü"nü yok etti.

2- Amerika'nın askeri ve siyasal güç olarak yeni küresel sisteme öncülük edeceğine yönelik genel kanaat yerle bir oldu. Dünya, ABD'nin doğal liderlik rolünü, tek yanlı politikalarından vazgeçse bile, sorgulamaya başladı.

3- ABD'nin artık küresel hegemon olabileceğine de kimse inanmıyor. Böyle bir siyasi olgunluğa, ahlaki sorumluluğa sahip olmadığı ortaya çıktı.

Altıncı yıldönümünden hatırlatma: (13 Eylül 2007

11 Eylül saldırılarının altıncı yıldönümünde, beklendiği gibi, yeni bir Bin Ladin kaseti çıkıyor ortaya. Her zamanki ifadeler, tehditler. "Terörle mücadele" adı altında yürütülen tarihin en sahtekar kampanyasına malzeme sağlayacak konuşmalar.. ABD ve müttefiklerinin öfkesi yenileniyor, savaş azmi artırılıyor, ABD vatandaşının terörle mücadele için fedakarlık duyguları kabartılıyor ve mekanizma işliyor..

Ancak dünya medyası, istihbarat örgütleri konuşmadan çok başka bir şeye odaklanıyor. Kaç El Kaide var? Hangi ülkenin, istihbarat kuruluşunun, hangi çokuluslu şirketin El Kaideleri var, bu güçler terör üzerinden neler yapıyor, El Kaide ihaleleri ile ne kadar dolar kazanılıyor, kaç ülke işgal ediliyor…

11 Eylül'ün altıncı yıldönümü. Ankara büyük bir saldırıdan son anda kurtuluyor. "Türkiye'nin 11 Eylül'ü" dedirtecek bir hazırlık önleniyor. Kim hazırladı, bilinmiyor. Başbakan yerinden alınıp başka bir yere götürülüyor, kişi ve kurumlar olağanüstü güvenlik önlemleriyle korumaya alınıyor. Hedef kim? Türkiye mi? Başbakan mı? Cumhurbaşkanlığı ile bağlantılı bir öç alma duygusu mu? Aynı günlerde memleketin her bölgesinde patlamaya hazır mayınlar, bombalar tespit ediliyor. Terör üzerinden güç/iktidar devşirme, terör üzerinden dış ve iç politika manevraları, terör üzerinden bölgesel projeler…

Önceki ve Sonraki Yazılar