Cemaat Ele Geçiriyormuş!

Ergenekoncular yeri göğü inleterek feryat ediyor: "Eyvah, imdat, dinî bir cemaat önemli temel bir kurumu ele geçiriyor!.."

Önemli temel kurumu Masonlar ele geçirirlerse ses yok.

Azınlıktaki bir mezhep ele geçirirse tıs yok.

Resmî ideoloji bağımlıları ele geçirirse bir sakınca yok.

Ama ülkenin çoğunluğunu oluşturan Sünnîler ele geçirirse feryat çok, figan çok, tamtam çok.

Önemli temel kurumu nasıl ele geçiriyorlarmış? İnsan haklarına, Anayasa'ya, kanunlara aykırı olarak hile ile mi ele geçiriyorlarmış?

Sünnîlerin, bir cemaatin uzman yetiştirip, kanunlara ve usullere uygun bir şekilde o uzmanları bir kuruma sokması yasak mıdır?

Masonlar böyle çalışmıyor mu?

Sabataycılar böyle çalışmıyor mu?

Azınlıktaki bir mezhep böyle çalışmıyor mu?

Onlar önemli temel kurumları ele geçirebilirler, oralarda kadrolaşabilirler ama çoğunluktaki Sünnî Müslümanların böyle bir şeye hakları yoktur.

Çünkü Türkiye bir vesayet demokrasisidir, bir tabular sistemidir. Masona, Sabataycıya, azınlıktaki mezhebe, Kriptoya caiz olan şey çoğunluğa caiz değildir.

Türkiye'nin bütün temel önemli kurumlarındaki personelin, ülke çeşitliliği oranlarına göre olmasından daha tabiî ne olabilir?

Sünnîler.

Alevîler.

Sabataycılar.

Farmasonlar.

Şunlar, bunlar.

Sünnîler çoğunlukta olacaklar ama önemli temel kurumlarda yerleri, hakları olmayacak...Böyle sakat demokrasi olur mu?

Önemli olan hususlar şunlardır:

1. Çoğulculuk olacak.

2. İnsan haklarına ve hürriyetlerine riayet edilecek.

3. Adalet ve insaf olacak.

4. Çoğunluk azınlığı ezmeyecek. (Bazı azınlıklar çoğunluğu şimdiye kadar çok ezdiler.)

*(ikinci yazı)

YEME İÇME GÜNAHLARI

Türkiye'deki Müslüman toplum içinde yaygın günahlar vardır. Listenin başlarında haddinden fazla yemek gelir.

Bir ziyafet verilecek... Misafirler, davetliler gelecek... Onlar için çeşitli yemekler yapılmış... Buna pek ses çıkartmıyorum ama devamlı olarak iyi, lüks, bol yemek yenmesine karşı çıkıyorum. Böyle bir şey Kur'ân'a, Sünnete, hikmete, vicdana, sağlığa, adalete aykırıdır. (Adalete niçin aykırı oluyormuş, onu yazımın gelecek kısmında açıklayacağım...)

Devamlı olarak lüks, bol yemek niçin İslâm'a aykırıdır?

1. Kur'ân, israfı (savurganlığı) kesin olarak yasaklamıştır. Devamlı olarak doyduktan sonra yemek israftır, binaenaleyh haramdır.

2. Peygamberimiz insanlığa, bilhassa Müslümanlara en güzel örnek ve model olarak (usvetun hasene) gönderilmiştir. Devamlı olarak lüks ve bol yemekler yemek, tıkınmak, oburluk O'nun Sünnetine aykırıdır. Hem Peygamberi örnek kabul edeceksin, hem de devamlı olarak çok yiyeceksin, israf edeceksin...Böyle Müslümanlık olmaz.

3. Devamlı olarak bol ve lüks yemek sağlığa aykırıdır. Akıllı, olgun, bilge insan kaç kaloriye ihtiyacı varsa; din ve ilim ne şekilde beslenmesini uygun görüyorsa öyle yer.

4. Devamlı olarak bol ve lüks yemek yiyenler, uzun vadeli intihar etmiş olurlar. Bin çeşit hastalığa yakalanırlar.

5. Devamlı olarak bol ve lüks yemek niçin adalete aykırıdır?.. Bir evde beş kişi olsa, sofraya beş kişilik yemek getirilse, yiyenlerden ikisi hakkından fazla yese ne olur? Geride kalan üç kişiye yeterli yemek kalmaz. Bu bir adaletsizlik olur...Ülke olarak bütün Türkiye de büyük bir sofra gibidir. Bazıları devamlı olarak haddinden ve gerekenden fazla yerse, halkın bir kısmına yeterli yiyecek kalmaz. Büyük adaletsizlik olur.

6. Ülkede sosyal adalet olması için halkın tamamının yetecek kadar yemesi gerekir. Böyle yenilmezse, zengin bir azınlık çok yer, fakir çoğunluk mahrum kalır.

7. Yukarıdaki maddedeki sosyal adaletin gerçekleşmesi için İslâm'ın paylaşma, yardımlaşma ahlâkının ülkede hakim olması, Müslümanların zekâtlarını öncelikle miskin ve fakir Müslümanlara vermesi gerekir. Müslüman bir ülkede zekâtlar birtakım dernekler, vakıflar, cemaatler, hizipler, fırkalar, tüzel kişiler tarafından Kur'ân'a, Sünnete, fıkha, şeriata aykırı olarak toplanıyorsa orada elbette sosyal adalet olmaz. Zekât gerçek şahıslara, insana verilir... Tüzel kişiye verilmez... Zekât parası ile cami bile yapılamaz... Zekâtta temlik şartı vardır...Kur'ân'da geçen cihad fi sebilillah eâmm değildir, yani önüne gelen mecâzî mücahid veya mücahid taslağı zekât toplayamaz...

8. Bugünün zayıf ve vasıfsız Müslümanları Resulullah Efendimiz (Salat ve selâm olsun O'na), Ashab-ı Kiram (radiyallahu anhüm ecmain), Tâbiîn, Tebe-i Tâbiîn, Selef-i Sâlihîn gibi yeme içmede çok takvalı olamaz ama israfın, ölçüsüzlüğün de bir hududu vardır.

9. Bütün Müslüman kardeşlerime, Hüccetülislâm İmamı Gazalî hazretlerinin İhyau Ulûmiddin kitabının Yeme İçme bölümünü okumalarını önemle tavsiye ederim.

10. Müslümanlık lâfla, edebiyatla, kof ve boş sözlerle olmaz. Peygamber Efendimizin sünnetini elimizden geldiği kadar hayata uygulamamız gerekir.

11. Lüks lokantalarda fazla miktarda pahalı yemek insana gurur ve kibir getirir, bu ise felâkete ve helake sebep olur.

12. HerMüslüman, Peygamberimizin "Mü'min bir mideyle yemek yer, kâfir yedi mideyle yer" hadîs-i şerifini ezberlemeli ve ona göre yiyip içmelidir.

13. Atalarımız Osmanlılar yeme içme konusunda genellikle Kur'ân'a ve Sünnete uyarlardı. Hiçbir Padişah, Fransa Kralı 14'ncü Louis gibi filvarî yiyip içmemiştir.

14. Ramazan'da iftar sofrası... Ev halkı, bir de misafir var... Sofraya çeşitli güzel yemekler konulmuş... Çılgınca yememek şartıyla ölçü biraz kaçırılmış... Buna bir şey demiyorum... Lakin devamlı olarak fil gibi, sığır gibi, hayvan gibi yiyenleri haddim olmayarak uyarmak istiyorum.

15. İhya'da okuyacaksınız, Ehlullah Efendilerimiz Ramazan iftarında bile dokuz lokmadan fazla yemezler ve yedirmezlermiş.

16. Şimdi dünya tersine döndü. Nice medenî kâfirler bir mideyle yiyor, nice Müslüman da yedi mideyle...

17. Ek bilgi: Sofrada uzun müddet tıkınan ve haddinden fazla yiyen kişi, helâda da uzun müddet ıkınır.

18. Herkesin alması gereken günlük kalori miktarı bir değildir. Ağır iş yapan, çok enerji harcayan bir işçi elbette yeteri kadar beslenecek, kalori alacaktır.

19. Yemek yemeyi şehvet haline getirmek İslâm'a kesinlikle uymaz.

20. Devamlı olarak aşırı miktarda lüks ve iyi yemekler yemek günahtır.

21. İslâm tasavvufunda "Az yemek, az uyumak, az konuşmak" prensibi vardır.

22. Olgun Müslümanın yemekten zevk ve haz alması için ille de kuzu dolması, kaburga kebabı, İskender, kotlet pane, mayonezli lüfer (aman beyaz şarapsız olsun!), kızarmış bıldırcın, iç pilavı, büryan kebabı, karışık ızgara yemesi gerekmez. Olgun, bilge, yüksek kültürlü kişi tarhana çorbası, bulgur pilavı, kuru erik hoşafı ile de çok memnun, çok mutlu olabilir, bunlardan büyük zevk ve haz alabilir.

23. Müslüman yemek için yaşamaz, yaşamak için yer.

24. Daha fazla yemek tüketmek için ekmek yemeyenler görgüsüz kişilerdir.

25. Müslüman pahalı bir yemeği bir buçuk porsiyon yemez.

26. Yemek sevap değildir, yedirmek sevaptır.

27. Unutmayalım: İsraf haramdır...Yeme, içme, sofra ile alakalı gurur ve kibir haramdır...Haddinden fazla yiyen ileride hastalanır ve çok inler...

28. Her işte olduğu gibi yeme içmede, sofra ölçü ve adabında İslâm'a, Kur'ân'a, Sünnete, hikmete uyalım.

29. Hakikî İslâm hocaları yeme içme konusunda Ümmet'e kötü örnek değil, iyi örnek olmalıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar