Bilgin ERDOĞAN

Bilgin ERDOĞAN

ÇiÇEK TABiATLI AKTİF İYİLER-ARILAR VE SİNEKLER

ÇiÇEK TABiATLI AKTİF İYİLER-ARILAR VE SİNEKLER

 

Aktif iyi olmak Rabbimize hakkıyla kul olabilme halidir. Madem ki yerde ve gökte olan herşey Allah adıyla hareket eder öyleyse bu kozmik koronun şefi makamındaki halife-i rui zemin olan insan da yaşadığı hayatın pasif ve edilgen bir nesnesi değil bilakis aktif ve etkin öznesi olmak zorundadır. Zira insan, özü itibarıyla çekirdeğe benzer. Çekirdek hava ve su ile beslenmezse toprağın altında çürüyüp yok olmaya mahkum olur. İnsan dahi su kısacık dünya hayatında Allah’in yeryüzündeki biricik projesi olduğunu unutursa ve ruhunu aşk,aidiyet, adanmışlık duygusuyla ve tasavvurunu umut, ufuk, uyum bilinciyle beslemezse o dem yeryüzü bahçesinin anlamsızlık çukurunda çürümeye ve kaybolmaya mahkum olur.Oysa ki insanın vazife-i asliyesi bilmek,bildiğini yapmak ve yaptığına davet etmektir. İnsanı Tanri’nın çocuğu olarak gören yanlış algı kişiyi, eğlenceye ve maddenin enkazı altında kalmış bir nesne olmaya iterken insanı varlığın halifesi olarak kabul eden İslami tasavvur insanı Allah adıyla her daim hareket etmeye teşvik eder.

 

Evrende her bir şeyin hareket halinde olması lisan-ı haliyle adeta “atıl olma ey insan!” mesajı verir.Zira evren Rabbimizin muradını bize tanıtan muazzam bir kitaptır. Zerreden kürreye kadar herşey hareket ve gelişim içerisindedir.Anne rahmine aday embriyodan galaksilere kadar herşey...Damarlarimizda akan kandan,yeryüzününün nehirlerine kadar ...Hatta masanın üstünde duran hareketsiz gibi algıladığımız bir meyve dahi hareket halindedir...Her bir gün daha olgunlaşır ve nihayet çürür, biter ve toprağa karışarak tekrar hayat verir...İşte tüm bunlar tabiat içerisinde gözlemlenen kanunlardır.İslam epistemolojisi buna Sünnetullah der...

 

Sünnetullahı yani Allah'in yeryüzü yasalarını bilmek Allah'in muradını anlamamıza yardımcı olmaktadır. Evrende her şey hareket ve gelişim halindeyse insanın durağan kalması düşünülemez... Eşya yapı itibarıyla  dinamizm sergilerken, insanın statik ve durağan kalarak yaşadığı hayatın zorluklarına boyun eğmesi kişiyi aşagıların aşağısına çeker...O halde insan, bu evrensel koroya eşlik etmelidir...Evrensel koronun çatlak sesi olmak insan onuruna ve haysiyetine yakışmaz.Zira Allah'ın insana verdiği misyon bu evrensel koroya şef olma makamıdır.İnsanın gaye-i asliyesi durmak ve yatmak değil Allah için çalışmak ve üretmektir. İslam terminololojisi buna “salihat” der. İnsan yeryüzü bahçesinin arısı gibi olmalıdır. Arı ile sinek arasındaki fark aktif iyilerle diğerlerinin farkını belli eder çoğu zaman.

 

Arı'nın anaç bir tabiatı vardır .O bal yapmak için çiçek çiçek dolaşır.Saraydaki güller kadar kırlardaki papatyalarda onun kanatları altındadır ve o asla diskriminasyon yapmaz. Üreten olması anne tabiatlı olmasından dolayıdır.Tevazu ve mahfiyet onun en bariz vasfıdır.Kibir ona uzaktır ama o onurundan taviz vermez .Kendisini ezmeye kalkışanı  korumaya çalışır canı pahasına dahi olsa.Yuvasına göz dikeni sevmez. Gerekirse can verir ama ezdirmez onurunu. Meşveretcidir o ve adeta çiçeklerle istişare eder bal üretmeden önce.Zaten,meşveret “şevr” kökünden gelir ve polen “şevr” demektir. Bal gibi tatlı şeylerin ortaya çıkması ise yine farklı düşüncelere müracaat etmek ve onları üretmekle mümkündür. Arı yaklaşık üç aylık hayatında bal üretir. O arıdır ki insanı yine insan için çalışmaya teşvik eder. Bir arı insan için bal üretiyorsa insan olarak bende türdeşim olan insanlık ailesi için için bir şeyler yapmalıyım önermesinin insan tasavvurunda canlanmasına sebeb olur.

Sinek vardır birde tüketim eksenli yaşayan.Pislik onun gıdasıdır .En bariz özelliği menfaatçi oluşudur.Fedakarlık ona uzak bir haldir.Karekteri haylaz bir veled misali, mızıkçı ve şımarıkçadır.En ufak bir menfaat için pisliğin dahi üzerine konmaktan çekinmez.Mesleği rahatsız etmektir sadece.Hırsızlık onun mesleğidir gecenin en umulmuyan vaktinde.Onur ve izzet yoktur onda asla.Basit çıkarları için ısrardan kaçınmaz .Hedefsiz yaşar,maddesinin enkazı altında kalmıştır ve yaşam felsefesi dürtülerini tatmin etmek içindir.

Arılarla sinekler arasında farklar vardır her ikiside zar kanatlılardan olsada. Arı üretendir, sinek tüketen.Arı, cemaatle hareket eder sinekse başıboş.Sinek faydasız yaşar, arının ise insana hizmet sunmak gibi bir hedefi vardır .Sinek onursuzdur ancak arıda tevazu ve mahfiyet mühürlü bir ahlaki güzelliğin yanında onur ve dik duruş vardır. Sinek korkak tinetlidir lakin arı, kovanına musallat olanı canı pahasına korur…Sinek,çıkar eksenli yaşayan, arı ise aşk buudunda olandır çoğu zaman…

Arı tabiatlı ve sinek tabiatlı insanlar vardır birde yaşadığımız dünyada.Arının üç aylık ömründe bal üretmek gibi bir misyonu ve arı karekterli insanında insana hizmet etme gibi gayesi vardır.Gayesiz yaşamaz o ve çiçek çiçek gezer ve yüreklere nefes üfler.Çiçektir onun dostu ve pislikle işi olmaz asla… Vela ve Bera ilkesince hareket eder… Sinek tabiatlı insan ise sadece tüketir…O, özellikle su kapitalist dünya çöplüğünün pasif bir nesnesidir …Onuru, ayaklar altında paspas olmuştur onun…Mikrop bulaştırır gittiği yere zira hastalıklı bir ruhu vardir…Arı gibi meşveretci ve toplumcu değil başına buyruktur sadece…

 

Arı ve sinek tabiatlı toplumlar hatta ideoljiler vardır birde…Her ideolojinin, dünya görüşünün ve hatta inanç sisteminin dahi arıları ve sinekleri vardir…Liberal arılar ve sinekler, sosyalist  arılar ve sinekler ve hatta sinek tabiatlı veya arı karekterli inananlar bulmak mümkündür tarihte ve günümüzde… Allah haşyetiyle, peygamber kürsüsünde iki büklüm olan arı karekterli bir Hak dostu ile aynı kürsüden “vız vız” ederek müslüman eti yiyen sinek tabiatlı kutsal patentli sömürü hokkabazlarını ve ehli sünnet tacirlerini ayırt etmek gerekir birbirinden… Anlamlı yaşamak, üretici olmak, cemaatli olmak, faydalı olmak, mesveretci olmak, onur ve izzet sahibi olmak, fedakar olmak, güzele dost olmak, arı karekterli insanların vasfı,anlamsız yaşamak, tüketici olmak,bireyci yaşamak,başına buyruk olmak,yüzsüz ve şahsiyetsiz olmak ve dahi menfaati için pisliğe bulaşmaktan çekinmeyen bir tinette olmak sinek karekterli insanların özelliğidir

Sinek ahlaklı gazeteciler,yazarlar,ilahiyatçılar,akademisyenler,askerler,efendiler veya hocalar ile arı karekterli olanlarını ayırt etmek ise onları ünvanlarına,etiketlerine,rütbelerine,cübbelerine,sosyal konumlarına veya söylediklerine bakarak değil onların dik duruşlarına, emeklerine,hizmetlerine ve işlerine göre belirlenmelidir. Her zar kanatlıyı arı görmek hem hayal kırıklığına ve hüsrana hemde zaman israfına sebebtir.

Aktif iyiler, çiçeklere benzerler birde. Vahyin dilinde aktif bir iyi olan Meryem çiçeğe benzetilir. “Ve Rabbi onu (Meryemi) güzel bir kabul ile kabul etti ve onu güzel bir çiçek gibi yetistirdi…” (Ali İmran:3:37) Rabbimiz en büyük mürebbi… O, Meryemi yetiştirirken çiçek gibi yetiştirdi diyor. Demek ki mürebbilerin ve mürebbiyelerin ve hatta anne ve babaların ve dahi tüm eğitimcilerin muhataplarını çiçek gibi görmesi gerekiyor. Evet, talebe bir demet çiçektir. Rabbimiz ideal bir model olan Meryemi ‘nebaten hasenen’ bir güzel çiçek gibi yetiştirdi. Çiçek gibi yetişmeden maksat kanımca anlamlı olmaktır. Rabbimiz Meryemi onun varoluş anlamına en uygun bir şekilde yetiştirmiştir.

 

Anlamlı olmak ve anlamsız olmak tıpkı, nur ve zulmet, güneş ve gece, iman ve küfür, sevgi ve öfke,adalet ve zulüm kadar birbirine yabancıdır Ama öyle ki insanın ontolojisinde var bu dual yapı...insanın bir yani çamur ve diğer yani ruh.insanın kaderi seçmek kuşkusuz...Çamur kalmak veya ruhun meratibini katetmek insanın elinde...Onun için, irade anahtarı insana verilen bir atiyye...

 

Gayesiz insan botanik bir ot ise , hedefi olan ve bir gaye istikametinde yaşayan insan latif bir çiçektir...Botanik bir ot ile latif bir çiçek arasında ki fark gündüz ve gece kadar derindir...Ot’un yaşam felsefesi ile çiçeğinki oldukça farklıdır.Çiçeğin bir gayesi var...Güzel olmak ve güzeli temsil etmek, güzeli güzellikle üretmek gibi...Ot ise anlatılacak bir şeyi olmamak...Anlamsızca ve faydasizca yaşamak...Küçükbaş veya büyükbaş hayvanların ağzında geviş olmak...Bazı şifa veren otlarda var tabi...Bana kalırsa onlar mütevazi çiçekler...Bende ki otun tarifi tükenen ve tükenmeye mahkum olan...İnsana hitap etmeyen...Ayaklar altında kalmış olan..Nesne olmaya mahkum olan...Hayvanatin ağzında ki geviş olan...Otun makamı bir hayvanın işkembesi...Çiçeğin hitap ettiği yer ise insan yüreği... Çiçek, Yunus'un dual diyalog kurduğu , halini ve hatrını sorduğu. Allah'in yeryüzündeki el Latif isminin tecellisi...Letafet, nezaket ve nezahat çiçeğin ahlakı...Bir aşığın masukuna olan takdimi...Hatta Sadi-i Şirazî'nin Gulistaninda nebiler nebisini temsil eden güzide bir makamı var çiçeğin... Çiçeğin hitap ettiği yer insan yüreği, otun hitap ettiği yer bir hayvanın işkembesi...Çiçek, insanların dillerindeki şarkı, gönüllerdekini şiir, ot ise agizlardaki geviş ve işkembelerdeki acip bir karışım...

 

Tevbe yüreklerin evrilmesinin öteki adıdır. Kimileyin vahiy yürekleri eritir ve o dem kişi sinek iken arı, ot iken çiçek oluverir. insanın zaman çizgisindeki haraketi olan tarih, nesne bireylerin özne olma misalleriyle doludur. Vahiy tefakkuh ederek okununca kişileri nesne iken özne kılar.O dem kişiler sinek iken arı, ot iken çiçek olurlar. Fudayl bin İyad “İman edenlerin, Allah'ı anması ve O'ndan inen gerçek için kalblerinin yumuşaması zamanı hala gelmedi mi? Onlar, daha önce kendilerine kitab verilip de üzerlerinden uzun zaman geçmiş, artık kalbleri katılaşmış bulunanlar gibi olmasınlar. Onlardan bir çoğu fasıklardır”(Hadid: 57:16) ayetini duyar duymaz kalbi yumuşar ve eşkıya iken artık tövbekâr bir kul olur. islamın insan-i kamil yetiştirme potansiyeline sahip bir din olması sadece dün için değil bugün içinde geçerlidir.

 

Amerika’nin karanlık zindanlarında İslam’in aydınlığına kavuşan nice yürek, kelime-i tevhidin kelebek etkisiyle ve cazibesiyle mahkumların yüreklerini inşa ettiğinin misalleriyle doludur. Yıllar önce SCI Rockview isimli bir hapishanede İslamı seçen bir mahkumun şehadet hikayesi bu bağlamda nazara vermege değerdir. İslamı seçtikten sonra ilk işi eşine İslamı anlatmak oluyor. Eşi kendisini dinliyor, bulunduğu çevredeki insanlar vesilesiyle araştırıyor ve bir müddet sonra eşine İslamı kabul ettiği müjdeli haberi ile geliyor. Bu çiftin yedi çocuğu var. Hepsi anne ve babasının seçtiği dini seçiyorlar. Torunlarıyla beraber kırk dokuz kişilik bu ailenin hepsi müslüman oluyor.

 

Duvarların arkasında bir mahkum ne yapabilir dememek lazım. İman en büyük imkandır. Kulun ‘Bittim!’ dediği dem Rab “Yettim” der. Yeter ki aşk, aidiyet ve adanma duygusuyla inşa olmuş olsun o yürek. Bugün Pensilvanya Devlet hapishanelerinde 10.555 müslüman var. Bunların çoğu içerde İslamla sereflenmis kişiler. Sadece bu mahkumların yarısı kelebek tesiriyle ailelerini ve çevrelerini İslama davet edip onların hidayetlerine vesile olsalar Amerika’nin çehresi değişecektir. Amerikadaki 3-4 milyon müslümanın pasif iyi iken aktif iyi olduklarını ve herbirinin çok değil elli kişiye vesile olduğunu düşünün! Amerika’nin yarısından fazlası İslamla sereflenecektir. Yeter ki umut,uyum ve ufuk içinde olabilelim. Amerika’da yaklaşık 12 yıldır yaşıyorum ve Rabbim 102 kişinin hidayetine vesile olmayı nasip etti. inanıyorum ki her yıl bu ülkeye akın eden yüz binlerce müslümandan sadece yüzde biri insan isimli çiçekle İslam isimli yağmur arasındaki engelleri kaldırma adına cehd ve gayret sarfetse Amerika’nin çehresi değişecektir diye ümit ediyorum.

 

Rabbimiz şöyle buyuruyor : “Kesinlikle, Allah adaleti, ihsanı ve yakınlara cömertçe vermeyi emreder ve her türlü fahşa’yi münkeri ve bağiyi (haddi aşmayı) yasak eder. Bu hatırlatmaları yapar ki tezekkür edesiniz”. (Nahl:16:90) Bu ayet aktif iyi olamanın İlahi dildeki ilkelerini hatırlatıyor. Ayet’in ilk kısmında geçen 1) Adalet 2) İhsan 3) Yakınlara fedakarlık ve cömertlik olursa yani bu emirler ifa edilirse insan şu yeryüzü bahçesinin güzide bir arısı olacak. Şayet insan ayet’in ikinci kısmında geçen 1)Fahşa  2)Münker  3) Bağiy gibi yasakları umursamaz ise şu yeryüzü çöplüğünün sineği olacaktır. Veyl olsun sineklere ve selam olsun aktif iyilere … 

 

NOT: KURANI HAYAT DERGISINDE yayinlanmistir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.