Dışı Yeşil İçi Kızıl Münafıklar

MİNARE ve ezan karşıtı İsviçreli politikacı Daniel Streich Müslüman olmuş!.. Ne güzel bir haber.

Bu haberi verdikten sonra yazımın konusuna girmek istiyorum.

Soru: İslâm'ın önündeki en büyük engel nedir?

Siyonizm mi?.. Haçlılar mı?.. Ateistler mi?.. Emperyalistler mi?.. Masonlar mı?..

Hayır hiçbiri değil. En büyük engel içimizdeki münafıklardır. Din sömürücüleridir. İslâmcı arivistlerdir.

Karpuz gibi dışı yeşil, içi kızıl olanlardır.

İslâmî hizmet ve faaliyetleri aşağıda sayacağım 12 özelliğe sahip Müslümanlar yürütürse bu ümmetin yenemeyeceği güçlük, aşamayacağı engel yoktur.

Bu özellikler nelerdir?

Birincisi: Ehliyet ve liyakat.

İkincisi: Yeterli miktarda sahih ve sağlam din kültürü.

Üçüncüsü: Yüksek seviyede genel kültür.

Dördüncüsü: Beş vakit namazı kılan dindar bir Müslüman olmak.

Beşincisi: İhlaslı olmak.

Altıncısı: İslâm ahlakı ile ahlaklı bulunmak. Fâsık-ı mütecâhir olmamak. Doğru ve dürüst olmak.

Yedincisi: Benliği ile yaptığı büyük cihadı kazanmış olmak.

Sekizincisi: Riyaset, makam, mevki, zenginlik, lüks, israf gibi kötülüklerden uzak olmak.

Dokuzuncusu: Biatlı ve icazetli olmak.

Onuncusu: Ümmet şuuruna sahip olmak. Küçük cemaat, hizip, fırka, grup, klik asabiyetinden ve militanlığından uzak olmak.

On birincisi: Ezelde Allah ile yapmış olduğu ahd ü misaka sâdık olmak.

On ikincisi: Peygambere (Salat ve selam olsun ona) ve Sünnetine sımsıkı bağlı bulunmak.

Ümmet için en büyük tehlike ve tehdit din ve mukaddesat sömürüsüdür.

Türkiye Müslümanları islamî hizmetleri, İslâmî faaliyetleri, İslâm dâvasını mıncıklayan haşaratı kusmazlar, saf harici etmezlerse iflah olmazlar.

Zenginliklerin en kötüsü ve yakıcısı dini, imanı, Kur'an'ı, mukaddesatı ve islamî hizmetleri âlet ederek elde edilendir.

Müftülerin, medrese müderrislerinin, vaizlerin, imamların, müezzinlerin, din ve Kur'an dersi öğretmenlerinin geçimleri için maaş ve ücret almalarına fetva ve ruhsat verilmiştir ama köşeyi dönmeleri, voli vurmaları, zengin olmaları için fetva ve ruhsat yoktur.

Hiçbir Müslümanın rüşvet alma hakkı yoktur. Hiçbir Müslüman ihalelere fesat karıştıramaz. İhaleye girmemek için para alamaz. Şeriatın haram kıldığı rantları alamaz. Riba kesinlikle haramdır.

Müslümanların zekatlarını Kur'an'a, Sünnete, Şeriata, fıkha aykırı olarak toplayanlar haindir, zalimdir.

Müslüman fakirler ve miskinler sefalet ve yokluk içinde sürünürken zekatları başka sahalara aktaranlar bin kere haindir.

Müslüman halkın din hizmeti için verdiği paraları zimmetlerine geçirenler haindir, mel'undur.

Militan ve harbî kâfirlerle işbirliği yaparak İslâm davasını ve Ümmeti satanlar haindir, münafıktır, mel'undur.

Dini imanı para, zenginlik, mal, şöhret, benlik, riyaset, makam, mevki, halkın alkışları olan kişiler hayırlı kişiler değildir.

Siyonistlerle, emperyalistlerle, haçlılarla, militan ve harbî İslâm düşmanlarıyla ittifak halinde olanlar dost değil, düşmandır.

Gurur ve kibir sahipleri doğru dürüst İslâmî hizmet yapamaz. İslâm'ın kabul etmediği metot ve yollarla islamî hizmet yapılamaz.

Evet, İslâm'ın önündeki en son, en büyük engel ihlassız, menfaatperest, benlik esiri, para ve mal hastası, şeytan maskarası, soytarı sahte mücahit dışları yeşil, içleri kızıl münafıklardır.

Bunlar saf harici edilmedikçe kurtuluş olmaz.

(İkinci yazı)

Nasıl Bir Müslümanım?

ELHAMDÜLİLLAH Müslümanım. Nasıl bir Müslümanım? İnançta ve uygulamada Ehl-i Sünnet Müslümanıyım. Bunu söylemesem olmaz mı? Olmaz, çünkü 1400 yıl önce Peygamber (Salat ve selam olsun ona) Ümmetinin 73 fırkaya ayrılacağını haber vermiş.

Dinî konularda tâviz (ödün) vermem, çünkü buna hakkım ve salahiyetim yoktur.

Dinimi nasıl öğrenirim? İcazetli ulema ve fukahanın yazdığı, derlediği kitaplardan öğrenirim. Kendi kafama göre, re'y ve heva ile şahsî bir İslâm türetmekten kaçınırım.

Din konusunda temel kitabım hangisidir? Muteber ve güvenilir bir ilmihal ile yine muteber bir ahlak kitabıdır.

Bunlardan başka bütün doğru, sahih, güvenilir, faydalı din kitaplarını okur ve yararlanırım.

Dinde reform, dinde yenilik, dinde değişiklik, light İslam, ılımlı İslâm gibi cereyanları bid'at olarak kabul ederim. Fetva vermem ama bunların bazısının küfre düşüreceğinden korkarım.

Mezhepsizliği, telfik-i mezahibi, Fazlurrahmancılığı, bilumum radikal akımları reddederim.

Dinî hükümlerin delil ve kaynaklarının Kur'an, Sünnet, icmâ-i Ümmet, kıyas-ı fukaha olduğunu kabul ederim.

Şeriata ve dinin zahirine aykırı olmamak şartıyla tasavvufu ve tarikatları hak bilirim.

Vehhabîliği ve Selefiliği bid'at olarak görürüm. İslâm aktivizmini kabul etmem. Müslümanım ama İslâmcı değilim.

Dinin araç olarak kullanılmasını istemem.

İslâm bir ideoloji değildir. Bir hümanizma da değildir. İlahî dindir, nizamdır, kanundur.

Kendimi iyi ve örnek bir Müslüman olarak görmem. Bilgiçlik taslamam, fazilet satmam. Muhammed Ümmeti mensubuyum.

Tek büyük İslâm Cemaatindenim. Küçük cemaat, hizip, fırka, grup militanlığı ve fanatizmi yapmam.

En iğrendiğim şey din sömürüsü, mukaddesat bezirgânlığıdır. Din sömürücülerini karı satanlardan daha alçak görürüm.

Gazeteciliğe 1960'da başladım. O yıllarda biz Müslümanların emelleri, idealleri, hayalleri vardı. Geleceğe ümitle bakıyorduk. Sonra karpuz gibi dışı yeşil içi kızıl uğursuz bir taife zuhur etti ümitlerimizi, hayallerimizi, ideallerimizi yıktı, berbat etti.

Rahmetli Üstad Necip Fazıl "Biz kırk yıl boyunca ellerimizi ağzımıza siper edip hohlayarak küfür buzdağını erittik. Sonra korkunç bir çamur seli altında kaldık..." demiştir.

Müslümanlar iki ateş, örs ile çekiç arasında kalmıştır. Bir yanda amansız harbî, acımasız, gaddar, zalim, hilekar dinsizler; öbür tarafta dini imanı para, menfaat, mal mülk olan münafık din sömürücüleri. İkinciler birincilerden daha zararlıdır.

Halkı, ülkeyi ve devleti tutar ve korurum. Devlet ile düzen veya sistemi özdeşleştirmem. Devletten yanayım, düzene karşıyım.

Gençliğimde de ihtiyarlığımda da riyaset, makam, mevki talibi (isteklisi) olmadım.

Mal ve servetim açıktır, şeffaftır, defalarca beyan etmişimdir.

Sahibi bulunduğum BUGÜN gazetesi 1971'de 12 Mart askerî rejimi tarafından batırıldıktan sonra, imkan ve fırsat bulamadığım için dişe dokunur bir hizmet edemedim. 1991'den beri Millî Gazete'de yazıyorum. Bana bu imkanı verenlere teşekkür ve minnet borçluyum.

Elli yıl boyunca hayli haksızlığa, zulme uğradım, çeşitli sıkıntılar çektim.

Hapse atıldım.

Ağır Cezalarda, Devlet Güvenlik Mahkemelerinde sanık oldum. Evim ve yazıhanelerim arandı, kitap ve evrakım çuvallara konulup götürüldü.

Bir ara canımı kurtarmak için yurt dışına çıktım, altı yıla yakın gurbette yaşadım.

Zenci, ikinci sınıf vatandaş, parya muamelesi gördüm.

Sağmalcılar Cezaevi'nden Gerede'ye nakl edilirken bileklerim zincir ile kelepçelendi, ayaklarım 25 mahkumla birlikte sevk zincirine bağlandı öyle götürüldüm. Horlandım, ezildim, dışlandım.

Halbuki ben bu ülkeyi, bu vatanı, bu devleti seven bir insandım. Asla soygun yapmamış, haram ve kara servet edinmemiştim. Devlet malı deniz yemeyen domuz diyenlerden değildim.

Resmî ideolojiyi tutmadığım, ona muhalif olduğum için çok zulme uğradım, mağdur oldum.

İki zümreye hakkımı helal etmiyorum:

Zalim, azgın, militan dinsizler.

Din sömürücüsü, mukaddesat bezirganı münafıklar.

İmana, İslâm'a, Kur'ân'a, Sünnete, Şeriata garazsız ivazsız, muhlisen lillah, hasbeten lillah doğru dürüst hizmet edenleri can u gönülden desteklerim, onları severim, onlara hürmet ederim, ölenlerine rahmet, berhayat olanlarına sıhhat ve selamet dilerim.

Müslümanlardan hayır dua beklerim.

Hepsine selam ve hürmetlerimi sunarım.

Önceki ve Sonraki Yazılar