Muammer YALÇIN

Muammer YALÇIN

DOĞRULUĞUN YİTİK İZİNDE, DÜRÜSTLÜĞÜN SESİYLE YENİDEN

“Doğruluk" ve "dürüstlük". Bu iki kelime, bir zamanlar hayatımızın kılavuz yıldızları gibiydi. Peki, modern dünyanın karmaşık labirentlerinde bu yıldızların ışığı neden solmaya başladı? İlişkilerde çıkarın, siyasette manipülasyonun, sosyal medyada sahteliğin kol gezdiği bir çağda, bu değerlere tutunmak neden bu kadar zorlaştı?

Oysa içten içe biliyoruz ki, sağlam bir karakterin temeli doğruluktur. Yalanın kısa vadeli "çözümleri", uzun vadede güvensizlik ve pişmanlık tohumları eker. Dürüstlük ise, en zor anlarda bile başımızı dik tutmamızı sağlayan o onurlu duruştur.

Tarihin sayfalarına baktığımızda, dürüstlüğün ve doğruluğun erdemini sayısız örnekle görürüz. İslam'ın II. Halifesi, halkının dertlerini anlamak için kılık değiştirip dolaşırken, gizlice süte su katmaya çalışan bir anne ve onun dürüst kızının konuşmasına şahit olur. Kızının "Ömer bizi görmezse, Allah bizi görür" fısıltısı, vicdanın en güçlü sesi olarak yankılanır ve nesillere örnek olacak bir dürüstlük dersi verir. Bu basit olay bile, doğru olmanın sadece yasal bir zorunluluk değil, aynı zamanda içsel bir sorumluluk olduğunu ne güzel anlatır.

Ticaretin kalabalık meydanlarında ise, dürüst esnafın eli her zaman bereketlidir. Hile ve aldatma kısa vadede kazanç getirse de uzun vadede güveni zedeler ve itibarı yerle bir eder. Hz. Peygamber’in (sav) pazarda gördüğü ıslak buğdayın altındaki kuru kısmı göstermesi ve "Bizi aldatan, bizden değildir." uyarısı, sadece ticaretin değil, tüm ilişkilerin temelinde dürüstlüğün olması gerektiğini vurgular.

Doğruluk ve dürüstlüğün evrensel bir çağrısı vardır. Sadece dini metinlerde değil, Batı düşünce tarihinde de bu erdemlerin önemi sıklıkla vurgulanmıştır. Örneğin, Immanuel Kant, ahlaki eylemlerin temelinde 'kategorik imperatif'in, yani evrenselleşebilir ahlak yasalarının olması gerektiğini savunur. Yalan söylemek, evrensel bir yasa olarak düşünülemez; zira eğer herkes yalan söyleseydi, iletişim ve güven tamamen çökerdi. Bu itibarla Kant'ın de dediği gibi dürüstlük, ahlaki bir zorunluluktur.

Öte yandan, John Locke gibi düşünürler, doğal haklar ve toplumsal sözleşme teorileriyle dürüstlüğün toplumsal düzenin sağlanmasındaki rolüne dikkat çekerler. Güvenilir olmayan, sözünde durmayan bireylerin oluşturduğu bir toplumda, iş birliği ve barışın tesis edilmesi mümkün değildir. Dürüstlük, toplumsal sözleşmenin adeta görünmez mürekkebi gibidir; anlaşmaların geçerliliğini ve toplumsal uyumu sağlar.

Shakespeare'in 'Hamlet'inde geçen 'Kendine karşı dürüst ol, o zaman başkalarına karşı da yalan söyleyemezsin' sözü ise, dürüstlüğün içsel bir bütünlük meselesi olduğunu ve başkalarıyla olan ilişkilerimizin temelini oluşturduğunu vurgular.

Anadolu irfanının büyük temsilcisi Yunus Emre'nin dergâhınaodun taşırken gösterdiği özen de, dürüstlüğün sadece insanlara karşı değil, tüm varlığa karşı bir saygı ve incelik gerektirdiğini gösterir. Yunus Emre, dürüst ve doğru bir insan olarak, dergâhına (manevi eğitim verilen yere) getirdiği odunların da düzgün ve kusursuz olmasını ister. Çünkü ona göre, manevi bir değere hizmet eden bir mekâna, kusurlu veya "eğri" bir şey yakışmaz. Aynı şekilde, dürüst olmayan bir insanın da (eğri insan), dergâha "eğri" (kusurlu, noksan) bir odunu getirmemesi beklenir. Yani, kişinin kendi içindeki doğruluk ve dürüstlük ilkesi, dış dünyaya karşı tutumuna ve seçimine de yansımalıdır. Bu davranış, dürüstlüğün sadece sözde kalmayıp, her türlü eylemde ve tercihte bir hassasiyet ve özen göstermeyi gerektirdiğini sembolize eder.

Sonuç olarak şöyle diyebiliriz: Doğruluğun yitik izinde, dürüstlüğün sesiyle yeniden yola çıkmak, modern dünyanın karmaşasında kaybolmamak için belki de tek çaremizdir. İster dini inançlarımızdan ister felsefi düşüncelerden isterse de tarihin bize sunduğu ibretlik hikâyelerden ilham almak;dürüstlük ve doğruluk, bireysel huzurumuzun ve toplumsal barışımızın vazgeçilmez anahtarları olmaya devam edecektir. Kendi içimize dönerek, vicdanımızın sesini dinleyerek ve her adımda dürüstlüğü rehber edinerek, bu yitik izi yeniden bulabilir ve dürüstlüğün o güçlü sesiyle geleceği inşa edebiliriz. Ve’s-selam.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.