EHL-İ BEYT AŞIKLARI VİFAKTA* BULUŞTU

 

Yıllar var ki gerek dünyamızda gerekse güzel Anadolumuzda kargaşa, fitne, fesat senaryoları bitmek bilmedi. Hakikatte bu tablo insanoğlu yaratıldığı günden bu tarafa her zaman varolmuştu ve kıyamete kadar da varolucaktı.

İnsanlık tarihinde bazen fertler arasında, bazen gruplar arasında kendini gösteren fitne, fesat, kargaşa hareketleri, bazen de tüm bir toplumu hatta toplumları sarsacak bir hız yakalamış, arkasında kin, nefret ve düşmalık bırakmıştır. Bu ise asırlar süren iftiraklara/ ayrılıklara neden olmuştur. Anarşist veya müfsit olarak da tanımlayabileceğim bu ferdler, toplumu kendilerine benzetme çabası içinde olurlar, ne güven ne de huzur bırakırlar, tüm değerler altüst olur. Her yerde onların sözleri referans olur.

Geçmişte zaman zaman Cenab-ı Hak'ın ekstra iltifat ve inayetlerine mazhar olmuş barış ve sevginin erleri müminler, bu tabloyu boydan boya kendi renkleriyle değiştirmişler, birlik ve beraberliklerine zaafiyet verecek, zayıflatacak gayretleri engellemeye muvaffak olmuşlardır. Taki inanç, amel, hizmet çizgisinde şekillenen yüce mefkureden uzaklaşıp zafiyetlerimizin, ihtiraslarımızın içimizde yeniden boy atıp yeşermesine kadar.

Son bir kaç asırdır iç bünyemizde hem ferdi hem de toplumsal olarak yaşadığımız bu değişim ne yazık ki, bizlere çok pahalıya mal oldu. Biliyoruz ki inanmış insan, din ve iman adına kalbi ve ruhi hayatına yönelerek tam donanımlı olmazsa her zaman fitne, fesat ve onun neticesi olan ayrılılara yenik düşer ve o da çevresini ifsada başlayan bir ferd olabilirdi.

İnanç ve insani değerler mahrumu,vicdanın karanlığında yaşayan bu habis ruhlar dünya coğrafyasının bir çok yerinde olduğu gibi Anadolumuzda da kin ve nefret yüklü duygularıyla düşmalıklarını sergiler oldular. Onuruyla, gururuyla oynadılar asırlarca  barışın, kardeşliğin taraftarlığını yapmış bu güzel ülkenin insanlarının. Yeryüzünü kan gölüne çevirdiler.Sıra bu topraklara gelmişti.

Kendi ellerinden çıkan senaryolar ve yine bu senaryolarda rol alan kendileri önce Türk- Kürt, sonraları ise Laik-Dindar, Alevi-Sünni ayrılıklarını gerçekleştirecek oyunlar oynadılar. İnsanımızı sun'i düşmanlıklara yönelten bu oyunlar bir zaman başarılı oldu gibi görülse de şimdilerde bu oyunların neticesiz kaldığını ve gelecekte de neticesiz kalacağını kanıtlayan, geçmişde yaşanılan kötü günlerin veya yıllarca ayrılığın verdiği özlemin acısını çıkarırcasına yakınlaşmaların, birlikteliklerin canlı tablolarını görebilmekteyiz.

Ülkemizde kendini dünya muvazenesinde zirvelere taşıyan o yüce mefkureye yeniden dönüşün ayak seslerini duymaktayız. Türkü Kürdü, Alevisi Sünnisi bir araya geliyor, gerçekleştirdikleri organizasyonlarda "Biz Bir Aileyiz" slogonlarıyla elele verip, yıllardan beri hayal edip durduğumuz güzel günlerin beşaretini, müjdesini tüm Anadolu'ya duyurmaya çabalıyorlar.

Bu gayretlerden biri de hafta sonu Altunizade Kültür Merkezi'nde Vifak Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği ve Karacaahmet Sultan Derneği'nin ortak destekleriyle gerçekleşti. Ehl-i Beyt aşıkları biraraya gelerek,birlik ve kardeşlik mesajları verdiler.

“Bu gün mah-ı Muharremdir, muhibb-i hanedan ağlar.

Bu gün Eyyam-ı matemdir, bu gün ab-ı revan ağlar.

Hüseyn-i Kerbela’yı elvan eden gündür.

Bu gün Arş-ı muazzamda olan âli divan ağlar.

Bugün Âl-i abanın gülşeninin gülleri soldu,

Düşüp bir ateş-i dilsuz, kamu ehl-i iman ağlar.

Bugün Gülzar-ı Muhtar-ı Hüda’ya bir hazan esti,

Zemine düştü vaveyla, felekte kehkeşan ağlar. 

 Ehl-i Beyt 'e büyük tazimi ve muhabbeti olan Alvarlı Efe Hazretleri'nin Divanı'ndan küçük bir alıntı yukarıdaki dizelerde anlatıldığı üzere her iki derneğin başkanları Ali Şeyhun, Muharrem Ercan Beyler ve diğer katılımcılar,"Ehl-i Beyt'e Hürmet "ve "Ortak Hüznümüz Kerbela" başlıkları üzerine görüşlerini izleyicilerler paylaştılar.

Karacaahmet Sultan Derneği ve Vifak Derneği'nin ortak değerlerde buluşmaları dört yıl öncesine dayanıyor. O günlerde atılan ilk adımları anlatan K.Sultan Derneği Başkanı Muharrem Ercan'ın konuşması oldukça anlamlıydı:

"Dört yıl önce STV'den gelen arkadaşlarımız "Abi yıllardır süren şu ayrılığa bir son verelim, bir program yapalım, bir olduğumuzu gösterelim cümle aleme" deyince, ben de,"Biz hiç bir zaman ayrı olmadık ki. Bizi ayırdılar, aramıza fitne soktular." dedim. Şimdilerde bir açılım çalışmaları var. Hükümetimizle de görüşmeler devam ediyor. Gün kucaklaşma günüdür."

Hz.Hüseyin Efendimiz'in o dönemin siyasi şartları içerisinde karşı karşıya kaldığı mezalim, şüphesiz aradan asırlar geçmesine rağmen günümüzde de tüm inananların ruhunu kanatan bir hadisedir. Hüseyin Efendimiz'in zulme karşı göstermiş olduğu duruş ve davranış ise bizlere örnek teşkil etmesi bakımından çok önemli.

Bu itibarla, bizlere de günümüzde daha farklı şekilerde vicdanlara baskı yaparak, başkasının haklarını çigneyen, geçmişi aratacak şekilde şedid zulümler irtikap ederek herkesi sindirmeye çalışan "Neo Zalimler" in karşısında durup, pes etmeden hakkı tutup kaldırmak düşmez mi?

Dualarla başlayan program süresince eller kalblere gitti, salavatlar getirildi. İlahiler okundu. Sanatçı Mehmet Kemiksiz İlahi Grubu Kerbela ve Hz. Hüseyin Efendimizle alakalı söylediği içli nağmeler bamtellerine dokundu, salonda duygulu anlar yaşandı.

Sevgiye ve kardeşliğe çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde biz de;

Bu dünya kimseye kalmaz

Sonu ayrılık değil mi?

Muhabbete doyum olmaz

Sonu ayrılık değil mi?             diyelim vesselam....

* Bir fikirde samimi ve dostça bir araya gelmek..

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum