Emekliye yapılan zam tartışması

Emekli aylıklarına yapılan zammın Başbakan Erdoğan tarafından açıklanmasının hemen ardından genellikle en düşük aylığa yapılan yüzde 21.7'lik zam oranı ön plana çıkartıldı. Böylece sanki emekli aylıklarına yüzde 21.7 zam yapılmış gibi bir hava estirilmeye çalışıldı. İktidar yanlısı medya bu hususta daha bir gayretli göründü.

Halbuki yazılması ve konuşulması gereken zammın oranından ziyade emekli aylıklarının miktarının tartışılmasıdır. Çünkü yüzde 21.7 oranında yapılan zam 371 lira aylık alan emekli için geçerli. Bu bakımdan  öncelikli olan 371 liralık emekli aylığının insan onuru ile bağdaşıp bağdaşmadığını düşünmek gerekir. Dünkü gazetelerde yayınlanan listelerde en az aylık 371 liradan başlayıp 2 bin 451 liraya kadar çıkıyor. Ancak bu en yüksek maaşı alanların oranı emeklilerin yüzde kaçına tekabül ediyor bunun tespiti öncelikli konu olmaktadır.

Yayınlanan emekli aylıkları listesi incelendiğinde emeklilerin çok büyük bir bölümünün 371  ile 750 lira arasında aylık aldığı görülüyor. İşte bu noktada ülkeyi yönetenlerin emekliye yüzde kaç zam yapacaklarından önce söz konusu rakamlar ile insanların nasıl geçinebildiğini, hangi şartlarda yaşamaya çalıştıklarını düşünmeleri gerekir. Elbette böylesine düşük emekli aylıklarının sorumlusu bugünkü iktidar değildir. Baştan beri böyle gelmektedir. Ama 8 yıldan beri iktidarda bulunanlardan bu soruna çözüm bulmalarını beklemek sanıyorum haksızlık olmaz. Unutmamak gerekir ki, eğer Erbakan Hoca'nın Başbakanlığı döneminde emekli aylıklarını ikiye, üçe katlayan yüksek oranlı zamlar olmasaydı yayınlanan listelerdeki rakamlar çok daha düşük olacaktı. Bu bakımdan iktidardan beklenen zenginlere gösterilen ilgi ve desteklerden önce sefalet rakamının altında bir ücrete mahkum edilmiş olan emeklilerin asgari geçim seviyesine ulaştırılmasının gerektiğidir. Bu köşede emeklilere yapılan zamların açıklanmasının ardından geçmiş yıllarda da dile getirdiğim bir hususu tekrarlamak istiyorum. Emeklisine insanca yaşama imkanı sağlayamayan bir ülkede gençler için de gelecek karanlıktır. Bugünün gençleri Allah ömür verdiği taktirde geleceğin yaşlıları ve emeklileridir. İnsanlar geleceklerine güvenle bakabildikleri taktirde huzurlu olurlar. Böyle bir ülke de toplum da huzurlu olur.

Kısacası demek istediğim emekli aylıkları için öncelikli olarak asgari geçim standardını yakalayacak bir taban aylık belirlenmesi ve emekli aylıklarının bu noktaya çekilmesi gerektiğidir. Ancak o zaman yapılan zamların oranı bir anlam ifade eder. Yoksa 371 lira alan bir emekliye yüzde 21 hatta yüzde 50 oranında zam yapıldı diye övünmenin bir anlamı olamaz.

Kaldı ki emekli aylıklarında yapılacak ve asgari geçim seviyesini dikkate alacak bir düzenleme kesinlikle ülkenin zararına olmayacaktır. Çünkü, emekli aylıklarında  yapılacak düzenleme olduğu gibi piyasaya yansıyacak, o da üretimi artıracak üretimin artması işsizler için yeni iş sahalarının açılması anlamına gelecektir. Çünkü emeklilerin büyük bir bölümü şu anda aldıkları aylıklar ile en zaruri ihtiyaçlarını bile karşılamakta güçlük çekmektedirler. Halbuki yeni bir düzenleme o insanların biraz rahat nefes almasına, yıllardan beri erteledikleri ihtiyaçlarını karşılamalarına imkan sağlayacaktır.

Bu gerçeklerin ışığında yapılan zam oranlarını az ya da çokluğu şeklinde tartışmanın hiçbir anlamı yoktur. Bırakın 371 lira alan emekliyi 700 lira alanın bile insanca yaşaması mümkün müdür de şu oranda zam yapıldı diye övünülsün. Bu arada kademeli zam oranı uygulamasını destekleyenlerdim. Bu durum belki en az alan ile en yüksek alan arısındaki makasın açılmasını bir ölçüde engelliyor olabilir. Ancak araştırılması  gereken esas mesele emeklilerin insan onuru ile bağdaşır bir ücret seviyesine nasıl kavuşturulabileceğidir.

Önceki ve Sonraki Yazılar