Endüstriyel çiftlikler ve insan ve çevre sağlığı üzerine etkileri - II

 

Siz değerli okuyucularımızın pek çoğununda takip edeceği gibi, Avrupa'daki at eti skandalı hızla ve genisliyerek devam etmektedir. Bu da bizim bu yazılarımızın önemi ve isabetini göstermiştir. Hazır yiyeceklerin güvenliği (gıda kaynaklarının güvenliği) konusu ayrı bir yazısı olmakla birlikte, direk olarak endüstriyel çiftliklerlin işleyişi ve kuruluş ve yönetim şekli ile ilişkili olduğunu hatırlatmak isterim. Endüstriyel çiftlikler olmadan bu tür rezaletlerin olması ve/veya yaygınlaşması mümkün değildir. Bir önceki yazımızda ele aldığımız endüstriyel çiftliklerin insan sağlığı ve çevre için muhtemel ve bilinen olumsuz etkilerini saymaya devam ediyoruz:

9- Balık çiftlikleri, ülkemizde de yaygın olarak  işletilen ama daha küçülk ölçekli olarak,  şu anda gıda sektöründe önemli arz etmektedir. Ülkemizde genelde küçük işletmeler şeklinde de olsa bile sıkça bulunmaktadır. Fakat bu balık çiftlikleri ister iç sularda, ister denizlerde, isterse yapay su birikintilerinde olsun, balıklar için doğal ortam değildir. Buralarda balıklar genellikle kendi doğal yemleri dışındaki, mısır artığı, mezbaha artığı hayvan ürünleri ve diğer hayvan atıkları ile beslenmekte ve bu da hayvanlarda stress, hastalık ve yaygın çevre ve su kirliliği oluşmaktadır. Çünkü balık suda yaşadığı için atıklarıda direk olarak, deniz veya üstünde/yakınında kurulduğu su kaynağına boşaltılmaktadır.

10- Endüstriyel çiftliklerde çalışan işçiler düşük maaşlara uzun saatler çalıştırılmaktadır. ABD’de çoğu kaçak göçmen statüsünde olan bu işçilerin herhangi bir iş hakkı yoktur. Sınır dışı edilme korkusuyla bu işçiler her tür koşulu kabullenmektedir.  Endüstriyel çiftliklerdeki çalışma koşulları çalışanları çevre aşağıda ayrıntılı şekilde sayacağımız sağlık riskleri ile yüksek oranda karşılasabilmektedir. 

 

Endüstriyel Çiftliklerin Yarattığı Sağlık Riskleri ve Çevresel Etkileri: İnsan Sağlığına Zararları

 

1- Hava Kirliliği

Özellikle hayvan çiftlikerinde bulunan binlerce hayvanın ürettiği artıklar ve zehirli gazlar ve bakteriler hava ve su yolu ile çevreye çok hızlı şekilde yayılabilir.  Sadece bunların sağlığı tehdid edici etkisi değil çıkardığı kokular  rüzgarın da etkisi ile geniş bir alanda sürekli hissedilebilir. Bu ise o ortamda yaşıyan  insanlarda astım hastalığı ve doğumsal hastalıklar/bozukluluklar ve düşükler dahil olmak üzere bir dizi hastalığa neden olabilirler.

 

2- İçme ve kullanma sularının kirlenmesi

Büyük endüstriyel çiftliklere yakın yerde yaşayan insanların en büyük sıkıntılarından birisi de suların kirliliği ve bunların getirdiği sonuçlardır.  Çünkü bu çiftliklerdeki artıklar sadece içme sularını kirletmekle kalmaz, ayrıca hayvanlar için kullanılan antibiyotikler ve hormonların atıklar yolu ile insanlara bulaşmasına sebeb olabilirler.

 

3- Nörolojik problemler ve depresyon

Bilimsel çalışmalarla gösterilmiştir ki, bu çiftliklerin sebeb olduğu çevresel kirlilikler (hidrojen sulfur) sonucunda oralarda yaşayan insanlarda daha sık oranda beyin hasarı ve depresyon ile sonuçlanan hastalılar gorülmektedir.

 

 

 

4- Gebe kadınlarda düşük ve doğum bozuklukları

Endüstriyel çiftliklere yakın yerde yaşıyan hamile kadınlarda daha sık düşük görülmüştür.  Özellikle içme suyuna karışan atıklarda yüksek düzeyde bulunan Nitrat bebeklerde mavi hastalık adı da verilen beyine daha az oksijen götürülmesi ile karakterize bir tabloya sebeb olabilir. Bu durumun ayrıca mide kanseri, doğumsal bozukluklar, düşükler, lösemi, Non-Hodgkin lenfomasına neden olma riski vardır.

5- Solunum problemleri

Hayvansal atıkların oluşturabileceği en ciddi ve rahatsız edici durumlardan birisi solunum problemidir. Hayvansal atıklardan amonyak, hidrojen sulfur, metan gazı ve uçucu organic yapılar bu zehirli maddelerden ilk akla gelenlerindendir.

6- Bakteriyal infeksiyonlar

Endüstriyel çiftliklerde ve etrafında bulunan yasam alanlarındaki insanlarda genelde hayvan kaynaklı ve zaman zaman öldürücü olan E.Coli, salmonella ve diğer bakterial infeksiyonlar çok daha sık görülmektedir. Endüstriyel çiftliklerde çok kalabalık ortamlarda tutulan hayvanları hastalıklardan korumak için aşırı miktarda kullanılan antibiotikler, son derece öldürücü ve antibiotiklere dirençli bakterilerin gelişmesine sebeb olmaktadırlar. Bu bakteriler, antibiotiklere dirençli oldukları için insanlarda ölümle sonuçlanabilen enfeksiyon hastalıklarına sebeb olabilmektedir. Ayrıca son yıllarda özellikle güneydoğu asya ülkelerinde başlayan kuş gribi vakaları ve domuz çiftliklerinde görülen domuz gribi vakaları genelde endüstriyel

Endüstriyel çiftliklerin insan ve çevre sağlığı üzerine olumsuz etkilerinin başında bu çiftliklerde verimi artırmak için, kullanılan hormonlar ve hormon benzeri etki yapabilen kimyasal maddeler ve katkı maddeleridir. Hormonlar canlıda cok küçük miktarlarda üretilen ama vücutta büyümeden, üremeye kadar vücutta çok önemli fonksiyonlara sahiptirler. Miktarındaki çok küçük değiklikler insan hayatını tehdit eden ve ölümle sonuçlanabilen hastalıklara (şeker hastalığı, troid hastalıları, meme kanseri vd) yol açabilir. Hormonların büyüme ve gelişme üzerindeki etkilerinden dolayı, günümüzde özellikle büyük bas hayvan besiciliginde hayvan başına düsen et miktarının artırılması amacı ile giderek artarak yaygın şekilde kullanılmaktadır.

Özellikle büyükbaş hayvanlar için üçü doğal, üçü sentetık olmak üzere altı hormon kullanılmaktadır. Hormonların ilk defa kullanımı 1930 yıllara kadar uzanmaktadır. Bu hormonların kullanımı Avrupa Birliğine bağlı ülkelerde aşağıda sayacağımız nedenlerden dolayı kullanımı yasak olmakla birlikte, Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere dünyada yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu hormonların kullanım amacı hayvanda et ve süt üretimini artırmak ve hayvanların kesime ulaşması için gerekli süreyi kısaltıp, hayvanların masrafını düşürmektir.

Bu masum (!) ve iyilik dolu istek (!) hayvanlara ya erkeklik hormonu (testesteron) veya kadınlık hormonu (estrogen ve progesterone) kullanılarak gerçekleştiriliyor. Bu hormonlar hayvanda et miktarını artırırken yağ miktarını düşürür. Hayvanlarda kullanılan bu hormonların bir kısmı insan vucudunda doğal olarak üretilmekte olup, normal vucut gelişimi ve fonksiyonları için gerekli ve ilk başta insana zararı olmaz diye düşünülebilir ama bu hormonlar insanlarda değişik kanserlerle ilişkisı gösterilmiştir. Çünkü hormonların miktarındaki çok küçük değişiklikler bile insanda bulunan “biyolojik dengeyi” değiştirerek son derece ciddi ve ölümcül hastalıklara yol açabilir. Estrogen kadınlarda meme (göğüs) kanseri, erkeklerde üreme sistemi bozukluklarına yol açabilirken, progesteron ise laboratuvar hayvanlarında over (yumurtalık), meme ve rahim kanseri yaptığı gözlemlenmiştir. Testesteron ve sentetik türevi ise erkeklerde prostat kanseri, karaciğer ve pankreas kanseri geliştirme riski gösterilmiştir. Avrupa Birliği Bilim Komitesine göre kullanılan bu hormonlar özellikle ergenlik öncesi çocuklar ve gebe kadınlar yüksek risk grubu içindedir. Çünkü hormonal dengedeki en küçük değişiklik gelişmekte olan vücutta ve anne karnındaki bebekte son derece ciddi hasarlara yol açmaktadır. Hormon verilmiş hayvanlardan elde edilen etlerin tüketimin kız çocuklarında erken ergenlik gelişimine yol açabileceği söylenmiştir. Ergenliğe erken giren kız çocuklarının meme kanserine ve diğer kanserlere yakalanma riski diğer bayanlara göre fazladır.

Diğer önemli nokta ise, süt üretimini artırmak için süt sığırlarında kullanılan “sığır büyüme hormonu” (rBGH)’nun o sütleri tüketen insanlar üzerindeki muhtemel etkileridir. Bu hormonun verildiği ineklerin sütlerinde yüksek miktarda mevcut olan büyüme faktorü, IGF-1 barsaklarda kolayca emililir ve meme, kalın barsak ve prostat kanseri ile ilişkili bulunmuştur. Ayrıca bu sütlerin içenlerde allerjik reaksiyonlara neden olabileceği söylenmiştir. Bu hormonun süt ineğine verilmesi sonucu inek süt üretimini %10 oranında artar ama ineğin memelerinin iltihaplanma riski artar. İltihaplanan memeden sütün içine iltihap ve mikrop geçme riski çok yüksektir. Bunu önlemek içinde ineklere yüksek doz antibiotik verilir. Verilen bu antibiotik direk olarak süte gecebilir. Süt yolu ile insana geçen antibiyotik ise, insanın bağırsağında bulunan ve kalın bağırsakta normalde bulunan ve insan sağlığı için gerekli olan dost bakterileri yok edebilir. Dost bakterilerin yerine geçen yeni bakteriler sütün içinde bulunan antibiyotiğe dirençli olacak ve insanda son derece ciddi infeksiyon hastalıklarına yol açabilir.

Her ne kadar yukarıdaki araştırma sonuçlarının daha ileri çalışmalarla doğrulanması gerekli ise de mevcut verilerin ışığı altında geniş halk kitlelerinin sağlığı için yüksek risk taşıyan endüstriyel çiftlikler ve bunların getireceği her türlü uygulamalara son verilmelidir. Bu konuda toplumu oluşturan bireylere, tüketici derneklerine ve devletede çok büyük sorumluluklar düşmektedir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.