Şu anda dünyada yaşayan 8,5 milyar insanın büyük bir çoğunluğu büyük bir yalanın esiri durumundalar Bunun sebebi Batı ve onun değerlerini tartışmasız bir şekilde iyi güzel, üstün kabul etmek. İşte bu büyük yalandır ki tüm dünyayı son iki yüz yıldır buhrandan buhrana, hüsrandan hüsrana sürüklüyor. İşin teorisini, felsefesini bir yana bırakıp direk görünenden, yaşanandan, giderek bu fikrin büyük bir yanılgı ve yanlış olduğunu göstermeye çalışacağım: Tarihten bu güne değil bu günden tarihe giderek kendimize şu soruları soralım;

a- En son yaşadıklarımıza bakalım: Gazze’de çoluk çocuk, kadın erkek, sivil asker, gazeteci sağlık görevlisi; kedi köpek, ayırt etmeksizin bombalayan, katliama uğratan İsrail’in başbakanı Netenyahu Sakallı ve cübbeli mi, yoksa kravatlı takım elbiseli mi?

b- Yine Kendi vatandaşlarından bir milyona yakınını çoluk çocuk ayırt etmeksizin öldüren, 15 milyona yakınını sürgün eden, Sedneyada akıl almaz işkencelere imza atan Esed, sakallı ve şalvarlı mı yoksa takım elbiseli ve kravatlı mı?

c- Şu anda tüm dünyayı kan gölüne çeviren ( Ukrayna savaşı, Afganistan, Irak, Suriye, Libya…) ABD ve Batılı ülkelerin yöneticileri sakallı, cübbeli sarıklılar mı yoksa kravatlı takım elbiseliler mi?

Yıllardır ve günümüzde Afrika’yı sömüren Fransa’nın başkanı Macron ve bakanları kravatlı, takım elbiseli ve traşlı değiller mi?

d- Daha dün (1940'larda) II. Dünya Savaşı'nda kravat takan, takım elbise giyen, yüzleri traşlı olan batılı devletler ve orduları(ABD, RUSYA, ALMANYA, İMGİLTERE, FRANA İTALYA…) bırakın Müslümanları Avrupa'da 60 milyona yakın kendi dindaşlarını çoluk, çocuk, kadın, yaşlı… Demeden öldürmediler mi? Şehirleri (okul hastane kilise ayırt etmeksizin) yerle bir etmediler mi?

e- I. Dünya Savaşında dünyayı kan gölüne çeviren devletlerin (itilaf ve ittifak) yöneticileri kravatlı takım elbiseli değiller miydi? O savaşın bir cephesi olan Çanakkale'de Mehmetçiğin karşısına gelip en gelişmiş silahlarla Mehmetçiğimize ölüm yağdıranlar Cübbeli insanlar mıydı?

f- Hiroşima ve Nagazaki’ye Atom Bombası atarak yüzbinlerce Japon’u acımasızca öldüren ABD ve askerleri sakallı ve cübbeli miydiler?

g- Kurtuluş Savaşında İzmir’i işgal eden, İngilizlerin desteği ile Anadolu’da eşine az rastlanan bir zulme ve katliama imza atan Yunanlılar sakallı ve cübbeli miydiler? Yoksa sivil hayatlarında takım elbise giyip, kravat mı takıyorlardı?

TAKLİTÇİLER SAKSAĞAN GİBİDİRLER

Tüm bu misallerin tersine;

1- Mekke’yi fetheden ve orada kendisine ve sahabesine en büyük zulmü yapan Müşrikleri affedip, dünyaya örnek olan Peygamberimiz ve ashabı sakallı, sarıklı ve cübbeli değil miydiler?

2- Tüm dünyada adaletin timsali olarak gösterilen Hz Ömer takım elbise mi giyiyordu?

3- Malazgirt’te düşman ordusunu yendikten sonra esir olan Düşman ordusunun komutanı İmparator Romen Diyojeene; “Sen galip gelseydin, beni esir alsaydın bana ne yapardın? “ diye soran ve ondan “ seni ya öldürürdüm veya bir kafesin içine koyup şehir şehir gezdirirdim” cevabını aldıktan sonra ;”Şimdi benim sana ne yapmacığımı düşünüyorsun?” sualini tevcih eden ve Diyojen’den” Sende aynısını yaparsın. Veya (ummam ama ) beni affedersin cevabını aldıktan sonra, onu affedip memleketine gönderen; Alpaslan Dedemiz kravatlı mıydı, yoksa sakallı, sarıklı, haşmetli bir sultan mıydı?

4- Peygamber övgüsüne mazhar olan Fatih Dedemiz ve onun askerleri ve o zamanki atalarımız İstanbul’u fethederken, batıya nizam verirken; saltanatı sadece 8 yıl süren yaptığı İki sefer ile bu günkü tüm Ortadoğu’yu (Suriye, Irak, körfez ülkeleri, İsrail, Filistin , Mısır, Suudi Arabistan….) emrine alan Yavuz Sultan Selim Dedemiz kravat mı, takıyordu takım elbise mi giyiyordu….?

Örnekleri çoğaltabiliriz...... Suriye’de gerçekleşen halk hareketinin başarıya ulaşmasından sonra bu hareketin lideri Golani ile ilgili batılıların ve onları ve değerlerini üstün gören bizlerin bu büyük çelişkisi (Şunu giydi, bunu çıkardı, sakallı, cübbeli …) hem bizi, hem batıyı, hem de dünyayı adaletten, iyilikten, güzellikten cüda kılıyor.

Ve son soru: Batı Medeniyeti ve onu temsil edenler ve onlara özenenler; işlerine gelmediği zaman ;” Dış görünüşe önem verme, sen içe bak, önemi olan dış görünüş değildir. Kılık kıyafet o kadarda önemli değildir” derken, aksi bir durum olunca yanı bir kimse batılı hayat tarzının dışına çıkınca hemen “Bu ne yahu? Bu çağda böyle giyim mi olur? Hangi çağda yaşıyoruz …?” derler.

Not : Gerçekten dış görünüş çok da önemli değil. Yunus, Mevlana, Hacı Bektaş, Farabi, İbni Sina...Kıyafetleri ile mi bu erdemleri elde ettiler? Veya günümüz de Dünyadaki mazlumlara en büyük yardımı yapan T C devletinin yöneticileri Takım elbise giymiyor lar mı?